Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sevgili bayan milena'ya, size önce prag'dan, ardından da meran'dan yazdığım kısacık mektuplarıma kesinlikle cevap beklemiyordum. umduğum gibi karşılık yazmadınız da sevinmem gerek. Sessiz kaldığımız her gün iyi olduğumuzun işaretidir. Bu yüzden sevinmem gerek ki, iyi olduğunuzu bildiğim için.. Yarım kalmış bir düş gibi. Önümden geçip
"Ancak hayatta yalnızca çok az kimsenin sanatçı olduğunu ve yaşam sanatının bütün sanatların içinde en seçkin ve nadidesi olduğunu unutmamalıyız. Kim bu yaşam kabını zarafetle boşaltabilmiş ki ? Bu yüzden çoğu insan için geriye yaşanmamış hayatlar kalıyor - kimi zaman da aşırı iyi niyetten hiçbir zaman yaşanamamış ihtimaller. Bundan dolayı yaşlılığın eşiğine gözlerini kaçınılmaz olarak geçmişe çevirmelerine yol açan doyurulmamış isteklerle yaklaşıyorlar."
Reklam
Dünya telaşına karışma vakti. Kravatları sıkmak gerek. Bu modern zaman köleliği. Bir bilsen ne kadar yorgun düşüyorum. İnsan karnını doyurmaktan geçiyor, bir hırs deryası. Şairin dediği ''kurtlar sofrası''. Kim daha çok nasıl kazanırım derdinde, karınlar şiş,akıllar nefsin kölesi. İnsanların tek derdi milyonlarca evin olduğu bu dünyada ''bir evim olur mu acaba''. Tek zeka örneğinin daha çok kazanan olduğu bir nesil. Öyle bir zaman ki zincirler ahir zamandan kopuyor sanki kıyamete. Müslüman dünyası kanıyor sessiz çığlıklarla. Gözler kör, diller lal olmuş bu vahşeti figana.. Hepimiz elimden gelse diyoruz. Diyoruz ya elimizden gelsin diye ne yapıyoruz, orası muamma. Bir çocuğun şekeri toprağa düştü diye ağlaması gerekirken,ölen anne babasına, minicik vücudundan kopan koluna veya bacağına ağlıyor. Bir anne çocuğunu sokakta oyuna daldı diye merak etmesi gerekirken, kurşunlar yavrumu da vurur mu ki diye düşünüyor. Bir baba ki çouğunun ölüsünü kucağına almak zorunda kalıyor. Ne fragman, ne senaryo; Hepsi acı gerçek. İnsanın en çirkin yüzü, müslümanlığın hazin sesi. Kalemin bile yazmıyor bunları. Aklın nasıl alsın ki? Kusursuz olan İslam, günümüz Müslümanları gaflette.
Köylüler, İşçiler ve İmalatçılar ... Snelman, bütün köylülerin, işçilerin, imalatçıların ve bütün halk kesimlerinin her yönden aydınlanmasını, öğrenim ve eğitimini hayatının en önemli görevi saymış; bir zamanlar Pierre d’Amiyen’ in Haçlı Seferleri’ni kışkırttığı gibi, o da Finlandiya’da eğitim seferberliğinin öncüsü olmuştur. Snelman
Yalnızlık
Ağlıyorum, çünkü insan yalnız bir varlık. İnsan kendi benliğinden uzak duramıyor. Bunu itiraf edemese de, insan yalnız. Her şey geçiyor, her şey değişiyor, her şey uçup gidiyor ve her şeyin uçup gittiği anda, insan yalnız kalıyor. Bunu her zamankinden çok daha fazla hissediyorum. O vakit, ağlamama kim engel olabilir ki?
Sayfa 97 - mayakitapKitabı okudu
Size sevgiye inanmayan bir adama ilişkin çok eski bir öykü anlatmak istiyorum. Bu adam sizin, benim gibi sıradan bir insanmış. Onu alışılmadık kılan düşünme biçimiymiş. Sevginin olmadığına inanırmış. Sevgi arayışında pek çok deneyim yaşamış elbette,çevresindeki insanları gözlemlemiş. Yaşamının büyük bir bölümü sevgi arayışıyla geçip gitmiş.
Reklam
Beş yaşımdan itibaren babamın cinsel istismarına uğradım. Büyüdüğümde bu durumdan kurtulmaya çeliştim. Anneme anlattığımda bana inanmadı. Polise gidemezdim çünkü babam polisti ve oradaki nüfuzu genişti. Küçük bir kıza kim inanırdı? O yıllarda böyle şeyler sır olarak kalıyor, kimse konuşmuyordu. Ayrıca sesiz kalmazsam babam beni göndermekle tehdit etmişti. yapardı da. Allah bilir beni nereye gönderirdi. Ergenlik yıllarım boyunca çok acı çektim. Bugüne kadar gördüğünüz en feci sarhoş ve fahişe olmak üzereydim. Babamdan ve adamlarından kurtulmak için evden kaçtım ve evlendim ama beni hala rahatsız etmeye devam ediyordu. Ben yirmi beş yaşına geldiğimde bile hala bana gizlice sokuluyordu. Evliliğim elbette ki başarısızlığa uğradı. Asla kurtulamayacağımı düşünüyordum. Batıyordum ve orada öleceğimi hissediyordum. Bir süre sonra bulunduğum durumdan çıkmaya çalışmayı bıraktım ve hayatımı barlarda başka erkeklerle geçirmeye başladım. Aslında kendimi öldürebilirdim. Bu karmaşadan kurtulmak için bu düşünceyi aklıma sıkça getirdim. Hiç kimse yada hiçbir şey için gerçek bir sevgi hissetmiyordum. Varlığım için hiçbir neden görmüyordum. Hiçbir şey yararım dokunmuyordu. Hiçbir yere varmıyordum. Sadece zamanımı barlarda geçirip eğlence olduğunu düşündüğüm şeyleri yapıyordum.
Unutulmayanlar
Biliyorum, unutamayacaksın! Ağır ağır geçecek mevsimler, Bir bir ağaracak saçının telleri Solacak albümde eski resimler. Beni hatırladıkça için ürperecek, Boşanan gözyaşlarını tutamıyacaksın. Boşuna zorlama kendini, sevdiğim; Biliyorum, unutamayacaksın. Ve biliyorsun, ben de unutamayacağım, Eskimeyecek içimde sana ait ne varsa Şöhretmiş, servetmiş herşey geçiyor, inan Dostluklar ve sevgiler kalıyor, kalırsa. Sen benim gökyüzümdün, denizim, toprağımdın, Şimdi bir hatıra olamazsın belirsiz, uzak Biliyorsun bazı şeyler vardır elimizde olmayan İşte öyle imkansız birşey seni unutmak. Zannetme ki herşey bitti sevdiğim; Birgün yeşerecek şu sararmış yapraklar. Ve bundan sonra kim severse dünyada; Seni ve beni hatırlayacaklar Copyright © omfkskn.blogspot.com Sitesinden Alındı : omfkskn.blogspot.com/2016/12/unutulm...
Sayfa 1
Ayaz, büyük fatih, Put Kıran Gazne Hükümdarı Mahmut’un ahbabı ve kuluydu... Bu kıssada kullanılan her kelimenin üzerinde dur. İslam putlara inanmaz ama bu Müslümanlar tarafından yanlış anlaşılmıştır. Putlara inanmamak başka bir şey, kalkıp başkalarının putlarını yok etmeye başlamak başka. Aslında birinin putunu kırmak demek, olumsuz yönde de
ayet İstanbul Boğazından, son padişahla son şehzadesini alarak uzaklaştı.Hiçbir şey kalmadı geriye.Bir büyük boşluk kaldı geriye.Bir de bütün bunları, bulutların ufuk üzerinde koştuğu güz akşamları, kıyıya iyice yanaşan masal gemilerinin gölgelerine bakarak ve dahi o gölgeleri kendisi gibi görebilecek başkalarının varlığını da vehmederek dalgalara
Reklam
Le Horla -Bir Garip Hikaye-
Ruh hekimlerinin en ünlüsü ve en seçkini Doktor Marrande, üç meslektaşına ve doğal bilimlerle uğraşan dört bilgine, hastalarından birini görmek üzere, yönettiği akıl hastanesinde bir saat geçirmelerini rica etmişti. Bir araya gelince dostlarına şöyle dedi: “Size şimdiye kadar karşılaştığım en tuhaf ve en kaygı verici vakayı
Ayrıntı Yayınları - Çevirmen: Serdar Rifat Kırkoğlu
&hayatım içimden geçen cümleler içinde geçti. &insanları heyecanları yaşatır. &erkekler yalnizca beraber olduklarında degil, ayrıldıklarında da eksiltiyorlardı kadınları. &mutluluğun anlarla tartıldığı yaşlara geldik. Hiçbir mutluluğumuz,neşemiz,keyfimiz geniş zamanlara yayılamıyor artık. &durup durup, günün birinde yıllardır
Karım beni tanımıyor ama…
Yaşlı bir adam, sabah erken evinden çıkmış, yolda ilerlerlerken bir bisikletlinin kendisine çarpmasıyla yere yuvarlanmış ve hafif yaralanmış. Sokaktan geçenler yaşlı adamı hemen en yakın sağlık birimine ulaştırmışlar… Hemşire,adamcağızın yarasını pansuman yaptıktan sonra;“Biraz beklemelisiniz amca. Bir de röntgen çekmemiz lazım, herhangi bir kırık veya çatlak olabilir” demiş. Yaşlı adam huzursuz bir şekilde;“Acelem var, hiç bekleyemem” diyerek yakınmış. Hemşire: “Sağlığından daha önemli ne acelen olabilir amca?” Yaşlı adam: “Karım huzur evinde kalıyor, her sabah onunla kahvaltı etmeye giderim, geç kalmak istemiyorum” Hemşire: “Gecikince karınız sizi çok mu merak ediyor?” Adam üzgün bir ifadeyle: “Ne yazık ki karım Alzheimer hastası ve benim kim olduğumu bilmiyor” demiş. Hemşire hayretle: “Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor neden her gün onunla kahvaltı yapmak için koşturuyorsunuz?”deyince, yaşlı adam buruk bir sesle şu cevabı vermiş: “Ama ben onun kim olduğunu biliyorum.”
Sayfa 79 - Yediveren YayınlarıKitabı okudu
455 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.