İnsanoğlu Solaris ismi verilen, üzerinde sadece küçük adalar bulunan, okyanusun ise canlı olduğundan şüphelenilen garip bir gezegen keşfetmiştir.
Gezegenin okyanusu, bilim çevrelerince yıllardır incelenmiş ama iletişim çabaları sonuç vermemiştir. İnsanoğlu okyanusla kaplı gezegenin sırlarını bir türlü çözemiyor bu nedenle de fethedemiyordu.
Gezegenin keşfinden kırk yıl sonra kitabın kahramanı Kelvin gezegendeki araştırma istasyonuna gönderilir. İstasyonda yaşayan üç astronot olması gerekirken, o sadece yarı çılgın iki astronot ve devasa bir gizem yumağı ile karşılaşmıştır.
İçinde bilimkurgu, gizem, gerilim barındıran, insan psikolojisi hakkında ilginç bir kitaptı. Kitap genellikle sürükleyici aktı, ancak yazarın yer yer yaptığı bilimsel açıklamalar tempoyu oldukça düşürdü.
Kitabı bitirdiğimde ne hissettiğim konusunda kafam karışmıştı, yazarın fikirleri ilginçti, betimlemeleri çarpıcı ama hikayenin temposu sıkıcıydı, sonuysa kocaman bir soru işareti... Sanki kitap devam etmesi gereken yerde kesilmiş gibi.
Stanislaw Lem in bilim kurgu eseri olan "Solaris" insan deneyiminin ve edebiyatının merkezinde yer alan bir soruyu gündeme getirir: İçimizde ne olduğunu anlamadan çevremizi gerçekten anlayabilir miyiz?
Kris Kelvin, yüzeyini kaplayan okyanusu incelemek için Solaris gezegenine geldiğinde, çoktan ölmüş bir sevgilinin
