Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Anlaşılan bu ülkede polislik işinin ardında yatan felsefe "taciz et! taciz et!" dir. Bu kelimeyi çok ölçüsüz bir şekilde yorumladıklarını da eklemek gerek. Öyle ki nezaketleriyle bilinen genç trafik polisleri bile, ara sıra yetişkin siyahlan tokatlamakta bir sakınca görmüyor. Bu noktada apaçık görünüyor ki büyük plan, siyah halkı korku içinde tutmak ve beyaz adamın "üstün-ırk" imajını düşünsel yollarla olmasa da en azından zor kullanarak baki kılmaktır. Beyazlar, öncü birlikleri -yani Güney Afrika Polisi- aracılığıyla, şu altın ilkenin gerçekliğini kavramışlardır: eğer birinin sana saygı duymasını başaramadıysan, onun senden korkmasını sağla. Açıktır ki siyahlar beyazlara saygı duyamazlar, en azından bu ülkede Beyaz halk adına yapılan her şeyde öylesine aşikar bir ahlaksızlık ve çıplak zulüm aurası vardır ki, bir siyahı ne kadar korkutursanız korkutun, beyaz topluma saygı duyar hale asla getiremezsiniz. Fakat bana öyle geliyor ki siyahlar, beyazların el üstünde tuttuğu değerlerden ve beyaz konforu ya da güvenliği için verilen bedelden nefret etmelerine karşın, beyazların gaddarlığı yüzünden hepten sindirilmişlerdir.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Tahirilerden sonra Horasan bölgesinde hakimiyet Saffarilere geçiyor.
Saffari bir komutan değil, asaleti yok. "Saffar" bakırcı demek. Aslında burada bakırcıların isyanı söz konusu. Saffarilerin Tahirileri devirdikten sonraki hakimiyeti 100 yıl bile sürmemiştir, arkadan hemen bir dihkan(Sasani toprak beyi) çıkıyor. O dihkan reislerinden biri Samanoğullarından... Bu arada Samanoğulları Türk değil. Bunları tahsis etmek lazım... Mesels ilkokul kitaplarında Ak Hunlar için Türk denir. Ak Hunlar Eftalit'die. İddia henüz araştırma ve mukayeseye muhtaçtır. Bizim Türk yaratma ihtiyacımız yok; her devirde, coğrafyanın her yerinde varız zaten. Bu nedenle Balkan tipi tarihiçiliğe lüzum yok. Söz konusu tarihçilikte her ırk dünyayı kendi kendine yaratmıştır. Sırp da Bulgar da Yunan da böyledir.
Türklerin Tarihi
Türklerin Tarihiİlber Ortaylı · Timaş Yayınları · 20157,4bin okunma
Reklam
Emir Faysal'ın Barış Konferansı'na memorandumu: Asya'da Arap Birliği istiyoruz. "Filistin'de Araplar çoğunluktadır, Yahudiler kan bakımından Araplara son derece yakındır ve iki ırk arasında karakter ihtilafı yoktur. İlke olarak tamamen biriz…Hükümet kurmak zor değil, asıl engel, sorumlusu Türk hükümeti olan yerel cehalettir."
Sayfa 74 - Boyut YayınlarıKitabı okudu
_Nevroz, farklı nevrotik eğilimlerin catışması sonucunda ortaya cıkar. Nevrotik eğilimler birbirlerini pekiştirip guclendirmekle kalmayıp, yeni catışmalar da yaratırlar. Nevroz, küçük evrenlerden oluşan bir büyük evren’dir. _Her nevrotik belirti, altta yatan bir catışmayı gösterir. Çatışma belirtileri: Tutarsızlık, yorgunluk ve hırsızlıktır.
Kafkasya halkı çok eskilerden beri ırk, dil ve din itibariyle büyük ayrılıklar gösterir. Araplar Kafkas dağlarına "Diller Dağı" derler. Gerçekten de Anadolu yarımadası büyüklüğünde bir ülkede 70'den fazla dil ve lehçe konuşulur.
"Para, mal ve devlet, ırk ayrımının üç temel direği."
Reklam
Kaybolmayan Gölge: Sömürgecilik Kalıntısı Sorunlar
Sömürgecilik dönemi sona erdi. Fakat, genellikle sömürgeci güçlerin hiçbir düzenleme yapmaksızın çekilmelerinden kaynaklı sorunlar, bugün hala tehlike arz etmekteler. Dört kanlı savaşa ve Pakistan'ın Hindistan' a karşı kullandığı bir taktik olan sınır ötesi terörizm ile perçinlenen Hindistan-Pakistan husumeti, en önde gelen örnek. Başka
Ahlak Bariyeri
Cevahirlal Nehru bir keresinde İngiliz idaresindeki Hindistan'ı bir eve benzetmiş, İngilizlerin evin en güzel odalarında, Hindistanlıların ise hizmetli müştemilatında yaşadıklarını söylemişti. Şöyle devam etmişti: "Her ülke evinde olduğu gibi alt katta da değişmez bir hiyerarşi vardı; kahya, uşak, aşçı, erkek hizmetçi, kadın hizmetçi,
481 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Acemice bir kitap incelemesi :)
Duygu karmaşası içinde okuduğum bir kitap oldu. Dil,din,ırk farketmeksizin insan olmayı öğreten bir kitap oldu.Acı acıdır. 2. Dünya Savaşı sırasında batırılan bir yahudi mülteci gemisinin hikayesini anlatan etkileyici bir olayı ele alıyor.Almanya doğumlu profesörün aradan yıllar geçmesine rağmen en son gördüğü yeri ziyaret etmek için gelir İstanbul'a. Onu karşılaması için maya duran isimli bir erkek çocuğu bekar bir anneyi görevlendirirler. Yaşlı profesör'ün hayatının gerçeklerini öğrenir. Yaklaşık 800 yahudi mültecinin kendilerini Filistin'e taşıyan geminin Türkiye kıyılarında torpidolanması sonucu kaybettiği 1942 struma felaketinden esinlenen Serenad ,hem dokunaklı bir aşk hikayesi hem de krizdeki insan ilişkilerinin gücünün unutulmaz bir anlatısı. İçimden bir şeyler koparan bir kitap.
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136,2bin okunma
Müziğin evrenselliğinde,tüm insanların bir araya geldiği en büyük ülkedir dans akanı.Burada din,dil ve ırk ayrımı yoktur.Hüzünden kahkahaya,mutluluktan öfkeye kadar her türlü duygu, beden hareketi ile anlatılır bu ülkede…
Reklam
Aristo'nun kusuru
❝Eski Yunanlıların da köleleri vardı. Bunlar Zenci değil, savaşta esir edilen beyaz insanlardı. O zamanlar, ırk ayrımı diye bir şey söz konusu olamazdı. Bununla beraber, Yunan filozoflarının en büyüklerinden biri olan Aristoteles, kölelerin aşağı yaratıklar olduğunu, haklı olarak boyunduruk altına alınıp özgürlüklerinden yoksun bırakıldıklarını soyluyor. Onun da geleneksel ön yargılar ağına düştüğü, olağanüstü zekâsına rağmen, bu ağdan kurtulamadığı açıkça meydandadır.❞
Büyük Hint Demiryolu Garabeti
İmparatorluğu haklı göstermek isteyenler her fırsatta Hint demiryollarının inşasının, İngiliz sömürgeciliğinin Hint alt imasına yaptığı iyiliklerden biri olarak göstermeye çalışırlar. Ancak, birçok ülkenin sömürgeciliğe maruz kalmadan demiryolu döşediği gerçeğini görmezden gelirler. Gerçekler söylenenlerden oldukça farklıdır. Demiryolu döşenmesini
Bugün İslam düşmanı olduğunu düşündüğümüz insanların yarın İslâm'ın koruyucusu olabilmeleri için gereken tek şey, bu dinin mesajıdır. İslam bir ırk değil, milliyet değil, ten rengi değil, bir kıta değil, bir mesajdır. Ve bu mesaj kime ulaştığı noktasında ayrım yapmaz, fark gözetmez.
Sayfa 133 - Timaş Yayınları 1. BaskıKitabı okudu
.... Nazilerin kadın toplama kampı: Ravensbrück Margaret Atwood’un kaleminden doğan aynı adlı romandan uyarlanan Handmaid’s Tale dizisi, başarısını çizdiği distopyaya hem uzak hem de yakın hissettirmesine borçlu. Dizi başladığından beri, bir gün bir yerlerde bunun gerçekleşebileceğini düşünmenin getirdiği endişe ve merakla ekran başına geçiyoruz.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.