"Çünkü aşk verdiği ıstırap ile ruhumu bir yandan terbiye ediyor ve beni daha olgun bir adam yapıyordu, ama diğer yandan da aklıma bütünüyle el koyarak, olgunluğun verdiği mantığı kullanmama çok az izin veriyordu. "
Her birimiz acılarımızla birlikte yürüyen, acılardan oluşmuş bir geçit törenin başından giden davuluz... Ve bir gün bu ıstırap ordusu aynı yönde yürüyecek. Hep birlikte yürüyecek ve bu yürüyüşten korkunç bir terör doğacak.
İnsanın acısı gazın hareketine benziyordu. Belli miktarlarda gaz, boş bir kutuya pompalandığında kutu ne kadar büyük olursa olsun onu tamamen ve eşit dağılım göstererek doldurur. Aynı şekilde ıstırap da ister küçük ister büyük olsun insan ruhunu ve bilincini tamamen doldurur. Bu yüzden de insan ıstırabının "boyutu" tamamen görelidir.
Senin gamsız gözlerin kahkahalar atarken
Benim gözlerim viran; ağlamaya değer mi
Her cilven bir ıstırap; her nazın kapkaranlık
Yorgun kuraklığında ıslanmaya değer mi
Gözlerim olmasaydı n’olurdu güzelliğin
Ateşlere girmeye ve yanmaya değer mi
Bir kevser ırmağında serinlemek dururken
Sellerine karışıp bulanmaya değer mi
Onun sonsuz gözleri çağırıyor kalbimi
Zehir bakışlarınla boyanmaya değer mi
Dikenli bir rüyadır sinemde kirpiklerin
Gözlerine bir ömür dayanmaya değer mi
Yalan söylemek ıstırap çekmektir. İkiyüzlü hem hasta ruhlu hem sabırlıdır; bir zaferi hesaplar, bir işkenceye katlanır. Kararlı olmak, yapılacak kötülüğün sürekli tasarlanmasına hem eşlik eder hem de onun kıvamını ayarlar, içteki namussuzluğun dıştan müthiş bir namla çeşnilenmesi, başkalarını sürekli yanlış yönlendirmek, asla kendin olmamak, bir gözbağı yaratmak, çok yorucudur. Beynindeki bu karanlık düşüncelerle temiz yüreklilik sergilemek, size saygı gösterenleri mahvetmek istemek, sevecen olmak, kendini tutmak, kendini bastırmak, her an tetikte olmak, suç eğilimine hoş bir surat takmak, biçimsizliğini güzelliğe dönüştürmek, kötücüllüğüyle bir mükemmeliyet oluşturmak, hançerle gıdıklanmak, zehre şeker katmak, davranışlarının ve ses tonunun ahengini ayarlamaya dikkat etmek, kendine özgü bir bakışı olmamak, hiçbir şey bu kadar zor, bu kadar ıstırap verici değildir.
“Yaşamak, ıstırap cekmektir,” demişti Schopenhauer ve Nietzsche.
“Yaşamak sevmektir,” demişti St. Aygustine. Sevmek, orada olmaktır. Sıradan olanda sıradışını bulmaktır.
Dinleyin: ölümsüz ahengi sağlamak için acı çekmemiz gerekiyor, kabul. Ama çocukların ne ilgisi var bununla, lütfen söyler misiniz bunu bana? Onların hayatta acı tatmak, ıstırap çekmek pahasına ahenk satın almalarına ne gerek var?
Yanmakta bu sagardan içenler,
Doldurmuş onunçün şeb-i aşkı
Baştan başa efgan ile nale...
Bu kadehten içenlerin hepsi yanmaktadır. Onun için aşk gecesini baştan başa ıstırap çığlıkları ve inlemeler doldurmuş.
Bu sebeple yıkıyorum, ıstırap çekenlere yardım eden elimi, onun için arındırıyorum ruhumu dahi.
Dertliyi ıstırap çekerken gördüğümde, duyduğu utanç utandırırdı beni zira ve yardıma yeltendiğimde ona, fena incittim gururunu.