Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Marika reçel yapmanın insan ruhuna iyi geldiğine inanıyormuş. Üstelik kadıncağız şeker hastasıymış, kendi elleriyle yaptığı reçelleri ağız tadıyla yiyemezmiş bile. Ama hiçbir zaman reçel yapmaktan da vazgeçmemiş. "Onun için bir tür terapi gibiydi, "diye anlatırdı Rum sevgilim. "Bir tür iyilik ayini."
193 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Eser, yapısı bakımından ayrı ayrı öykü­lerden oluşuyor havasında. Öyküler ara­sındaki bağlantı, anlatılan kişilerin aynı çevreden se­çilmesi ya da birbirleriyle karşılaşmaları yoluyla ku­rulur. Bir bakıma yazar, merkezi Burgaz olan bir mekanda ve savaş yıl­larının egemen olduğu bir zaman diliminde kü­çük insanların dünyasını sergiler. Fakir balıkçıların, berberlerin, aylakların, hır­sızların, esrarkeşlerin ve çocukların öyküleriyle erkek berberi olan Melek’in sevdiği üniversiteli Fahri ve onun Adapazarı yaşamıyla yolculuğu sı­rasında dinlediği serüvenler parça parça birbiri­ne eklenir. Fahri’nin hastalıktan kurtulamayıp ö­lüşü, Hikmet’in Melek’e olan sevgisi yapıtı ro­manlaştırmaya yetmez. Babası Ali Rıza kızgın­lıkla dükkandaki eşyaları parçalayınca Melek ka­çar. Hikmet de Kaşık adasına bekçi olur. Roma­nın son bölümünde üç serserinin (Musta­fa, Recep, Hasan) ve bir kızın (Marika) öy­küsü eklenir. Yine bir "ada" metaforu oluşuyor derken üç ahbap çevredeki adalarda dokuz köşk soyar ve polisler Kaşık adasına gelip hepsini yakalarlar. Suçsuz Hikmet hapis­hanede manevi babası Ali Rıza’yla karşılaşır. Bir gece esrarlı cıgarayı birlikte içerek hayale dalar­lar. Ali Rıza, “Don yağıle yağlanmış” bir direk­ten boyuna kayarken; Hikmet, rüyada gibi medarı maişet kayığıyla suya gömülür.
Medarı Maişet Motoru
Medarı Maişet MotoruSait Faik Abasıyanık · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20202,117 okunma
Reklam
"Herkesin bir takıntısı vardır ya, onunki de reçeldi. Ninesi Marika'dan kalan bir mirastı bu. Marika reçel yapmanın insan ruhuna iyi geldiğine inanırmış."
288 syf.
6/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Öncelikle kitap Wattpad'ten çıktığının izlerini belli ediyordu ki bu sorunun artık aşılması gerektiğini düşünüyorum. Bazı yerlerin absürt olduğunu da belirtmek istiyorum ama kitap basit bir yazım diliyle yazılmış olduğu için kendisini de okutuyor. Karakterlerin bir anda kaynaşması, aşık olması veya birbirlerine öfke dolu olması haricinde kitabın kurgusunu sevdim. Biraz aşk, biraz polisiye içerdiği için bir sonraki sayfayı merak ederek çevirdim amma gelgelelim karakterlerin dengesizliğine; ilk olarak Duygu güçlü bir karakter olmaya çalışmasına rağmen yine de zayıftı, Ateş ise soğuk adam olacağım diye kendisini hep kastı. Sanırım sevdiğim tek karakter Marika oldu, o da sıcakkanlılığı için yani. Şimdi konusunu anlatmak gerekirse Duygu yaşadığı büyük ihanetin ardından Büyükada'ya taşınmaya karar verir ve yarım bıraktığı kitabı tamamlayarak hedeflerini gerçekleştirmek için uğraşır. Fakat bu adada büyük bir gizem olan Oğuz Karahanlı'nın kim olduğu da içten içe ona merak verir. Kendisini Oğuz Karahanlı'nın yardımcısı olarak tanıtan Ateş ise Duygu'yu yakmaya başlar. Bundan sonrasında ise bilinmeyen birisi Duygu'yla uğraşmaya karar verir. Biraz macera bolca da aşk var. Çerezlik, okuyamama durumunu geçirecek bir kitap. Ayrıca kitabın kapağını hiç beğenmediğimi belirtmeliyim, zira benim aklımdaki karakterlerin uzaktan yakından alakası olmayan figüranların olması çok rahatsız edici. Keşke bu kapak yerine daha sade bir kapak tasarlanmış olsaydı. Ama çok kaliteli basıldığını söylemeliyim, sayfa kalınlığı, kapağın sert yapısı hatta şömizin sağlamlığı iyi bir çalışmanın eseri olduğunu belli ediyor.
Ateşle Oynama
Ateşle OynamaAylem Güngördü · Nemesis Yayınları · 201788 okunma
Ne de güzel özetlemiş Yılmaz Özdil
Türkiye'den sıkıldığım zaman İzmir'e giderim ben. Simide gevrek deriz biz. Çekirdeğe çiğdem. Kordon elektrik aleti değildir. Kumru da kuş değildir. Yengen'i yeriz. Sen sigorta dersin. Biz asfalya deriz.
157 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
“KORKMA ÇOCUK, BİZ O CENNETE HİÇ ALINMADIK.” **youtu.be/1G4isv_Fylg Şeytanın cennetten kovuluş hikayesiyle başlarken, insanoğlunun Tanrı'nın yüzünü kara çıkaracağını bile bile devam etmekten kendimi alıkoyamayacağım bir hale dönüştü bu roman. “Yelken geren rüzgarlı yer” anlamına gelen Gerence rüzgarının hakim olduğu bir kasabada yine
Ahraz
AhrazDeniz Gezgin · Sel Yayıncılık · 20124,842 okunma
Reklam
İstanbul Destanı
İstanbul deyince aklıma martı gelir. Yarısı gümüş, yarısı köpük Yarısı balık, yarısı kuş. İstanbul deyince aklıma bir masal gelir, Bir varmış, bir yokmuş. İstanbul deyince aklıma Gülcemal gelir Anadolu`da, toprak damlı bir evde Gülcemal üstüne türküler söylenir. Süt akar cümle musluklarından Direklerinde güller
Sayfa 147 - (Sayfalar 147-160)Kitabı okudu
164 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 saatte okudu
2017 yılı Nobel edebiyat ödülünü alan Japon asıllı ama İngiltere'de yaşayan yazar Kazuo İshigura'nı yazdığı ilk kitap. Kitapta yazar, İngiltere de yaşayan ve ilk kızı intihar ederek ölen Etsuko isimli bir Japon kadının, ilk hamileliği sırasında yaşadığı, Japonya' daki anılarına ve onların şimdiki yaşantısına olan etkilerine odaklanıyor. Nagasaki'ye atom bombası atılmasından henüz bir kaç yıl geçmiştir.Şehir yaralarını sarıp yeniden inşa edilmektedir. Etsuko henüz yeni evli genç bir kadındır. Dostluk kurduğu komşusu olan ve küçük kızı Marika ile birlikte yaşayan Saçiko adlı kadının ise o ortamda çok farklı hayalleri vardır. Ayrıca kitapta, o dönemde Nagasaki'de ki hayat şartlarından da geniş bilgi verilmektedir. Yazar olayları, geçmişe gidip gelmeler şeklinde ve oldukça gizemli bir hale getirerek, adeta okuyucuya bir satranç oyunu gibi ince ince dokuyarak anlatıyor. Kitapta öyle bir gizem var ki , her okuyucu bunu farklı bir şekilde yorumlayacaktır. Gerçek olan ise yazarın bunu ustaca kurguladığının aşikar olmasıdır. Kitap yavaş ilerleyen bir kitap olmasından dolayı zaman zaman biraz sıkıcı gelse de yine de merakla okunmaktadır. Ben kitabı, özellikle yazarın ilk eseri olmasından dolayı, okunması gereken gizemli bir kitap olarak değerlendiriyorum.
Uzak Tepeler
Uzak TepelerKazuo Ishiguro · Yapı Kredi Yayınları · 20181,558 okunma
208 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Dikkat spoiler içerir. Elias Ein adında bir adam emekli olduktan sonra başka bir şehre yerleşir ve buradaki evinde gizli bir bölmede devasa bir kitaplık bulur. Komşularından bay Sof'un dükkanında güzel bir satranç takımı görmüştür ve Sof da onunla satranç oynamak ister. Evinde yardıma gelen Titom yani Thomas da belediye başkanının kızı Marika'dan hoşlanmaktadır. Kitaplıkta bulduğu kitaplarda geçmiş, günümüz ve gelecek bilgisini gören Elias, kitaba dokunduğu zaman geçmişe gidebilmektedir. Bu arada Erwan ve çetesi de Sof'u öldürür. Zamanda geçmişe giderek kötülükleri engellemek isteyen Elias'ın Hitler'i öldürmesi gerekmektedir. Bunun için kitapla bir kaç yolculuk yapar ve ölüm tehlikeleri atlatır. Acaba başarılı olabilecek midir? Hitler'i öldürürse dünya güzel bir yer olacak mıdır? Marika ve Thomas neler yapacaktır? Keyifle bir solukta okunan bir roman.
Gizli Kitap
Gizli KitapGregory Samak · Pegasus Yayınları · 2016322 okunma
384 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 günde okudu
Kitap genel olarak güzeldi ama ayrıntıya girersem; üç kitaplık bir seri bu ve her kitapta biri birine söz veriyor, sonrasında sırf söz veriyor diye onu kurtarma peşine düşüyor ve bu durum birçok defa tekrar ediyor. Yani anlayacağınız tekrar tekrar bunun olması beni biraz sıktı. Seride zaten bu durum ön plandaydı, yazarın bilerek yaptığı bir şeydi
Son Yıldız
Son YıldızRick Yancey · Pegasus · 2016430 okunma
Reklam
Biraz evvel Marika'yı kenara çekmiş olan genç memur, - Ortalarda dolaşma , diye bağırdı. Cevriye: - Seyr ü sefer memuru musun abi, dedi. Plakasız sefer yapmıyoruz ya! Suç varsa belediye cezası kes. - Eğildi. Sigarayı kaptı, geri döndü ve sırıtarak memura: - Ateşinden yanalım, dedi. - Hala sen eski Fosforlusun ha ! - Evet, ağzımız hala eski yerinde. - Neredeydin kız bu kadar zaman ? - Karaborsada.
360 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Sonsuz Deniz, birinci kitaba nazaran daha durağan bir kitaptı ama yine de güzeldi. Bu kitapta Hileci karakteri olan Marika, daha ön plandaydı. Cassie, Ben, Hileci, Pastacı, Sam ve Gerzek, saklandıkları harap bir haldeki binadan başka bir yere geçiş yapmaları gerektiğinin farkındadırlar; bu sebeple Hileci'nin, planladıkları yerin ve o yere gidilen
Sonsuz Deniz
Sonsuz DenizRick Yancey · Pegasus Yayınları · 2015697 okunma
157 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
"Senin anlaşmak dediğin nedir ki, her bizi duyan anlıyor mu dediğimizi" cümlesiyle hafızama kazındı Ahraz. Sıradan bir kitapçı gezim sırasında "cildi parlak kağıt kaplı pahalı kitaplar "( Cem Karaca dinlemenin vermiş olduğu etki) arasında görmüştüm. Ait olmadığı yerde durduğu o kadar belliydi ki. Her ne kadar o an almak istemiş
Ahraz
AhrazDeniz Gezgin · Sel Yayıncılık · 20124,842 okunma
«Bir gün Marika'y la buluşup Boğaziçi'ne gidecektik... Gene bizimkine beni yemeğe bekleme sakın, dedim, Paris'le direk buluşacağız. Kumandan da başımızda... Bizim Hatun, hiç beni üzmeden, kalktı kolalı gömleğimi getirdi... Ütülü pantolonumu serdi yatağın üstüne... Suyumu ısıttı. Sinek kaydı bir traştan sonra giyinip çıktım. Beni kapıya kadar
361 öğeden 346 ile 360 arasındakiler gösteriliyor.