Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Her şeyi anlıyorum. Ama sanki anlamıyormuş gibi davranıyorum.
Sayfa 101 - Can yayınlarıKitabı okudu
"Risale-i Nur'dan Gençlik Rehberinin güzelce izah ettiği gibi, ölüm o kadar kat'î ve zâhirdir ki, bugünün gecesi ve bu güzün kışı gelmesi gibi ölüm başımıza gelecek. Bu hapishane nasıl ki mütemadiyen çıkanlar ve girenler için muvakkat bir misafirhanedir; öyle de, bu zemin yüzü dahi acele hareket eden kàfilelerin yollarında bir gecelik konmak ve göçmek için bir handır. Herbir şehri yüz defa mezaristana boşaltan ölüm, elbette hayattan ziyade bir istediği var."
Reklam
Şükür ve küfür, Habil ve kabil gibi iki kardeştir.
Sayfa 246Kitabı okudu
Real’i sille tokat, tükü­ rüğe boğarak salonun nerdeyse bir ucundan öbür ucuna sürdüler. Önce yumrukluyorlardı, sonra Real’in yumruklan savuşturmak için hiçbir çaba harcamadığını görünce tokat­ lamaya, atkılarının püskülleriyle vurmaya başladılar. Anlaşı­ lan, işin gerisini Rosendo’ya havale etmeyi düşünüyorlardı. Rosendo sırtını karşı duvara vermiş, tek bir söz söyleme­ den kıpırtısız duruyor, öylece cigarasını tüttürüyordu. Ama, bizim birazdan farkına varacağımız durumu belki de çoktan çakozlamışçasma, ufaktan bir kaygı dolanıyordu yüzünde. Kasap hâlâ dimdik ayaktaydı, birkaç sıyrığı vardı, o kadar. Bizim kaşalotlarsa adamı küfür kıyamet Rosendo’nun önüne doğru sürüklüyorlardı. Real, Rosendo’yla yüz yüze gelince, ilk kez bir kelâm salladı. Gözünü kan bürümüştü; yüzünü ceketinin koluna silip, sanırım şöyle bir lâf etti: “Bana kuzey yakasının oralarda Francisco Real derler. Bu sapısiliklerin üstüme saldırmasına sesimi çıkarmadıysam, adam gibi bir adam arıyorum da ondan. Riyavet o ki, bıçak oynatmada usta biri varmış bu çöplükte. Hacamatçı derler­ miş. Dediklerine göre, bitirim adammış. Bizi de bir şereflen- dirse diye düşündük. Kimbilir, naçizane, bir şeyler kapardık kendisinden belki de...”
Şu eczahane-i kübra-yı âlemde, Hakîm-i Ezelî'nin mizan-ı kaza ve kaderiyle alınan mevadd-ı hayatiye, hadsiz bir hikmet ve nihayetsiz bir ilim ve herşeye şâmil bir irade ile vücud bulabilir. "Kör, sağır, hududsuz, sel gibi akan küllî anasır ve tabayi' ve esbabın işidir" diyen bedbaht, "O tiryak-ı acib, kendi kendine şişelerin devrilmesinden çıkıp olmuştur" diyen divane bir hezeyancı, sarhoş bulunan bir ahmaktan daha ziyade ahmaktır. Evet o küfür; ahmakane, sarhoşane, divanece bir hezeyandır. Asa-yı Musa - 159
Bu devrin İnsanı mıyız?
Teknolojiyi ne kadar sevsemse oyunlar, animeler, music çeşitliliği bir o kadarda bana negatif etkileri var. Eskiden ufak bir tebessüm ile mutlu olan çocuklarin bu devirde Iphone Pro Max ile mutlu edemediği çocuklarını görüyorum. İnsanlara bakıyorum sanki marketteymiş gibi eş arıyorlar elinde seçenek çok oldugu için her yerni seçenek bir öncekinin ışığını engelliyor. Bu nasıl bir etkileşim? Ya kırmızı çizgiler? Eğitimsiz çocukların topluma verdiği zararlar? Reddit, Facebook, Discord vb. Gibi programlarda kendi toplum değerlerine küfür eden çocuklarin sorumlusu kim? Bunlari nasıl düzeltebiliriz? Kendime defalarca diyorum "Gücünün yetmediği seyleri düşünme diye." ama malesef yapamıyorum. Yanlış yöne evrilen bu topluma küsmeyi denedim olmadi... Biraz spesifik oluyor ama Konuşanları izleyen bir sahsın neye güldüğünü bile anlamiyorum... Özel hayat denilen seylerin özgürlük, mizah gibi kavramlar altında hoş bir sekilde sunulması ne kadarda içerisinde çin tozu (Msg : Mono sodyum glutamat) basılmış besin kalitesinin leş olduğu hazır gıdalara benziyor. Ufak zamanlı zevkler için nasil zararli gida yemiyorsak (Çünkü bize kalıcı hasar bırakabilir.) Zihnimize ve Bilinçaltımızada sahip cıkalım. Ve eğitmeyecekseniz çocuk yapmayin. Bu ülkenin kekolara değil insanlara ihtiyaçı var.
Reklam
Vesvese'nin merhemi..
Bu yaranın merhemi budur: Bak ey bîçare vesveseli adam! Telaş etme. Çünkü senin hatırına gelen şetim değil belki tahayyüldür. Tahayyül‑ü küfür, küfür olmadığı gibi tahayyül‑ü şetim dahi şetim değildir. Zira mantıkça tahayyül, hüküm değildir. Şetim ise hükümdür. Hem bununla beraber o çirkin sözler, senin kalbinin sözleri değil. Çünkü senin kalbin ondan müteessir ve müteessiftir. Belki kalbe yakın olan lümme-i şeytanîden geliyor. Vesvesenin zararı, tevehhüm‑ü zarardır. Yani onu zararlı tevehhüm etmekle kalben mutazarrır olmaktır. Çünkü hükümsüz bir tahayyülü hakikat tevehhüm eder. Hem şeytanın işini kendi kalbine mal eder. Onun sözünü, ondan zanneder. Zarar anlar, zarara düşer. Zaten şeytanın da istediği odur.
Yalan söylemeyen dünyada Ben de yalan söyleyemem. Ve ben şeffaf, tertemiz Pırıl pırıl bağırıyonım Yetişir oltaya yem Dile küfür olduğumuz, Yetişir bozuk para gibi savrulduğumuz.
Lânet, Allah'tan kovulmak ve uzaklaştırmak mânasındadır ki bu, ancak Allah'tan uzaklaşmağı gerektiren sıfatlara sahip olduğu zamandır. Başka süretle câiz değildir. O sıfatlar da küfür ve zulüm vasıflarıdır. Meselâ: "Allah'ın lâneti zâlimler veya kâfirler üzerine olsun" gibi. Burada Şerîat'ın lâfzına uymalıdır. Çünkü lânette büyük tehlike vardır. Zîra lânet, mel'ûnu uzaklaştırdı demek Allah'a karşı bir hükümdür. Bu da gaybdır. Gaybı Allah'tan başka kimse bilmez. Ancak, Allahu Teâlâ bildirmiş ise peygamberi de bilebilir.
352 syf.
7/10 puan verdi
George Orwell'in gelecek nesillere uyarı niteliğindeki eseri. Distopik bir dünya sunan kitap, üç devlete ayrılmış bir dünya düzeninde karşılıyor bizi. İnsanların beyni yıkanmış, zihinleri köreltilmiş, adeta kuklalar toplumu gibi bir yapıya bürünmüş. Hükümet büyük birader adı altında halkı yönetiyor, bütün verileri kendi çıkarları doğrultusunda manipüle ediyor. Düşünmek, yasak; duygular, yasak; insan gibi yaşamak, yasak. mantık, düşünme, araştırma, soru sormaktan aciz; savaş ve yalan yanlış bilgiler ve zorbalıklarla yaratılmış cahil bir toplum. Günümüzde buna ne kadar uzağız, her birimiz kitle içinde bireyselliğini yitirmiş, asimile olmuş, popüler olan ne varsa onunla ilgilenen, bir gün küfür edip iki gün sonra övgüler yağdırabilen bir toplumuz. Çok değil yakın zamanda herkes barbie olmuştu... Kitaba 7 puan verme sebebim mevcut distopya içerisine girememem ve buna ek olarak karakterimiz Winston ile iyi bir bağ, hatta bir bağ kuramamam. En azından o...
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2019165,4bin okunma
Reklam
Allah'ın emirlerini gözardı ederek âlimler de velev cüz'î bir hüküm vazetme yetkisi bulunduğunu, hatta bir zerrenin bile hükmünün yerini değiştirmeye yetkili olduklarını kabul ve teslim eylemek Allah'dan başkasına bir Rabb'lık hissesi vermektir, onları 'min-dunillah' (Allah'ın gerisinde) Rabb edinmektir. Şeytanlara, tağutlara, Nemrud'lara, Firavun'lara, putlara ve evsana tapmak nasıl bir şirk ve küfür ise âlimlere de haddinden fazla kıymet vermek öyledir. Mesela; doğruyu yanlışı, hakkı batılı ayırmaksızın hak ilminin gereği olmayan fikirlerini, sözlerini, hakkın emrine dayanmayan, ondan kaynaklanmayan şahsî görüşlerini, istek ve arzuya dayanan keyfi fetvalarını ve iradelerini üstün tutmak, sanki onlarda Allah'ın haram kıldığını helal, helal kıldığını da haram kılma yetkisi varmış gibi, hakkı değiştirebilecek bir hakları varmış gibi, kasıtlı sapıklıklar şöyle dursun, Allah'ın emrine uymak gerektiğini hesaba katmadan, onlara itaat dahi öyle bir şirk ve küfürdür. Allah'ı bırakıp başkalarına tapmak demektir.
Sadık Habercimiz, Kainatın Fahri, İslâmın başlangıcında ve devamında gurbet hâli bulunduğunu bildirmişlerdir. Garip başladı, garip gidiyor ve garip gidecek. Şimdi İslâmın gurbeti öyle bir hâldedir ki, herkes İslamlığa dil uzatmakta, Müslümanları hor görmekte, küfür hükümlerini icra etmekte, toplantı yerlerinde küfür ehlini alkışlamakta ve Müslümanlık hükümlerini yerine getirmekten Muslümanları alıkoymaktadır. Şeriatın îcrası cemiyet rehberlerine ait bir işken, şimdi vaziyet tersine dönmüş ve muamelelerde inkılâp olmuştur. Öyle bir vakitte yaşıyoruz ki, İslâm gayreti başkalarına cinnet gibi görünse de bizim şu mecnunluğu kabul etmemiz ve ona göre savaşmamız lazımdır. Böyle bir günde cihad, "Cihadı Ekber"dir, ve küçücük bir amel ve bağlılığın hudutsuz ecri vardır. Böyle bir günde söz ve fikir cihadı, her cihaddan üstündür.
Sayfa 135
dış baskı ve içgüdüsel yansım
Eğer bir kişiyi etkisi altına alan şey onu gereğinden çok baskılıyorsa, ister beklenmedik korku ister sürekli bir ruhsal baskı şeklinde olsun, bu kişinin aniden "aklını kaçırması" beklenebilir. Feryat figan bağırmaya başlayabilir, aslında bakıldığında bu, bir çocuğun bağırışından farksızdır; "körü körüne" bir tehlikeden
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.