Film önerisi isteyenlerin ilgisini çekeceğini düşünüyorum..
1- Yağmur Adam (Otizm)
2- Benim Adım Sam (Zeka geriliği olan bir baba ve kızı)
3- Sol ayağım (Fiziksel engeli olan bir adam)
4- Guguk Kuşu (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
5- Aklım Karıştı (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
6- Akıl Oyunları (Şizofreni)
7- Wilber Ölmek
Ve martılar evrimleştiler...
"Bir kuşu özgür olduğuna ikna edebilmek niye dünyanın en zor işi?"
Aslında ne kadar da basit: Kuşlar uçabildiği hâlde özgür olduklarını bilmezler. Acaba bizlerde yapabileceğimiz halde neleri gözümüzden kaçırıyoruz? Başarabileceğimiz halde nasıl kendimizi kısıtlıyoruz?
İnsan; önce kendisine, sonra
Bezginliğin, korkunun ve öfkenin bir martının ömrünü kısalttığını, bunları zihninden uzaklaştırdığında ise hoş ve uzun bir yaşam sürebileceğini de fark etmişti.
Koleksiyonculuk ne zengin adam işidir ne gariban işi. Kimin işidir diye sorarsanız, keyfi adam işidir. Bilmem siz keyfinize ne kadar düşkünsünüzdür. Bana sorarsanız, ben az düşkünümdür de çevrem pek öyle demez bu işe: “keyfe keder” derler, “senden rahatını görmedim” derler, “bu dünya sana güzel” derler bazı ağzı bozuklarda çeşit çeşit şeyler
Edebiyatçılar ve kalem sahibi olma yolunda ilk adımlarını atmak isteyenler için çok faydalı, yön verici, vazgeçilmez bir eser olduğu kanaatindeyim.
Biri genç, diğeri ona nisbeten daha yaşlı olan iki yazarın ana karakter olarak karşılaştırıldığı dört perdelik piyestir. Genç Treplev yazmaya hevesli, yeni biçimler arayışında olan dekadan bir yazardır. Ona göre daha yaşlı olan (tam belli değil 35-40 yaş arası) Trigonov ise dünyaca ünlü, kendini kanıtlamış, hiçbir edebi akımı önemsemeden özgürce yazabilmeyi savunan yazardır. Bu iki yazar karakter üzerinden 19. yüzyılda Avrupada ortaya çıkan Dekadanlık, Sembolizm ve Naturalizm gibi edebi akımlara işaret edilerek genel değerlendirilmesi yapılmıştır. Bu akımları eleştirmiş ve Trigonov karakteri üzerinden kendi görüşünü ortaya koymuştur. "Martı" Anton Çehov kaleminden edebiyat ve sanat değerlendirmesidir.
Kısacası Çexov'un "Martı"sından aldığım mesaj şöyle:
Edebiyat(Sanat) biçimlerle, akımlarla sınırlandırılmamalı, özgürlük alanı olmalıdır. Düşünce kalıplaştırılmamalıdır. İçinden geldiği gibi, hangi biçim ve türde yazdığını düşünmeden özgürce yazmalıdır. Zamanın nabzı tutulmalı, bilim takip edilmeli, canlı karakterler oluşturlmalı ve karakterini yaşamalıdır.
"Martı"ya doyamadım; üst üste iki kez okudum, altını çizdiğim yerleri defalarca okudum. İmkanım olsa ezberlerim. Edebiyat nasıl değerlendirilir veya değerlendirilmeli ben bunu Anton Çehov'dan öğrendim.
MartıAnton Çehov · İş Bankası Kültür Yayınları · 201620,3bin okunma
Martıları Seven Adam ‘ı uyku tutmamış, yatağında dönüp duruyordu. Çünkü onu martılardan daha mutlu eden tek bir şey vardı, o da Fransız Teğmenin Kadını Patrice’ydı ve onu düşlerken gözüne uyku girmiyordu. Hava aydınlanırken
Siz hiç kahveye gittiniz mi ? Ben gittim, hem de çok gittim. Lisedeyken gittim, üniversitedeyken gittim, üniversiteden mezun olunca gittim. Şimdi gider miyim gitmem. Yahu şehirde kahveye mi gidilir, şehirde starbucksa gidilir. Oraya da ben gitmem. Köyde olsam ama öfff, kahveden çıkmam. Sabahtan akşama kadar kahvenin başını beklerim. Çay içerim,