İnsan , inşa etme gayretiyle donatılmış bir varlık. Fakat aynı zamanda nisyan. Unutmaya meyyal. İmar etmeyi çok iyi biliyor da imar etmesi gerekenin evvela kendisi olduğunu unutuyor nedense.
Ne yapacağım, ne yapmalıyım, diye dört dönerken hayatın
ortasında; düzeltmeye önce kendimden başlamalıyım, demeyi hatırlayamıyor bir türlü. Önce kendimden. Okları fırlatmadan, dikenlerimi savurmadan önce karşıma bir ayna alıp kendi içime,kendiliğime, içimdeki öze bakacağım evvela.
Bakmalıyım..
Senden hiçbir şey istemiyorum! Kendimden bir şey istiyorum. Yaşamımı değiştirmek zorundayım. Yoksa, bir kere bile yaşadığımı hissetmeden ölümü karşılamak zorunda kalacağım.
Günde birkaç kez, sakin, kendimden emin bir tavırla şunları söylüyordum:
Bu dileğim, kardeşim Catherine için. O şu anda rahat, hu zurlu, dengeli ve sakin. Bilinçaltının onun bedenini yaratan iyileştirici zekası şimdi her hücreyi, siniri, dokuyu, kası ve kemiği, bilinçaltındaki bütün organların mükemmel uyumuna bağlı olarak dönüştürüyor. Bilinçaltındaki bütün bozulmuş düşünce kalıpları sessizce ve sükunetle ortadan kaldırılıyor; hayat prensibinin canlılığı, iyiliği ve güzelliği varlığının her atomunda kendini gösteriyor. Kardeşim artık içinde bir nehir gibi akan, ona mükemmel sağlık, uyum ve huzur veren iyileştirici akımlara açık. Bütün bozukluklar ve çirkin imgeler şimdi onun içinde akan sonsuz sevgi ve huzur deniziyle yıkanıyor.
(İki haftanın sonunda kardeşim yeniden muayeneden geçti. Röntgen sonuçları negatif çıktı. )
Kendimden çok sıkıldım
Verdiğim sözlerden Tutamadığım sözlerden
Çok sıkıldım
Çok sıkıldım yalanlardan
Huysuz kadınlardan
Mutsuz adamlardan
Çok sıkıldım