Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İyi bir tıp klinik uzmanı, hastası endişeliyse, kan basıncının bir ölçüde normalden yukarı olacağını, nabzın normalden çok hızlı atacağını vesaire gerçeğini göz ardı etmeyecektir. Konunun özü şudur ki, birisi "bir kalbi" veya bir organizma olarak bir insanın her tarafını inceliyorsa, o insan hakkındaki kişisel duygularının doğasıyla ilgilen­mez; bulgular ne olursa olsun, bu yersiz ve hesapta yeri olmayan bir şeydir. Aşağı yukarı bir standart profesyonel görüş ve tavır korunur.
Bin yıllık şehrin eteklerinde, dünya­ nın basit bir yer olduğu ve mutluluğun herkesin anında erişehiteceği kadar yakın olduğu düşüncesini öğreten bir filozofyaşarmış. Hayatından memnun olmayan genç bir adam, konunun özü­ ne inebilmek için bir gün bu filozofun kapısını çalmış. Bu genç adam dün­ yanın çelişkilerle dolu kaotik bir yer olduğunu düşünür ve kaygılı gözlerle gördüğü dünyada mutluluk ona man­ tık dışı gelirmiş.
Reklam
Dahiliye Nâzırı Damat Şerif Paşa, Sivas valiliğine yaptığı bir tebliğ ile, gazetelerde “Kahrolsun işgal!” tarzında yazılar çıkmasının hükümet siyasetine aykırı olduğunu bildirdi. Konunun özü şu idi: İngilizlerin Samsun ve Merzifon’u boşaltmaları üzerine Sivaslılar 4–5 Ekim gecesi şehirde büyük bir fener alayı yapmışlar ve “Kahrolsun işgal” diye bağırmışlardı. Milli mücadelecilerin sözcülüğünü yapan İrade-i Milliye gazetesi de bu olayı ve sözü aynen yayımlamıştı. İşte, dahiliye nazırı buna değiniyordu. Mustafa Kemal Paşa, 13 Ekim’de, durumdan Cemal Paşa’yı haberdar ederek, vatanın bir parçasının boşaltılması üzerine milletin bu şekilde hattâ daha da coşkunlukla duygularını ortaya koymasının tabii olduğunu, hükümetin de işgalleri protesto etmesi gerektiği halde Dahiliye Nazırının bu gösterileri hükümetin siyasetine aykırı bulmasının anlaşılamadığını bildirdi ve hükümetin siyasetinde henüz bilinmeyen taraflar varsa aydınlatılmasını rica etti. Cemal Paşa verdiği cevapta, hükümet siyasetinin Heyet-i Temsiliye tarafından bilinmeyen hiçbir yönü bulunmadığını, haksız ve lüzumsuz işgallere karşı resmi ve gayri resmi teşebbüslerde bulunulduğunu, milletin duygularını açıklamasının hükümet açısından olumlu ve destekleyici olduğunu ve fakat Barış Konferansı’nda yabancıların dostluğuna da muhtaç olduğumuzdan ihtiyatlı hareketle onları darıltmamak gerektiğini açıkladı. (Nutuk: 236, Vesika: 153, 154)
Sayfa 194 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Kız kardeşlerin babası şöyle der: "Bekle. Gerçekten de asıl özü -asıl adları- bilmekle ilgilendiğine beni inandırana kadar kızlarıma sahip olamazsın." Babanın dediği şudur: Sadece sormakla kadınların sırlarına dair bir anlayışa ulaşamazsın. Önce çalışma yapmalısın. Bu konunun peşini bırakmayacağını ispatlamalısın. Kadına özgü bu ruhsal bilmecenin, hem iniş hem de muamma olan bu gayretin gerçek aslına daha yakın hissetmelisin kendini.
Ne olduğunu her zaman bilemesek de kavrayamadığımız bir şey olduğunu biliriz. Ama o şey ne olursa olsun -espri, konunun özü, şiir- tercihimiz onu kavramak yönündedir.
Olağanüstü şeylerin çoğu, tiyatro dekoru gibi salt birer görüntüdürler ve onlarda konunun özü eksiktir. Bu yüzden gençliğe bunu erkenden açıklamak gerekir.
Sayfa 119 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
_Az yemek, az uyku, az konuşmak ve herkesle düşüp kalkmamak. İşte doktora ihtiyaç olmaması için yapılması gerekenler bunlardır. _Az ye! Yedikten sonra hazmoluncaya kadar başka bir şey yeme! Zira şifa yemeğin hazmolunmasındadır. İnsanın sağlığını bozan yemek üzerine yemek yemektir. Tıp ilmi ki beyte sığdırılmıştır. Ve söylemenin güzeli de kısa
...insan konunun özü ötesine gider; o olasılıklarla ilgilenmektedir, insan olasılıklarının nihai sınırlarının nerede yattığını merak eder! Ve bulmak ister.Ama ufuk gibi, sınırların da hiçbir yerde olmadığı anlaşılır çünkü insan ileri doğru attığı her adımla, bu sınırları biraz daha öteye iter.
Bütün detaylara aynı anda bakmaya çalışırken konunun özü kaçabilir ya da gözden kaçan bir detay hiçbir şey anlamamana neden olabilir; peki neye ne kadar dikkat edeceksin?
_İnsanın varlığı sırlarla kuşatılmıştır. Bizim dar bilgimiz ve tecrübemiz sınırsız denizlerde bir küçük adadır sadece. _Birçok gerçek vardır ki insanın, kendi başından geçip de kafasına dank etmedikçe, bunların tam manalarını anlaması olanaksızdır. _Bilgelik, aklın yolundan ayrılmayan, yeniliğe açık ve her türlü farklı bakış açılarına karşı
Reklam
_Bir halden yoksun olmak veya sahibi olmak, yoksunluk veya sahip olma ile aynı şey değildir. Sahip olma, söz gelimi, görmedir. Yoksunluk ise körlüktür ama ne görme sahibi olmak görmedir, ne de kör olmak körlüktür. Körlük herhangi bir yoksunluktur. Halbuki kör olmak, yoksun olmaktır, yoksunluk değildir. Üstelik, körlük, kör olmanın özdeşi olsaydı
( Geliştirilmiş Eristik Diyalektik )
_Goethe: Cahillerle tartışırken akıllı kişi, gömülür boğazına kadar cehaletin içine. İzin vermeyin hiçbir zaman götürülmenize, haklı olmayan biçimde. _İlkeleri, kanıtları ve nesnel gerçekleri inkar edenlerle tartışamayız. _Nasıl ki müsabakalara birbirinin dengi olanlar kabul ediliyorsa, tartışmalarda da böyle olmalı. _Bir bilge, cahillerle
_Asıl mesele, şimdiye dek kimsenin görmediğini görmek değil fakat daha çok şimdiye dek kimsenin düşünmediği bir şeyi düşünmektir. Dolayısıyla bir filozof olmak, doğa bilimcisi olmaktan çok daha fazla şey talep eder. _Orta çağlar bize tecrübe etmeksizin düşündüğümüzde nereye gideceğimizi gösterdi. Yaşadığımız yüzyıl da düşünmeksizin tecrübe
İnsanın olasılıklarının en son sınırına yakın! İşte konunun özü de bu: "Aşırı" (ekstrem) denen dağcı (yapay) zorunlulukların ötesine gider; o olasılıklarla ilgilenmektedir; insan olasılıklarının nihai sınırlarının nerede yattığını merak eder! Ve bulmak ister. Ama ufuk gibi, sınırların da hiçbir yerde olmadığı anlaşılır, çünkü insan ileri doğru attığı her adımla, bu sınırları biraz daha öteye iter.
146 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.