(bir yerde spoiler var orayi isaretledim zaten)
oncelikle dex'e kitabi, kitabin kapagini her actigimda insan eklemiymis gibi gicir gicir gicirdayan bir malzemeden yaptigi icin tesekkur ediyorum. onlara cok pahaliya patlamis olmali. ustelik boyle usta bir ceviriye verdikleri parayi da goz onunde bulundurursak, cok sey feda etmisler bu kitap
Şiirleri dışında Necip Fazıl’dan okuduğum ilk düzyazı kitap “ O ve Ben “ oldu.İlk kez Necip Fazıl okuyacaklara tavsiyem bu kitaptan başlamaları yönünde olacaktır.Çünkü yazarın şiirlerindeki iki uç başkalaşmayı anlayabilmek için onun düşünce dünyasına dalmak, dolayısıyla fikir yazılarını okumak gerekiyor.”O ve Ben” Necip Fazıl’ın kendi hayatından
¶¶Bir Afrika kabilesinde şöyle bir söz vardır: “Köyü tarafından sevilmeyen çocuk, sonunda o sevgi sıcaklığını hissetmek için köyünü yakar.”¶¶
"İlerle" demişti adam. "Sakın arkanı döneyim deme. Sadece İlerle." Arkanı döndüğün an her şeyin bitip hiçliğin başladığı an olacaktır. "
Giriş efsane değil mi sizce de? :))
Ferenc Molnár'ın çok sayıda romanı olmasına rağmen sadece A Pál utcai fiuk (Pál Sokağı Çocukları) adlı başyapıtı ile çok ses getirmiştir ve bu romanla tanınmıştır. Bu eseri Edebiyat hocasının yayımladığı gazete için onun da bir şeyler yazması için verdiği teklifi ile , Ferenc Molnár'ın da hocasını kırmamak adına yazdığı bir eseridir.
Gazetede
Zellenbur’un Sıradan Bir Günü. Öylece bakıyorum kitaba. Kapağında tipsiz bir mendebur. Elinde üç başlı mızrağı trident. Poseidon'dan mı çalmış ne? Yoksa bu mızrağı okurlara saplayıp
. . .
SÖZLERİN BÜYÜKLERİ, BÜYÜKLERİN SÖZLERİ
*******
(Allah dostlarının sözleri ve güzel halleri, birer manevî askerdir. Allah onlarla zayıf kalpleri kuvvetlendirir, maneviyatı bozuk olanları düzeltir. Mümin, onlarla destek
“Yavaş yavaş güveni azalıyordu. İnsanın, tek başına olduğu ve hiç kimseyle konuşamadığı zaman bir şeye inanması çok zordur. İşte tam da o dönemde, Drogo, insanların her zaman birbirlerinden uzakta olduğunu fark etti. Birisi acı çektiğinde, acısı sadece kendine ait oluyor, hiç kimse o acıyı biraz olsun dindiremiyordu; bir insan acı çektiğinde diğerlerinin, duydukları sevgi ne denli büyük olursa olsun, bu yüzden acı çekmediklerini ve yaşamdaki yalnızlığı işte bu durumun oluşturduğunu fark etti.”
Sakarya'ya yaklaşıyoruz. Bir millet olarak kalmak için harp etmek ve muzaffer olmak lâzımdır. Tam o zaman da maliye durmuştur. İlim, İhtisas ve tecrübe, Mustafa Kemal'e hükmünü söylüyor:
- Hazinede para kalmamıştır, bulmak ihtimali de yoktur. İlim, İhtisas, tecrübe... Büyük kelimeler, büyük ve korkunç! Verdiği kararda şu: Türk milleti istiklâlini ödiyemez!
Aylık vermek için harbi bırakmak lâzımdı.
Mustafa Kemal'in kararı bu değildi. Vatan ve istiklâli idi. Ve en iyi kanunu arayıp buldu: "Milletin nesi var, nesi yoksa yüzde kırkını vatan savunması için verecektir."
Sakarya, Dumlupınar, İzmir ve Lozan... hepsini böyle ödedik.
Mustafa Kemal, Büyük Harp'e girmek aleyhinde idi: Kafa ve sanat adamı olduğu için!
Mustafa Kemal Kurtuluş Harbi'ni bırakmak fikrinde asla bulunmadı: Vatan adamı olduğu için!
İşte size bütün kitabın özü: İlim ve vatan adamı olunuz.
Hiçbiri yalnız başına, ne sizi, ne de milletini kurtarabilir.
Elinde bir mumla kenti dün dolaşıyordu Şeyh.
"Kederliyim," diyordu, "bu adam kılığındaki yaratıklardan. İnsan arıyorum
ben."
Dedim ki: "Bulunmaz o. Biz çok aradık."
"İşte tam da onu arıyorum," dedi Şeyh, "o ‘bulunmazı...'
Öncelikle belirtmek isterim ki yazacağım hiçbir cümle kitabı tam olarak övmem için yeterli kalmayacaktır.
Kinyas ve Kayra...
Koca bir boşlukla başladığım hayatımın kitabını; bazı hasarlarla, büyük bir karmaşayla fakat kim olduğuma dair elime bırakılan dehşet verici birkaç netlikle bitirebildim.Çekilen varoluşsal sıkıntıları, acıları, özlemleri
Metin T. abinin incelemesine (#12091906) yaptığım yorumdaki bir cümle ile başlayalım incelemeye.
"Kahramanımız kayıplarını aramak için çıktığı yolda sanki kendini kaybediyor veya buluyor mu demeliyiz?" Metin abinin kafkaesk tanımlaması bu cümle ile sanırım daha bir gün yüzüne çıkıyor.
Bu
Hayat da zamanın oyuncağıdır.
Ama tüm dünyaya hükmeden zamanın da
Er ya da geç bir sonu olmak zorundadır.
(William Shakespeare, Kral IV. Henry - 1, s. 128)
İlk olarak 1925 yılında, Raci’nin Hatıraları adıyla yayımlanan A’mâk-ı Hayal, Batılı bir anlayış içeren romanlardan farklı bir kurguda yazılmasıyla dikkat çeker. Nesir olarak kaleme alınan,
Merhaba sevgili okur, akışta sürekli karşına çıkan bu kitap hakkında ki düşüncelerimi seninle paylaşmak istiyorum. Devamlı karşıma çıkıyor olmasının yanında oldukça merak uyandırıcı ve kaliteli alıntılara sahipti, yazarını da uzun zamandır takip ettiğim ve yazdığı incelemelerde ki üslubu beğendiğim için daha fazla ertelememeye karar verdim.
Tüm iyi niyetimle cevaplar verdim, açıklamalar yaptım. Ağladı sızladı, ben tarafsızım, hakkımı yedin, özelden yaz ayakları yaptı. Biz de bunlar gibi kalp yerine beton taşımıyoruz ya, biraz fazla iğnelemiş olabilirim, suizanla yazmış olabilirim falan diye özelden değil açıktan özür de diledim, saf saf nasihat ettim falan.
Ne oldu dersiniz, duymak
Tekfirmatik dediğinden eksik yanın gözünün önünde Allahı yok Sayan ve Allahın yerine kendini koyan,Allahın ulûhiyetinde gözü olan helal haram belirleyen insanlara müşrik,kafir demesi mi ? . Bir müslimi bu şekilde rencide etmeye çalişman ona ithaf ettiklerinden sorumlu tutulacağın anlamına gelir.adamdan tevbe etmesini isteyen sensin hüccet isteyen sensin oysa ki senin kendini ona anlatman gerekmez mi ? İftira atmaktan korktuğunu varsayıp sonra düzine düzine yazan ve kalbinimi yardın hadisine muhalif olan yine sensin. Biz şirk’i sabit olana müşrik deriz. Allahın ayetlerini kendine göre yorumlayan ve her türlü küfür ve küfründe sabit olana müşrik deriz. İlla kalp deşmeye gerek yoktur. Allah resülüne söven Kabe’nin örtüsüne kendini sarmıştı ve Allah resülü onu yine öldürtmüştü. Allahın ayetlerini küçümsemen bu kadar hadis bu kadar ayet demende tevbe etmeni gerektirir. Tağut ne demek bilmediğinden Allahın bütün peygamberlerine gönderdiği vahiy’i inşaAllah inkar etmiyorsundur. “Zümmer 39/17, Nahl 16/36, Bakara 2/256-257, Nisa 4/51, 60, 76 ve Maide 5/60 ayetlerinde olmak üzere sekiz yerde geçmektedir.”Yani adamın daha ne yapması lazım dinden çıkabilmesi için gözünde? Ben
Almujahidu haklı olarak burada Allaha söven ve peygamberine küfür edene menfi tekfir uyguladığını görmedim. Müspet tekfiri bir kenara bırakıp sadece kalpten söylemesini mi bekliyorsun? Allahın bazı insanları isimlendirdiği müşrik,kafir,münafık vasıflarını inkar mı ediyorsun. İlla deccal gibi alnında mı yazsın? Allahtan kork ve bu iletiyi kaldır.