Kralın Osmanlılara savaş açacağı, Dük Wisniowieçk'nin de Kırım üzerine yürüyeceği iddia ediliyor... Güzel söylentiler bunlar, bütün Ukrayna zevkten titriyor!
Sayfa 51
Felek insana neler gösteriyor. Kırım'a giderken uçakta yanımda bir kız vardı. Uçaktan birlikte indik. Bana dedi ki: " Bizim Simferopol'ümüzü beğendiniz mi?" Ben de: "Siz bizim vatanımızı beğendiniz mi?" dedim. Dedi ki: "Nereden sizin anavatanınız oluyor?" Cevaben; "Ben Kırım Tatarıyım. Burası benim anavatanım" dedim.
Çehov, evet.. Bir kadın ona sormuş bir gün, değil mi? "Sizce hayatın anlamı nedir?" demiş.. Hep sıkılan, Moskova'da Kırım'ı, Kırım'da Venedik'i, Venedik'te Melikhovo'yu özleyen Çehov'a.. "Bir havucun anlamı nedir?" "Havuç, havuçtur işte, havucun anlamı neyse hayatın anlamı da o.."
Sayfa 239Kitabı okudu
Kırım'ın köylerinden...
Daha evvel Bezbağla adını taşıyan ve köydeki çok uzun bir çınara adak için bağlanan çaputlardan oluşan ananenin, o yerin yerli ahalisi sürülüp yerine Ruslar geldikten sonra da yaşadığını gördük.
Köyün adı yine Bezbağla olarak kalmıştır ve gençler yavukluları için yine o ulu çınarın tepesine kadar tırmanıp çaput bağlamışlardır.
Hatta bir delikanlının yavuklusunu ne kadar sevdiğini göstermesi için bileklerine çaput bağlayarak en tepeye kadar tırmandığını gördüm.
Bazı âdetler zaman ve mekân tanımaz, devam eder.
Sayfa 20 - Kronik Kitap - 1. BaskıKitabı okudu
Gözlerini kan bürümüş sarhoş, vahşi kızıl komiserler, yıllardır bir avuç toprağını işlemekten iki büklüm olmuş köylünün yüzüne tükürerek, beline dipçik, kamçı vurarak, toprağından, ocağından kovalıyor. Koyun, deve sürüleri yağma ediliyor. Tatara mal ne gerek? Tatara toprak lazımsa Sibirya'ya gitsin! Kırım malı, Tatarın malı, hükümetin malıdır.
İnsan, sırf canı öyle istiyor diye, kendisine hayvan eti ile beslenme hakkı tanıdı ve tüm türler, ölüme ve acınası bir hayata mahkum edilerek insanın merhametine bırakıldılar. Sırf hayvanların karşı koymaya ve protesto etmeye güçleri olmadığı, ortak düşmanları olan insana karşı bir araya gelip hamle yapma yetileri olmadığı için. Tüm hayvanlar insanlar aleyhinde birleşse nasıl bir savaş ve kırım olurdu!
Sayfa 60Kitabı okudu
Türklerden 524 subay, 1392 astsubay ve 1079'u çeşitli rütbelerde olan toplam 8995 Kızıl Ordu mensubu Kırım'dan çıkarılmıştı.
Sayfa 114Kitabı okudu
Moskova 10 Mayıs 1944
Sayın Başkan .
Sizinde bildiğiniz gibi Almanlara karşı verdiğimiz savaşta ..büyük çoğunluğu Almanların hizmetine girerek karşı cepheden Sovyet halkına karşı savaşan Kırım, Ahıska Türklerinin ve Soydası olan Çeçenlerin son zamanlarda davranışları daha da olumsuzlasarak Birleşik Sovyet Sosyalist Ülkelerimize ihanetleri had safhada artmıştır
Sessiz bir çoğunluk var ki ,
onlar ancak ölüm ve kırım olduğunda görülüyorlar.
Sayfa 54 - Hayal yayınları
''Vay politika, politika, mekteplere girmez isen ne güzel olurdu''
Sayfa 21 - Pozitif YayıneviKitabı okudu
Çerkezler
Çerkezler bizden nefret ediyorlar. Engin meralarından sürüp çıkarmış, aullarını yerle bir etmiş ve boylar hâlinde kırıp geçirmişiz. Artık, her geçen gün dağların derinliklerine daha çok çekiliyor ve oradan baskınlar yapıp duruyorlar. Barışçıl Çerkezlerin dostluğunaysa güvenmemek gerek: saldırgan aşiret kardeşlerine yardım etmeye her an hazırlar. Ancak ruhlarındaki o şövalyelik havasından bunlarda pek bir şey kalmamış. Kendileriyle aynı sayıdaki Kazaklara saldırdıkları pek görülen bir şey değil örneğin. Piyade birliklerine de hiç saldırmazlar. Topu görür görmez topuklayıp kaçarlar. Fakat diğer yandan zayıf ya da savunmasız müfrezelerin tepesine inme fırsatını da hiç kaçırmazlar. Bu taraflarda, yaptıkları kötülük ve vahşilikler dillerden düşmez. Kırım Tatarları gibi silahsızlandırmadıkça bunların da sakinleşecekleri yok, fakat kendi aralarında bile aşiret kavgası ve kan davası güttükleri için ellerinden silahlarının alınması pek mümkün görünmüyor. Hançer ve kılıç bedenlerinin doğal birer parçası gibi...
Sayfa 40 - Vakıf Bank Kültür Yayınları
Kırım'da Türkçülük hareketi Gaspıralı İsmail Bey ve gazetesi Tercüman ile özdeşleşmiştir. Ancak Akçura'nın belirttiği gibi Gaspıralı'nın ufku Kırım'la sınırlı değildir; o "bütün Türkçülük fikrini" ilk sistemleştiren kişidir.
Sayfa 48 - Ötüken Neşriyat
