Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ne var ki son birkaç yılda gerçekleşen, mülteci ve sığınmacıların eklenmesiyle Avrupa’nın kapılarını çalan göçmenlerin toplam sayısındaki olağanüstü sıçramadır. Bu sıçramanın nedeni “yıkılan” ya da zaten yıkılmış olan devletler ya da nereden bakılırsa bakılsın devletsiz ve dolayısıyla hukuksuz topraklardır; sonu gelmez kabile ya da mezhep
Dünyayı duyumsamamızı daha da sınırlayan yeni bir tehlike de şu: Sözde gelişmiş toplumlarda, iletişimi kolaylaştırarak üretim verimini arttırma ve çabuk kar sağlama uğruna, daha çok değil, daha az sözcük kullanılıyor. Kısaltmalar, daha kısa ve daha işlevsel tümceler, duygu ve kavramdan yoksun daha işlevsel sözcükler kullanılıyor. Dil giderek, bir bilgisayar dilinin basit biçimine dönüşüyor. Konuşulan dil giderek, gerek insan, gerek makine tarafından uygulanabilecek bir dizi talimat haline geliyor.
Reklam
Hayatım bir kar küresi gibiydi. Bir çocuk geliyor masada duran kar küresini eline alıyor, tuşunu çevirip müziğini ve ışıklarını açıyor, kar küresini sallayıp içindeki karları yağdırıyordu. Sallandıkça kar yağıyor, müzik çalıyor, ışıklarım yanıyordu ve içeride her şey yolunda gibi görünüyordu. Sonra o çocuk kar küresinden sıkılıyor ve kar küresini masaya bırakıp gidiyordu. Önce ışıkları sönüyordu kar küresinin, sonra müziği bitiyordu ve artık sallanmadığı için kar da yağmıyordu. Ortada kalan tek görüntü ışıksız, sessiz, kaplaranlık bir kürenin içine sıkışıp kalmış figürlerden başka hiçbir şey değildi. {Kar Küresi}
Beyza Alkoç
Beyza Alkoç
Unutma Dostumsun
Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam Her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar Meşeler göğermiş diyorsun, varsın göğersin Anlamını yitiren bir şeyler mi var şimdilerde Yazdığım şiirlere yabancıyım, sokaklara yabancıyım Taşı delemiyor bir çığlık ve apansız Su oluyorum ipince, kendime sızıyorum Dünya yetmiyor bazan, bırakıp gidebilir miyim? Kuşları ürkütülmüş bir dal gibiydin, öylesine mahzun! Efkar da yakışırdı sana, ilk kadeh kekik kokardı Unutalım mı şimdi kente indiğimiz o ilk günü Sabahlara kadar okuduğumuz o kitapları Sabahlara kadar düşüncelerimizde yaşattığımız hayallerimizi Kar aydınlığında yürüdüğümüz o yolları Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam Her akşam mektup yazarım dağlar kadar Kayıp bir adresten geliyor sesin şimdi, üşüyorsun Unutma dostumsun sen, neredeysen orda ölmek isterim! . . . . . . Ahmet Telli. . . . . .
Ümit Yaşar Oğuzcan
Şimdi seni düşünüyorum, biliyorsun Aklıma ellerin geliyor önce Yağmurlu birgün hatırlıyorum Islanmış bir serçe kuşu hatırlıyorum Durup durup ölümü hatırlıyorum Alnıma bir ışık vuruyor karanlıkta Sonra alabildiğine bir sessizlik başlıyor Alabildiğine bir deniz Alabildiğine kum İçim ürpertilerle dolu Karanlık denizlerin ortasında Seni
"Dünyamız ucuz bir kar küresi ve her ters çevrilişinde, tutunamayıp kar tanelerine karışıyoruz. Oysa varlığımız ağır; düştük mü aşınıyor sevgimiz. Gülen gözlerimiz, güzel burunlarımız, virgüle kıvrılan dudaklarımız ve pürüzsüz tenimizden, taşlaşmış bir öfke kalıyor geriye. Gün geliyor, o öfke tuzla buz ediyor küreyi. Başka bir hayat bilmediğimizden, balıklar gibi çırpınarak ölüyoruz. Hepimiz böyle olacağını bile bile düş görüyoruz yine de. İnce topuklu, deri çantalı, şapkalı kadınların ellerinden tutup, bizi evlerine götürmelerini umuyoruz. İtilip kara bulanıyoruz sonra. Çamura..."
Sayfa 21 - Kırmızı Kedi Yayınevi
Reklam
"O can sıkıcı şarkıdaki adaşı gibi Lucy Gray'in kaderi de bir gizem olarak kalmıştı. Hayatta mıydı? Ölmüş müydü? Yabani topraklarda gezinen bir hayalet miydi? Bunun cevabını kimse bilemeyecekti. Ne yazık ki iki Lucy Gray'i de yok eden şey kar olmuştu. Zavallı Lucy Gray . Kuşlarıyla şarkılar söyleyen zavallı hayalet kız... Geliyor musun Geliyor musun o ağaca? İkimizin de özgür olması için Kaçmanı söylediğim sana"
spoiler içerebilir
“Ellerin yurdunda çiçek açarken Bizim İl'e kar geliyor gardaşım. Bu hududu kimler çizmiş gönlüme? Dar geliyor, dar geliyor gardaşım.”
276 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
Cinayet
İlk sayfaların verdiği heyecanı son sayfalarda bulamadım. Çok akıcıydı. Tam olay çözüldü derken işler yine sarpa sardı. Duyguları iyi anlatmıştı sadece korku ve gizem yoktu arkadaşlık ve geri planda olmasına rağmen aşk da vardı, o da iyi anlatılmıştı, Ama biraz karakterlere ısınamadım onlarla aynı ortamdaymışım gibi olmadı ama dışarda bolca kar gördüğümde kitap aklıma geliyor. Kitap ufakta olsa verilenler kararların ne kadar önemli olduğunun mesajını veriyordu ve hayatımızın verdiğimiz kararla birden nasıl değişeceğini... Birazda fetoya benzeyen bir adam var yani onun gibi kötü işler çeviren bir din adamı gibi bir şeydi.
Buz Gibi Soğuk
Buz Gibi SoğukTess Gerritsen · Doğan Kitap · 20123,347 okunma
360 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Böğürtlen Kışı
Böğürtlen kışı.. yıllar önce almış olduğum ve kitaplığımda öylece kalan ve sürekli ertelediğim ve bu kadar mükemmel olduğunu bilmediğim kitap. Öncelikle kitapta iki ayrı zamanda yaşamış olan iki kadının hayatını okuyoruz. 1930'larda hayatını sürdürmüş olan Vera ve bundan 80 yıl sonraki hayatta olan Claire. 1933 yılının mayıs ayında beklenmedik bir kar fırtınası başlıyor ve meteoroloji uzmanları bu olayı Böğürtlen Kışı olarak adlandırıyor.Bu zamanlarda hayatını çok zor şartlarda sürdüren Vera Ray bir gün işe giderken 3 yaşındaki oğlu Daniel'ı evde bırakmak zorunda kalıyor ve geri döndüğünde oğlunun evde olmadığını görüyor.Oğlunun bulmak için elinden geleni yapan kadını hayatında birçok zorluk eşlik ediyor. Bu olaydan 80 yıl sonra Böğürtlen Kışı olarak adlandırılan bu fırtına tekrar meydana geliyor ve herkesi mayıs ayında böyle bir kar fırtınasının olması oldukça şaşırtıyor. Köklü bir gazetenin muhabiri olan Claire Aldridge bu duruma anlam verememesinden dolayı mayıs ayında nasıl böyle bir şeyin olabileceğini araştırıyor. Araştırmaları sonucunda ise 80 yıl önce bu fırtınanın aynısının tam da mayıs ayında yaşandığını ve bu fırtınanın olduğu zamanlarda Daniel adında bir çocuğun kaybolduğunu öğreniyor, Daniel ve Vera'nın bu yaşamış olduğu durum Claire'in yüreğini sızlatıyor ve yaşanmış olan bu olayı haber olarak yazmaya karar veriyor. Daniel'ın nasıl kaybolduğunu ona ne olduğunu öğrenmek için araştırmalara başlıyor ve en sonunda oldukça hüzünlü ve şaşırtıcı olan bilgilere detaylı bir şekilde ulaşmış oluyor.
Böğürtlen Kışı
Böğürtlen KışıSarah Jio · Arkadya Yayınları · 201138,7bin okunma
Reklam
Yirmi Beşinci Lem'a
Ey sabırsız hasta kardeş! Hastalık, hazır bir elemi sana vermekle beraber, evvelki hastalığından bugüne kadar, o hastalığın zevâlindeki bir lezzet-i mâneviye ve sevabındaki bir lezzet-i ruhiye veriyor. Bugünden, belki bu saatten sonraki zamanda hastalık yok; elbette yoktan elemyok. Elem olmazsa teessür olamaz. Sen yanlış bir surette tevehhüm ettiğin için sabırsızlık geliyor. Çünkü, bugünden evvel bütün hastalık zamanının maddîsi gitmekle elemi de beraber gitmiş, kendindeki sevabı ve zevâlindeki lezzet kalmış. Sana kâr ve sürur vermek lâzım gelirken, onları düşünüp müteellim olmak ve sabırsızlık etmek divaneliktir. Gelecek günler daha gelmemişler. Onları şimdiden düşünüp, yok bir günde, yok olan bir hastalıktan, yok olan bir elemden tevehhüm ile düşünüp müteellim olmak, sabırsızlık göstermekle, üç mertebe yok yoğa vücut rengi vermek divanelik değil de nedir? Madem bu saatten evvelki hastalık zamanları ise sürur veriyor. Ve madem, yine bu saatten sonraki zaman mâdum, hastalık mâdum, elem mâdumdur. Sen, Cenâb-ı Hakkın sana verdiği bütün sabır kuvvetini böyle sağa sola dağıtma, bu saatteki eleme karşı tahşid et, “Yâ Sabûr” de, dayan.
60 syf.
·
Puan vermedi
·
4 saatte okudu
Uygur Türklerine, Çin polisine, kimsenin kimseye sahici çiçekler götürmediğine dair şiirler yazan bir şair Mehmet Emin Küçüker. İyi olanın iyiliğini neyle ölçelim diye kafa yoran, harman zamanı doğmamış olanları tak diye yüzünden tanıtan satırları olan bir şair. Bazen yepyeni soluk getiren şairleri okumak iyi geliyor insana. Mehmet Emin Küçüker onlardan biri.
Uyuyana Kar Yağar
Uyuyana Kar YağarMehmet Emin Küçüker · Ketebe Yayınları · 202015 okunma
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.