Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Beklenti
Mutluluk, beklentilerimizdeki gibi kesintisiz ve uzun süren bir memnuniyet duygusu değildir. Aksine, aklın ve bilincin de işin içinde olduğu, kısacık ve tesadüfi bir olgudur; kısa bir süre için dünyayı çok net algılarız; geçmişin ve geleceğin olumlu düşünceleri bir araya gelir ve endişeler ortadan kaybolur. Fakat bu durumun on dakikadan daha uzun sürdüğü pek nadirdir. Bilincin ufkunda yeni yeni endişe bulutları beliriverir, tıpkı İrlanda’nın batı sahilinden kopup gelen soğuk hava kütleleri gibi bilincimizi etkisi altında bırakır. Geçmişteki zaferler artık önemsizdir, gelecek karmaşalarla doludur ve önümüzde duran o güzelim manzara her gün gördüğümüz ve görmeye alıştığımız herhangi bir şey kadar göze görünmez olur.
... Yalnızca bu kısacık hayatta bizim gibi düşünmeyenlere yönelik zulümlerin çok acımasız olduğunu değil, aynı zamanda o insanların ebedî lanete uğrayacaklarını söylemenin de pek akıllıca bir iş olmadığımı düşünüyorum. Bana öyle geliyor ki bizim gibi bir anlık zerrelerin Yaratıcı'nın kararlarını bu biçimde öngörmesi olacak bir iş değil.
Sayfa 128 - Karbon Kitaplar - 1.Basım
Reklam
Emanet edildiği kutudan çıkarıp aldığım kitap, ona hak ettiği yeri vermemin öncesindeki kısacık anda birdenbire ellerimin içindeki bir ganimete, bir yadigâra, bütün bir vücudun yeniden inşa edilebileceği bir DNA parçasına dönüşür.
Sayfa 27 - YKYKitabı okudu
"Yolun ortasında vedalaştım onunla." Bu kısacık cümle bile yeter bir insanın nasıl bir darbeyle yaralandığını anlamaya..
Sayfa 186 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Ben mutlu muyum? … Hayat kısacık bir an iken neden mutsuz biri olmak için çabalıyorsun? … Geçmişte yaşayan insan asla mutlu olmayı beceremez. … insan nasıl mutlu oluyorsa öyle yaşamalı ve nasıl yaşıyorsa öyle mutlu olmalı.
Sen kuş sıçtı dersin Ferhan Şensoy böyle anlatır:)
Bir tanesi iniş yapan bir uçak gibi al­çalıp başıma teğet geçti. Oturduğum masaya defi tabii eyledi. Yazdığım kağıda isabet etmedi, defe­dilen tabii şey! Kısacık türkçe adıyla 3 harf olarak yazamıyorum o şeyi. Öyle yazarsam mürettip ar­kadaş ortadaki o harfinin yerine nokta koyuyor, çok gayrı tabii, "def i tabii"den bir durum oluyor.
Sayfa 83 - Pdf
Reklam
BOZULMA. Aşk alanında, kısacık bir sürede, sevilen nesnenin karşı-imgesinin oluşması. Küçük olayların, incecik çizgilerin akışına göre, özne iyi imge'nin birden bozuluvererek tersine çevrildiğini görür.
Henüz uzayın olmadığı, karanlığın yada aydınlığın gündeme bile gelmediği, akıllara sığmayan, hâyaller ötesi, zihinleri çatlatan bir an! Kısacık bir ân! Acaba orada minik, minnacık bir "nokta" gibi bir şey vardı da, tüm evren ondan mı oradan mı doğdu?
Antakya'da yapıldığı şekliyle kudas ayininin en yoğun anında, inananlar seslerini meleklerinkiyle birleştirerek Kralların Kralına "Kutsal, kutsal, kutsal!" diye şarkı söylediklerinde Tanrı'nın kendisi de, gözlere görünmeden sunağa yaklaştığında, esrik tapınma anı, çok kısacık bir süre için insanın gerçek ve bölünmemiş durumunu ortaya çıkarır. Kent, evlilik ve kültür, yerleşik hayatın "zorunlu fazlalıkları," "bu hayatın kaygı'larından arınmış o dingin durum karşısındaki geçici bir ara nağmeden başka bir şey değildir. Kentin dışındaki tepelerin üstünde yaşayan keşişler, bu kısacık anın bütün bir hayat boyunca sürmesi için çabalamaktadırlar.
Sayfa 307 - Roma İmparatorluğundan 1000 YılınaKitabı okudu
İntihar notları lafı eğip bükmeden dosdoğru, masum ve dürüstçe de yazılabilir. Eastman Kodak'ın kurucusu George Eastman hayatının son iki yılını korkunç omurga ağrılarıyla baş etmeye çalışarak geçirmişti.14 Mart 1932'de kendini kalbinden vurduğunda kısacık bir not bırakmıştı; ''Dostlarıma: İşim bitti. Neden bekleyeyim ki?'' Ünlü yazar ve delişmen gazeteci Hunter S. Thompson, 2005 yılında kendisini vurmadan dört gün önce şöyle yazmıştı: ''Futbol sezonu bitti. Artık maç yok. Artık fiyasko yok. Artık yürüme yok. 67 oldum. 50 yaşımın üzerinden 17 yıl geçti. Sıkıcı. Hep kıl bir tip oldum. Artık hiç kimse için eğlence yok. 67, giderek açgözlü oluyorsun. Yaşının adamı ol biraz. Sakin ol. Acıtmayacak.'' Thompson ile Eastman'ınki gibi notlarda hiçbir intikam, hesaplaşma, sahiplik, kendini haklı çıkarmaya da biraz olsun kendine acıma duygusu yoktur. Daha ziyade insanı duraksatan ve sessiz bir takdire davet eden sadece bir berraklık ve dürüstlük vardır.
Sayfa 84 - Pharmakon KitapKitabı okudu
Reklam
Kısacık reklam aralarında bile yeterince yedik mi, yaza hazır mıyız, saçlarımız şehrin hay huyuna karşı yeterince dirençli mi veya arabamız yeterince konforlu mu gibi telkinlerle esir alınıyorduk. "Mükemmel fiziklere sahip miyiz?", "Baklavalarımız gelişiyor mu?", "Televizyondaki gibi ışıl ışıl bir hayatı hak etmek için ne yapmalıyım?" yollu sorular depresyona girmenize neden oluyordu.
Sayfa 98 - Yakamoz Y.Kitabı okudu
Edebiyatın gerçek yaşamdan damıttığı, düş gücü ve yaratıcılığın imbiğinden geçirdikten sonra gerçek yaşama armağan ettiği “kahramanlar” vardır. Örneğin, Gonçarov’un 1859’da yayımlanan Oblomov adlı romanına adını veren başkişisi. Rus aristokrasisinin toprak kölelerine dayalı yaşam biçimini amansızca eleştiren Gonçarov’un kahramanı, edebiyattaki en başarılı tiplemelerden biridir. Bu genç ve eli açık aristokrat, kararsızlığı yüzünden, sevdiği kadını becerikli ve pragmatik arkadaşına kaptırır. On dokuzuncu yüzyıl Rus toplumunun geriliği ve uyuşukluğunu özetleyen “Oblomovluk” kavramı bu karakterden türetilmiştir. On altıncı yüzyıldan on yedinci yüzyıla evrilen bir dönemde yaşayan Cervantes’in Don Kişot’unu anlatmaya ne hacet. Hızla değişen bir yaşamın karşısında ne yapacağını şaşırarak şövalyelik çağına sığınan, yeldeğirmenleriyle savaşan bu yaşlı aristokratın umarsız çabaları da, Türkçemize bile giren “Donkişotluk yapmak” deyimini bağışlamamış mıdır bize? Başaramayacağı yiğitlik gösterileriyle kendini gülünç duruma düşüren kimselere, “Donkişotluk yapma” deriz. Stevenson’ın Dr. Jekyll ile Bay Hyde’ı da, İngilizceye bir deyim kazandırmıştır. Ahlaksal ve ruhsal bakımdan büyük değişkenlikler gösteren kimseler için kullanılan “Jekyll ve Hyde” deyimini. Ruhbilimcilerin de büyük ilgi gösterdikleri, ilginç yorumlar getirdikleri Dr. Jekyll ile Bay Hyde genellikle, psikiyatride çoklu kişilik bozukluğu olarak tanımlanan bölünmüş kişilikle bağlantılandırılır. O yüzden, bu kısacık kitap üstüne sayısız bilimsel makale ve inceleme kaleme alınmıştır.
“Dinle Otto. Karıma dönemezsem ve sen onu bir daha görürsen, ona, onunla her gün her saat konuştuğumu söyle. Sakın unutma. İkinci olarak onu herkesten çok sevdim. Üçüncüsü, onunla evli olduğum kısacık süre, burada tüm yaşadıklarımıza rağmen her şeye değerdi.”
"Dünyanın tek hakikati ölüm.. Diğer yaşadığımız her şey bir göz açıp kapama anı kadar kısacık. Hangi acının sancısı içimizde kaldı ki, hangi mutluluk peşimizden gelmeye devam etti? Ne yaşandıysa o anda yaşandı ve bitti. Geçmiş olanı düşünmek andan hırsızlık etmek değil mi?"
Barış yerine savaşı, zevk yerine cefayı, dostluk yerine bin bir dikenli düşmanlığı seçen şu dünyadaki kısacık misafirliği birbirine zehir etmek için uğraşan bir canlı türüne, delilikten başka hangi sıfat yakıştırılabilir?
Sayfa 39 - Deliliğe ÖvgüKitabı okudu
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.