Bir Afro-Amerikalı olan Malcolm X, işte böyle bir dünyada 1925 ila 1965 yılları arasında yaşadı. Bilhassa çocukluk ve gençlik dönemini ırkçılığın ve ayrımcılığın ağır zulmü altında geçirdi. Siyah olmanın zorluğuna, siyahların hakları için mücadele eden bir ailede doğmanın zorluğu ilave edilmişti.
Ataları vatanları Afrika'dan zorla getirilip köleleştirilmişti. Üç yüz yıldan fazla süren muazzam bir sömürünün neticesi olarak dinlerini, dillerini, kültürlerini, kim olduklarını ve nereden geldiklerini unutan milyonlarca siyahtan biri olarak Malcolm X, Zencilerin Amerika Birleşik Devletleri'nde özgürlüklerine kavuşamayacaklarına ve dolayısıyla Afrika'ya geri dönmeleri gerektiğine inanan Baptist Hristiyan bir vaiz olan Reverend Earl Little ile bir Mulatto¹ olan Louise Norton Little çiftinin çocukları olarak 19 Mayıs 1925'te Nebraska eyaletinin Omaha şehrinde dünyaya geldi.
~~~Geçmiş, şimdi ya da gelecek diye bir şey yok. Zamanı bölümlere ayırmak için fiil çekimi kullanmak suyun üzerine tebeşirle yazmak gibi bir şey~~~
Şair olmak" isteyen genç kadının aile trajedileri ve kendini yanlış mesleğe (öğretmen olarak) hapsolmuş bulması nedeniyle umutsuzca mutsuzluğa sürüklendiği ve sonunda kendini akıl hastanesinde
Sabahattin Ali şüphesiz çoğumuzun bir kez olsun okuduğu ve ülkemizde bilinirliği yüksek yazarlarımızdan birisidir. Tabi hüzünlü bir sonla erken denilebilecek bir yaştaki kaybı tarihten günümüze ülkemizin değerlerini korumak noktasında ki eksikliği tescilliyor.
Kitap benim okuduğum yazarın üçüncü eseri, ilk ikisi kült olmuş başucu kitapları
Kürk Mantolu Madonna idi. Bu kitapta da genel olarak benzer bir tadı hissetmek mümkün özellikle de Balıkesir detayı muazzam.
İmparatorluğun küllerinden doğmuş Cumhuriyetimizin uzun yıllar savaşları ve yoklukları yaşamış insan bakiyesi çok daha uzun yıllar entelektüel birikim için sancılar çekip nice nesilleri kaybetmiş. Kitapta görünen bir aşk hikayesi üzerinden dönemin hayat şartlarını, eğitim hayatını, siyaseti, özellikle de edebiyat camiasını anlatıyor.
Dönemin meşhur yazar ve düşünce insanlarının zaman içerisinde ki mücadeleleri, kavgaları ve çekişmeleri bu aşk hikayesinin üzerine inşa edilmiş şekilde anlatılıyor.
Hüseyin Nihal Atsız gibi dönemin önemli kişilerinin kitaptaki kahramanlarla arasında ilişki kurarak eserin yazarın hayatından gerçek kesitler sunan bir otobiyografi olduğunu iddia eden görüşler de zaman içerisinde sıklıkla dile getirilmiştir.
Cehaletin, zamanla değişen şartların ve iyi insanların da zor durumda kalabildiğini hissettirerek yaşatan kitabı okumayı düşünenler için bir an önce başlamalarını şiddetle tavsiye ederim. Herkese iyi okumalar…
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019170,9bin okunma
Tekrar gün ışığına çıkan umudun muazzam bir gücü var.
İnsan umudu oldukça yaşar ve içinde bir nebze bile umut hissetmiş olsa tüm ihtirasıyla buna tutunur, özellikle de bir sevginin karşılık bulması umudu söz konusuysa…
İclal Aydın sürekli gülümseyerek gördüğümüz bir isim. Ancak onunda inişleri çıkışları sancıları var doğal olarak her insan gibi. Otobiyografi türünü edebiyatla harmanlayarak çok güzel bir kitap ortaya çıkarmış. Şimdiye kadar ki kitaplarından farklı bir kitap olmuş. Tüm kitaplarını okuyan biri olarak söyleyebilirim ki en sevdiğim kitabı oldu . Çok
"Varoluşun temel talebiydi sevgi." Diyor sevgili Martin. Aşk için ya da aşk sandığı şey için verdiği büyük mücadeleyi okuyoruz. Kitapta aristokrat sınıfının aslında gözümüzde büyüttüğümüz kadar önemli olmadığını göz önüne seriyor. Lack London. Yarı otobiyografi olan bu kitabında sevdiği kadın ile aynı seviyeye ulaşmak isteyen bir karakteri okuyoruz. Kitap ilerledikçe Martin gibi bizde fark ediyoruz ki onun olduğu sevye, sevdiği kadının olduğu seviyeden alçakta değil. Büyük bir yazar olmak isteyen Martin'in hayatını okurken kendimizden birer parça bulmamak imkansız. Hele ki okumayı seven biri iseniz. Kitaba başlarken Martin'i bu kadar sevebileceğimi hiç düşünmemiştim. Gerçek hayattan biri ile tanıştığımızda neler hissediyorsak kitabı okurken de bunları hissediyoruz. Muazzam bir eserdi. Kitabın sonlarında hissettiğim duyguları Albert Camus'un Yabancı kitabında da hissetmiştim. İnsanın içine düştüğü o anlamsız derin boşluğu iki yazar da o kadar iyi anlatmış ki hayran kalmamak elde değil. Ve kitaptan şu cümleler ile son vermek istiyorum incelememe. " Haritasız ve dümensiz kalmış, gideceği limanı olmayan bir gemiydi. Kendini akıntıya bırakıp sürüklenmek, en azından hareket etmek, hayatta kalmak demekti ki içini acıtan şey zaten buydu; yaşamak."
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,3bin okunma
Şu kısacık ömründe birkaç kadına âşık oldu.
…
Gün ışığının aydınlattığı kulağı, kirpiklerin yanağa düşen gölgesini, Gauthier, Balzac ve Tolstoy'dan öğrendi o…
Tekrar gün ışığına çıkan umudun muazzam bir gücü var. İnsan umudu oldukça yaşar ve içinde bir nebze bile umut hissetmiş olsa tüm ihtirasıyla buna tutunur.
Şimdi size bir şey itiraf edeceğim Ben bir otobiyografik roman okudum. Yani bir anı kitabı da desem olur ama öyle güzeldi ki tıpkı bir roman okur gibi okudum bu kitabı. Yalnız şöyle bir durum var,daha yazarımız @hasansarac1951 ‘ın özgeçmiş yazısını okurken bi dikleşti oturuşum. Hele sonra annesini babasını ailesini vs tanıyınca dik oturmak da
Ivana Trump 'ın kaleminden çarpıcı otobiyografisi. Abd hayatı öncesi hakkında çok bir şey yok genellikle ABD ve Trump ile evliliği ve boşanma sonrası hayatı anlatılıyor. Kesinlikle şunu söyleyebilirim ki evet zengin aile çocuğu olmakla hayata 1-0 önde başlansa da doğru ebeveyn olmak zengin olsun, fakir olsun herkesin kendi ölçüsü nispetinde yapabileceği bir şeydir kitabı okurken bunu gördüm. Cidden
Donald Trump 'un ebeveyliklerine hayran kalmakla birlikte zaten üç çocuklarının geldiği noktada bunları görüyoruz.
Özellikle Ivana ve Donald'ın boşandıktan sonra dahi yakın arkadaş kalmaları ve çocukların böyle pozitif bir ortamda büyümesi muazzam.
Kitabın içerisinde zaman zaman Don Jr., Eric ve Ivanka'nın anlatımları da vardı bu da anıları ve anlatımları güçlendirmişti. Kitabı yayınevinin resmi Trendyol mağazasından almama rağmen 10-12 sayfa boş basılmıştı ve baskı hataları vardı sanki korsan bir kitaptı bu hiç hoş değildi. Buradan 3 puan kırdım. Bunun dışında gerçekten hayat anlamında değerli sözler, insana birşey katacak öğütler vardır keşke tatbik edebilsek yani öyle muazzam öğüt ve disiplinli yönler vardı... Son olarak cidden ebeveyn olmanın hakkını veren herkesi tebrik ederim çünkü herkes anne ve baba olabilir ama herkes ebeveyn olamaz...
_Nükte’yi anlamak oldukça güç.
_Nükte, benzemezin içindeki gizli benzerleri açığa çıkarma yeteneğidir.
_Nükte, zeka ürünü olarak haz üretmeye yarayan bir etkinliktir. Esprilerin malzemesi, yasaklanmış arzulardır.
_Bazı Nükte formülleri: Şaşırtma, aydınlatma, karşıtlıklar, anlamsızlıktaki anlam.
_Kraeplin: Karşıt iki kavramın birleşimi ve
(6) Bu hususta rivayet muhteliftir. Esas liderlerinin durumuna bakarak İttihat ve Terakki'yi beynelmilel masonluğun bir tahriki ve İttihat ve Terakki İnkılâbı'nı da bir masonluk hareketi sayanlar vardır. Bu inkılâptan önce cemiyetin masonlardan muazzam miktarda altın para aldığını iddia ederler. Bazı hatıralar ve isimler zikrederler. Bu yardımın sebebi güya, Abdülhamit tarafından Yahudilerin Filistin'e muhaceretine mani olunmasına karşılık, İttihatçıların bu muhacereti hoşgörmesiymiş. Bu arada İttihat ve Terakki merkez azası ve Abdülhamit'e tahttan indirilme fetvasını tebliğe memur heyete dahil edilen Yahudi mebus Emanuel Karasu'nun isminden ve tavassutundan bahsedilir. Filvaki Meşrutiyet'ten sonra Filistin'e Yahudi muhacereti başlamıştır.
Ama hazin olan gerçek şudur ki, İttihat ve Terakki, kendi merkez faaliyetleri hakkında, hiçbir vesika ve hatıra bırakmamıştır.
Aslında Hayal, kitaplığıma hediye olarak dahil olmuştu. Ne yazarı hakkında ne de eser hakkında bu zamana kadar hiçbir fikir sahibi değildim açıkçası. Okumaya başlamadan önce minik bir araştırma yaptım, hangi dünyaya gireceğimi bilmek adına. Karşılaştığım ise Kürşat Başar'ın dünyasının ta kendisiydi. Anı, otobiyografi olan bu roman gazetecilikte oldukça başarılar kazanmış, aynı zamanda müzikte, televizyon ile beyaz perde sektöründe ve romanda birer iz bırakmış Kürşat Başar'ın hayatını anlatmakta. Eserlerinden kısa kısa pasajlar ve o eserlerin nasıl ortaya çıktığı, okuyucunun romanda göremediği tarafları göstermekte.
Gerçeği söylemek gerekirse okuduğum ilk anı romanı ve bundan aşırı keyif aldım. Başta sarmadı gibi oldu bir ama Başar bir hayat kurup sevdiği işi yapmaya başlaması romanı ilgi çekici bir hale döndürdü. Edebiyatı seven ve edebiyatın her dalına ilgi duyan bir genç olarak işinde başarılı olan bir yazarın hayatına kendi kaleminden tanık olmak muazzam bir histi. Ayrıca en garip duygulardan biri de onca hayali karakterden sonra hayal ürünü olmayan, gerçekte var olmuş birinin de olması çok farklı hislerden biriydi. Keza kitap sonrası konuk olduğu bir programı izlediğimde orada anlattığı her ne varsa sanki ben de o zamanlarda yazarımızın yanındaymışım gibi hissettirdi verdiği cevaplarla. Üzerine konuşacağım onca mevzu olur kitabın ama çok uzatmak istemiyorum. Çok severek okuduğumu, içerisindeki pasajlar sayesinde romanlarından ikisini listeme eklediğimi bilmenizi isterim. Tanımıyorsanız ve şayet edebiyatı çok seven bir insansanız mutlaka tanışın derim Kürşat Başar'la.
Keyifli okumalar!
Aslında HayalKürşat Başar · Everest Yayınları · 2016216 okunma
20 filmi .
20.(bkz: apples)
christos nikou'nun ilk uzun metrajı 2020 sinema yılını çeşnilendiren sürpriz filmlerden biri olarak karşımıza çıktı. yorgos lanthimos ile dogtooth (2009) filminde yardımcı yönetmen olarak da çalışmış olan yönetmen nikou, yunan yeni dalga sineması (greek weird wave) geleneğini takip ediyor ve yine bu tarz “tuhaf”
20 filmi .
20. apples
christos nikou'nun ilk uzun metrajı 2020 sinema yılını çeşnilendiren sürpriz filmlerden biri olarak karşımıza çıktı. yorgos lanthimos ile dogtooth (2009) filminde yardımcı yönetmen olarak da çalışmış olan yönetmen nikou, yunan yeni dalga sineması (greek weird wave) geleneğini takip ediyor ve yine bu tarz “tuhaf”