Kitap iki kahramanın (Elâ, Mehmet) çocukluktan yetişkinliğe kadar olan dönemini anlatıyor. Bu anlatımı yaparken kitabı asıl değerli kılan, yazıldığı dönemin toplumsal yapısına, düşüncesine kitabında farklı bir anlatım tekniğiyle yer vermesidir. Dili biraz tam ağır da demeyelim de sanki devrik cümlelerin o büyülü anlatımından yararlanmış.
Daha çok Elâ'nın içsel monologlariyla ilerleyen kitap kadının toplumdaki yerini de göstermiş oluyor bize. Hikayenin Elâ'dan Memet'e geçişinde orman, hayvan, çiçek, böcek betimlemeleriyle geçis yapılıyor bu benim çok hoşuma gitti. Bu geçiş tekniğiyle ilk kez bu kitapta tanıştım diyebilirim.
Cinsel kimlik arayışında olan kahramanların çocukluk dönemlerinde yapma, ayıp, günah gibi normlarla dizginlenmeye çalışılması aslında bize hayatın ileriki dönemlerinde nasıl sorunlarla yüzleşilebileceğini de gösterir nitelikte. Çünkü çocukluğu yaralı geçen insanların sağlıklı birer birey olmasını beklemek çok zor. Nitekim Elâ yanlış bir evlilik kararı veriyor, Memet ise özgüvensizliğiyle mücadele ediyor.
Kahramanların ergenlik döneminde hormonsal değişiklikleri ve ergeerin cinsel sohbetleri yüzünden kitap bir ara müstehcen yaftası yiyerek önce yasaklanip kaldırılmış sonra açılan davalarla bu yafta kaldırılmiş üstüne ödül verilmiş bir kitap. Halbuki şu sıralar müstehcen olan çocuk kitaplari daha fazla ki bunlar editöryal olarak nasıl onay alıp geçiyorsa(!) dikkatli okurlar tarafindan bulunup gerekli işlemlere tabi tutuluyor. Neyse konuyu dağıtmadan kitap oldukça akıcı, bazen sıksa da çok sıkılmaya varmadan kitabı bitirmiş oluyorsunuz zaten. Sağlıcakla kalın...