Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hemen hemen hepimiz yalan söylüyoruz, en dürüstlerimiz bile, bazen iyi nedenlerle bazen kötü nedenlerle ama daima gerçeği değiştirip, onu "olması gereken" kılığına sokuyoruz. Çünkü gerçekler "olması gerektiği" gibi değil her zaman. Başkalarını bırakın, kendimize bile yalan söylediğimiz olmuyor mu? Kaçımız, gerçeği bütünüyle görüp kabul edebiliyor? Bir gün dürüst yanımız ayaklansa, ruhumuzu zaptetse ve kendimize söylediğimiz bütün yalanları tek tek yüzümüze vursa... Ne hissederdik? Şaşkınlık, kırgınlık, korku, telaş... Hangimiz bütün duygularımızı açıkça kendimize söylüyoruz? Hemen hemen hiçbirimiz... Çünkü gerçeklerin bizim için "gerçek" olabilmesi için onları önce kendimize itiraf etmemiz ve itiraf ettiğimizde bütün gerçeklerin, görüntülerin hatta hayatımızın değişeceğini bilerek itiraf etmek kolay değil. Birçok yalanı gerçek gibi yaşıyoruz o yüzden. Yalan, bizim gerçeğimizin bir parçası.
Sayfa 200 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Halbuki incitmek diye bir şey yoktur, kim ne yaparsa yapsın sizi incitemez, siz merkezinizden uzaklaşmış olduğunuz için incinirsiniz, katılaştığınız için çabuk kırılırsınız. Tabii ki herkesin kırgınlık seviyesi farklıdır. Kimi hakarete uğradığında incinir belki, kime ““kilo almışsın” “dendiğinde incinir. Kimi aldatıldığında bile yaralanmaz, kimi geciken bir telefon yüzünden bile yaralanır. Bütün bunlar merkezinizden ne kadar uzaklaştığınızla ilgilidir. Ne kadar sert ve keskin bir kılıca dönüştüğünüze bağlıdır. En sert kılıçlar en en hafif darbede kırılır. Mesele dışarıdan aldığınız darbelerle ilgili değildir, mesele tamamen sizin esnekliğinizde, merkezinizdeki duruşunuzla ilgilidir. O yüzden kırmak diye bir şey yoktur, kırılmak vardır siz esnek olmadığınız için, merkezinizden fazla uzaklaştınız için kırılırsınız. Yaralanmak diye bir şey yoktur, siz esnekliğinizi yitirdiğiniz için yaralanmaktasınızdır.
Sayfa 174Kitabı okudu
Reklam
Gözlerimde bir kırgınlık var, Senin olmadığın her yerde bir eksiklik.
Sayfa 49 - Yakamoz YayınlarıKitabı okuyor
“Hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı. Çünkü o, benim için bütün insanlığın timsaliydi.”
Sayfa 153 - YKY
‘Anmak bir acıyı hep yeniden sormaksa, Bir kırgınlık yanığında öyküleşmektir.’
Reklam
Talat Pasamiza sevgi ve saygiyla
Dahiliye Nazırı iken halktan biri gibi gizlice Balık Pazarına gider, fiyatları kontrol ederdi. Polisler bu arada onu bazen tanırlar, lakin huyunu bildikleri için yanına sokulmazlardı. Sabahları pek erken kalkardı. Çoğu zaman polislere görünmemek için arka kapıdan çıkıp giderdi. Evine bağlılığı da büyüktü. Evinde kalabildiği zamanlar en mesut, en neşeli zamanları idi. Bundan büyük zevki yoktu. Ben on senelik müşterek hayatımızda bir gün bile aramızda gürültü patırtı şöyle dursun, küçük bir anlaşmazlık, kırgınlık görmedim. İyi yemeğe meraklıydı. Ama içki içmezdi. Ben Paşa’nın ağzına alkol aldığını görmedim. Dindardı. ‘Yarın kandil çocuklar’ der ve hep beraber oruç tutardık. Her sabah abdestini alır, namazını kılar ve öyle işine giderdi.
Hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı. Çünkü o, benim için bütün insanlığın temsiliydi.
İçimde öfke ve üzüntüyle karışık bir kırgınlık, bir güceniklik vardı. Yolda ilerledikçe gururumun incinmişliği artıyordu.
Sayfa 60 - Ketebe Yayınları
Hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi.
Sayfa 149Kitabı okudu
Reklam
Bir âlimin varlığın içyüzüne bakışıyla bir şairin kâinata bakışı aynı mıdır? İlkinin gerçeği araştırmaya adanmış bakışlarında küçük bir kırgınlık, büyük bir sükûnet görülürken ikincisinin benzersiz bir cennetin hayaline dalmış kararsız gözlerinde bir hüznün, bir ıstırabın varlığına şahit olunmaz mı? İkisi de ihtiyar olmuş bir şairle bir âlime ilm-i kıyafet açısından bakalım. Alimin beyaz başı, hiçbir hararete karşı erimez karlarla örtülmüş bir dağ başı gibi hissiz, soğuk, büyük görünmez mi? Şairinki ise sisler, dumanlar içinde kalmış dağların doruklarını andırmaz mı ?
Bir kırgınlık yok değil içimde. Buluyorum nedenini. En çok sevilen olmamak.
Doğduğu var, öldüğü yok. Bakmıyorlar ki bilsinler. Evime gel, evimde kızımın kokusu hala her yanda. Hiçbir eşyasını ellememişim kaybolduğu günden beri.
Sayfa 37 - lthaki Yayınlan - 1253 Türkçe Edebiyat Dizisi - 3Kitabı okuyor
Demek ki geçici bir kırgınlık değil, kalıcı bir sürgündü.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.