Meşhur bir özdeyiş vardır: Dünün güneşiyle bugünün çamaşırı kurutulmaz! Peki
yarının güneşiyle bugün aydınlatılabilir mi? Evet, aydınlatılabilir. Çünkü dünün güneşi batmıştır, bugüne çağmaz, ama yarının güneşi daha doğmamıştır ve elbette “Gün doğmadan neler doğar.”a dair ümit insanı umutlandırabilir.
Bunun en güzel örneğini Mehmet Âkif’in, İstiklâl Marşımızda da yer alan şu
mısralarında görürüz: Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın/Kim bilir, belki
yarın belki yarından da yakın! Bu ifadeler, bugünü yarına ısmarlayıp yatanlar
için değil, bugün olmadı diye ümitsizliğe kapılmayıp var gücüyle savaşanları
hakikatlemek için söylenmiştir.
Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin
"Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın!
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk'ın.
Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın."
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehrene ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal;
Hakkıdır, Hakk'a tapan,
-Kahraman Ordumuza-
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl! Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl, Hakkıdır,
Arkadaş! Yurduma alçaklan uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın ...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettigi günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
O ömründe bir tek defa, bir tek saadete vukuundan evvel inandı: İstiklâl Zaferine.
Doğacaktır sana vâdettiği günler Hakk’ın,
Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın.
“Bu sefer nasıl inandın?” dedim.
“Başımızdaki adamı kim görse inanırdı.” dedi.
İstiklal Marşı
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl...
Hakkıdır,