Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir saatlik içtima için on sene kadar masraf yapılıyor. Demek bu vaziyetler maksud-u bizzat değiller. Bir temsildir, bir taklittirler. Haşr Risalesi
On altı yaşımdan itibaren kendi hayatımı kendim kazanmaya başladım. O an­ dan itibaren onlara tek bir kuruş bile masraf çıkarmadım. On altı yaşından itibaren, hiç minnettarlık duymadım. Bunun için minnettarım.
Reklam
Lotte'yle, insan aklının anlaşılmaz körlüğünden söz ettik; nasıl oluyor da yedi guldenle, bunun belki iki katı masraf gerektiren işler yapılıyor ve o adamın aklına hiç bir şey gelmiyordu? Ama Peygamber'in tükenmeyen zeytinyağı küpünü evinde bulsa hiç şaşırmayacak olan nice insan tanıdım.
Sayfa 54 - WertherKitabı okudu
Roma ve Kartaca'nın Farkı
Roma'nın fakirliği karşısında bütün refahı ile dikilen kartaca tam da bu bakımdan dezavantajlıydı. Romalılar gurur nedeniyle hırslıydı, kartacalı'lar ise açgözlülükten. Romalılar hükmetmek, kartacılılar sahip olmak istiyordu. Durmadan hasılat ve masraf hesabı yapan kartacalılar savaşı sevmeden savaşıyordu. Kaybedilen muharebeler, nüfustaki azalış, ticaretin zayıflaması, devlet hazinesinin tükenmesi, komşu milletlerin ayaklanması Kartacılıları en sert koşullarına sahip Barış antlaşmalarını kabul etmeye zorlayabiliyordu oysa Roma iyi ve kötü duygularıyla hareket etmiyor, salt şanına göre karar veriyordu.
Körükler cılız olmak Evlerin hiddetini, Evlerle savaşımız Savaşların çetini. Evler her gün yollar bizi dışarı : - Git, getir ! Emredilen ekmeği akşamları
Ağaç dediğin bakım ister, masraf ister... Kıymetini bilmeyene nimetini verir mi?
Reklam
Eskiden kocam vardı, eşyam yoktu. Şimdi eşyam var ama eski kocam yok! Evlenmeye karar verdik. Anlaştık. Eşya, düğün masrafı, düğün salonu, şaşalı bir düğün falan olmasın dedik. Üç odalı bir eve girdik. Sadece temel ihtiyaçlar aldık. Buzdolabı, ütü, ocak, halı, perde vb. Mobilya yoktu. Bir iki tane sandalye almıştık. Yatak odası, oturma odası,
Cumhuriyet dönemi haksızlıkları...
“Buraya getirip oturttukları mübadıllern de kabahati yoktu. İskeçe'nin, Kavala'nın tütüncüleri... Zeytınden, ıncırden ne anlasınlar? Ağaç dediğin bakım ister, masraf ister... Kıymetini bilmeyene nimetini verir mi? Muhacirler iki sene üst üste mahsul alamayınca ya kestiler, ya sattılar... Cahillikle fakirlık bir olmuş, Sultan Süleyman'ın mülkü
Sayfa 98
153. HİKAYE: ABİDLE ÇALGICI
Sazı koltuğunda bir sarhoş vardı. Geceleyin sazıyla bir dervişin başını yaraladı ve sazı da kırıldı. Sabah olunca, o saf kalpli derviş bu kara kalpli sarhoşa bir avuç para götürdü ve şöyle dedi: "Dün gece sarhoştun, mazeretin vardı. Bu yüzden benim başım yarıldı senin de sazın. Benim yaramın korkulacak bir tarafı yok ve masraf istemez, geçer. Fakat senin sazını tamir için para gerekir, parasız tamir edilmez." Veliler kolay veli olmadılar. Halktan çok cefa çektikleri için onların baş üstünde yerleri vardır.
Gerek düğünlerde ve gerekse evlendikten sonra türlü türlü fuzulî masraf kapıları açan, bu yüzden hem kendi ailesini hem de cemiyetini iktisaden yıpratan ve bu sebeple geçimsizliklere, ayrılıklara ve hatta boşanmalara sebep olan kadınlarımız eğer müslümanlıkta sadık iseler sevgili Peygamberimiz - Sallallahu aleyhi ve sellem 'in bu mübarek hadisinden ibret almalıdırlar. «Nikahın (evlenmenin) hayırlısı kolay (ve külfetsiz) olanıdır.» (Ebû Davud)
114. sayı, 1995 Ağustos
Reklam
kötü bir roldeydim: bütün gidenlerin, tıpkı nazlı gibi, bir daha dönmeyeceği esası üzerine kurmuştum maceramı. içimden, her kalkan trene ölüm katarı' gibi,karanlıklar treni' gibi isimler takıyordum.toplu bir cenaze törenine gelmiş gibi hissediyordum kendimi. fazla masraf olmasın diye, bir tren dolusu ölüye tek tören yapılıyordu. tabut ve taşıma masrafını azaltmak için, bütün ölüler, daha tam ölmeden, daha hareket güçlerini tam kaybetmeden, kendi ayaklarıyla törene geliyorlardı. nazlı, bir tren önce gitmişti; ben de, onu uğurladıktan sonra, hazır gelmişken, diğer törenlere de katılıyordum. muhayyilesi kuvvetli bazı insanlar, sevdikleri ölülerin uzun bir yolculuğa çıktıklarını düşünmüşlerdir; bense, bütün yolculuğa çıkanların ölmüş olduğunu düşünüyordum. ne büyük bir günah, değil mi..?"
Bir sevgili veya dost edinmek isteyen bilsin ki bunlar iki türlüdür: Kadınsa, sen onda fizik güzelliği ararsın, erkekse ruh güzelliği. Bir kadının dış güzelliği senin hoşuna giderse, gönlünü ona iyice kaptırmadan önce bir süre onun ahlâkî güzelliklerini araştır! Eğer onu umduğun gibi bulursan -ki asıl gözetmen gereken dinen sana yapılan şu tavsiyedir: Dindar olanını tercih edin!-, ver ona gönlünü ve çoluk çocuk sahibi olmak için evlen onunla. Ancak ona olan aşırı sevgini açık etme, çünkü insanın sevdiğini ona olan aşırı tutkusunu söylemesi hatadır. Bu durum -o da seni sevse bile- onu sınır tanımaz hale getirir, sana karşı huysuzluk, eziyet, terk etme, küçük görme ve aşırı masraf yaptırma gibi davranışlar sergiler. Şaşırtıcı bir diğer nokta da, sen sadece şimdiki durumu dikkate alarak bir tavır takınabilir ve aramzda mükemmel bir aşk olduğunu sanabilirsin, fakat bu durum devam edip gitmeyebilir, sen onun boyunduruğu altına girebilirsin, bir daha da yakanı kurtaramazsın ve kurtulman hayli zor olabilir. Hatta senin sırlarını bildiği için seni tam anlamıyla pençesine de alabilir veya servetinin çoğunu eline geçirebilir.(s.390)
Birkaç dakika sonra durdu ve Emma'nın, beyaz elbisesiyle, bir hayalet gibi, yavaş yavaş karanlıkta kaybolduğunu gördü, yüreği öyle hızlı çarpmaya başlamıştı ki, yere yuvarlanmamak için bir ağaca dayandı. Korkunç bir küfürle: — Ben de ne budala adamım, dedi. Alt tarafı, güzel bir metresti! Derhal o anda, Emma'nın güzelliği, bu aşkın bütün zevkleriyle birlikte gözünde canlandı. Evvela içlenir gibi oldu, sonra kadına karşı isyan etti. Ellerini kollarını hareket ettirerek: — Alt tarafı, diyordu, memleketi bırakıp gidemem, çocuğunun yükünü üzerime alamam. Kendi kendine metanet vermek için bunları söylüyordu. — Sonra bir sürü zorluklar, masraf... Yoo, hayır, hayır, bin defa hayır! Bu kadar aptallığa lüzum yok.
çok yediğin vakit vücûdunda şehvet-i şedîde peydâ olur. eğer müteehhil [evli] değil isen seni haram tarafına çeker. bu hal cismin tabiatı [doğası] gereğidir ve tabiatta îrâd [gelir] mukābilinde masraf zaruridir.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.