Şimdi hilim, hayâ, edep, ahlâk ve yumuşaklık incisi Hz. Osman (r.a.)'in dilinden dökülen gaybî incileri sizlere sunuyorum. Allah ondan razı olsun ki, o din büyüğü şöyle buyurdular; "Duvarın altında ikisine ait bir hazine vardı; babaları da sâlih bir kimse idi." Mealindeki âyet hakkındaki görüşü. (Kehf suresinde)
Hazine, altından bir sahifedir; üzerinde yedi satır yazı vardır;
Birincisatırda: "Ölümü bilip de gülen kimseye şaşarım."
İkincisatırda: "Dünyanın fâni olduğunu bilip de ona rağbet eden kimseye şaşarım!"
Üçüncüsatırda: "Her şeyin kader ile döndüğünü bilip de elden çıkan şeye üzülen kimseye şaşarım!"
Dördüncüsatırda: "Bir hesaba tâbi tutulacağını bildiği halde mal toplayan kimseye şaşarım!"
Beşincisatırda: "Cehennem ateşini bilip de günah işleyen kimseye şaşarım!"
Altıncısatırda: "Allah'ı yakinen bilip de O'ndan başkasını anan kimseye şaşarım!"
Yedincisatırda: "Cennet'i yakinen bilip de dünyada istirahat uman kimseye ve bir de şeytanı düşman bildiği hâlde ona itaat eden kimseye şaşarım!.. "
Çocukluklarında sevilen insanlar, bunun karşılığında anne babalarını seveceklerdir, onlara anne babalarını sevmelerini söyleyen bir emre gerek yoktur. Bir emre itaat, asla bir sevgiyi doğuramaz.
-Eyy Sevgili…!
Ben,
bir ayet gibi itaat ettim sana,
bin yıllık zeytin ağacı sadakatiyle sevdim seni.
Sen,
bir günlük ardıç kuşu yavrusu gibi
yuvadan attın beni.
.
Bilesin ki,
senin günahının dengi,
benim gözyaşımın rengi yok.
.
Ne olur umutsuz koyma beni,
Bembeyaz boş bir yaprak gibi.
Gönlümde çıkardığın yangını, senden başka hiç kimse söndüremez.-
"Onu tanıyan ve itaat eden, zindanda dahi olsa bahtiyardır. Onu unutan, saraylarda da olsa zindandadır, bedbahttır." (Şualar, On Birinci Şua, Altıncı Mes'ele)