İnsan kendini beğenmeden yaşayamaz. Kendini beğenirse, diğer insanlar onun hayatını cehenneme çevirmeğe çalışırlar. Bunun için insan,hem kendini beğenmeli hem de beğenmemelidir. İngilizlerin afyonla birlikte dünya piyasasına sürmüş oldukları bu kurnazlık, yüzyıllardır insanlara hayatı zehir etmektedir.
Karışımına ne zaman bir tutam sadakat katması gerektiğini, aptallığına ne zaman azıcık kurnazlık karıştırması gerektiğini çok iyi biliyordu; ne zaman nerede, hangi koşullar altında gülümsemesinin ortamdaki varlığına ya da yokluğuna işaret etmesi gerektiğini çok iyi biliyordu.
Gülümseyişiyle yönü zaten belli olan gidişatı onaylıyordu.
Böylelikle kuşkucu, düşünceli ve bilge olarak, aptal ve kurnaz olarak, kahin ve budala, gayretli, kulluk derecesinde sadık bir ruh ve bir isyankar, eleştirel düşüncelere yatkın bir ruh olarak gülümsüyordu.
Bunların hiçbiri açık seçik seçilmezdi gülümsemesinde; daima yer yer belirir, zaman zaman kaybolurdu.
Gülümseyişindeki nüansların birini öne çıkarmaya, diğerini gizlemeye her an hazırdı.
“Bir tanrı buyruğu olarak istemiyorum onu, insanların koyduğu bir yasa ve bir zorunluluk olarak da istemiyorum: yol gösterici olmasın bana yeryüzünün ötesi ve cennet için.Yeryüzüne ait bir erdemdir benim sevdiğim; çok az kurnazlık vardır onda, ortak akılsa daha da az.”
Genel olarak toplumumuz bir şekilde ünlü, herkes tarafından tanınan (bunun iyi ve kötü olması önemli değil), değerini sosyal medyada aldığı beğenilerle ölçen bireyler olmaya başladı. Ne kadar çok beğeni, o kadar ünlü gibi bir kıstas belirlemişler kendilerine.
Son Fenomen Bükücü kitabı 128 sayfadan ibaret.
Kahramanımız Balkabağının Rüyası ile
İsmet, yavuz İsmet, Yunanın gözünü çıkaran, eli tor şahinli İsmet, akıllı, ferasetli, kurnaz, ardında bin tilkiyle dolaşıp binine de kurnazlık, akıl öğreten İsmet...
Ben kendim iyi insan olmayı isterim, fakat kötü olanlara da hayretle bakmam. Hatta kızmam bile, ancak kötülükleri bana taalluk ederse kendimi müdafaa ederim. Şunu esas olarak kabul etmeliyiz ki insanların hemen ekserisi yalnız kendilerini düşünürler. Dünyadaki bütün felaketlerin, uygunsuzlukların, bayağılıkların sebebi işte bu her şeyden evvel kendini düşünmek illetidir. İlk bakışta insana bir kurnazlık ve akıllılık gibi görünen bu hal hakikatte aptallıktır. Çünkü dünyada bir insanın başka bir insan yardım ve alakasına muhtaç olmadan yaşaması mümkün olamayacağına, hatta en kötü hayvanlarda bile birbirine yardım hissi mevcut bulunduğuna göre, sadece kendini düşünmek ve başkalarının da böyle yapmasını istemek kendi kendisinin kuyusunu kazmaktır. İnsan başkalarına yardım ettiği, başkalarını sevdiği kadar yükselir. Dünyada hayatın bir tek manası varsa o da sevmektir.
Kurnazlık olsun diye değil, gerekli olduğu için bir iki yöntem söyleyeyim sana: konuştuğun kimselere bol bol soru sor ilkin. Sor ki, ortaya attıkları meselede hiçbir gizli yan kalmasın. Sonra, yakaladığın herhangi bir fikri eleştirmeye başla ve konunun bütününe doğru hücuma geç. Göreceksin ki, bütün kitabi bilgiler iflas edecek, düşünmenin dışında yücelik ortaya çıkacaktır. Bence bilginin, yani aklın zaferini sağlamak.
Hiçbir zaman bir Yahudi sanatı görülmemiştir. Bugün de yoktur. Özellikle, güzel sanatların iki kraliçesi mimari ile musiki ve diğer orijinal hiçbir şey Yahudilere borçlu değildir. Sanatta, Yahudi'nin meydana getirdiği şeyler, düşünce hırsızlıklarından ibarettir.
Yahudilerin medeniyetleri nasıl ancak bir kopyacı gibi, modelin şeklini bozarak temsil ettiklerini ispat eden şey, özellikle en az icada ihtiyaç duyan sanat, yani dram sanatı ile meşgul olmalarıdır. İşte bu dahi Yahudi, taklitçi bir maymundur. Gerçek büyüklüklere görülen atılım kendisinde yoktur. Yaptığı bu işte bile dahi, yaratıcı değil, basit bir taklitçidir. Kullandığı kurnazlık ve aracılar, icra ettiklerinin hiçliğini gizlemekte başarılı olamazlar. Bu konuda Yahudi basını en basit bir yazarı bile, Yahudi olması şartıyla överek onun imdadına yetişir. Bu işi o kadar ustalıkla yapar ki diğer insanlar kendilerini bir sanatçı karşısında sanırlar. Hayır, Yahudi'de bir medeniyet meydana getirecek ufacık bir yetenek yoktur. Çünkü insanı yüceltecek her olgunluğun ilk şartı olan idealizm Yahudi için bilinmeyen bir şeydir ve daima böyle olmuştur. Yahudi'nin zekâsı, hiçbir zaman Yahudi'ye, yapma işinde yardımcı olmayacak, sadece yıkmaya yarayacaktır.
Şurası da kesindir ki, insanlığın bütün ilerleyişi, Yahudi ile değil, Yahudi'ye rağmen meydana gelmiştir.