Okuldan sonra şöyle bir kitap alayım okur uzanırım diyip uykumu kaçıran -huzursuzca değil- acaba ne olacak diye biranda okuyup bitirdiğim bir öykü kitabı oldu. İçinde 2 adet öykü var bunlardan uzun olanı muhteşem içinde birçok duyguyu barındırıyordu aşk,delice bir tutku,nefret,intikam... çok beğendim ikinci öykü günahlardan arınma seansı ama garip bir seans... tavsiye eder miyim evet. Hemende bitirirsiniz zaten.
Stefan Zweig Dünya edebiyatında uzun öykü denince akla gelen en popüler isimlerden biri olmuştur. Özellikle son zamanlarda kitaplarını neredeyse tüm yayınevlerinin çoğaltması, ucuza da satması yazarı oldukça cazip hale getirmiştir. Bunların yanında Zweig'ın anlatım açısından çoğunlukla süse kaçan harika betimlemeler yaptığını görmekteyiz. Baş karakterin haletiruhiyesini her sayfada değil her satırda okumaktayız. Özellikle almış olduğu psikoloji eğitimi, Freud gibi bir dehadan da etkilenmesi esere ayrı bir doyum katmıştır. Eserdeki olay örgüsü ve kişiler oldukça akıcıdır. Eserde baş karakterin karakter gelişimini ilk sayfadan son sayfaya kadar hissetmekteyiz. Kitabı okurken neredeyse her insanî duyguyu Zweig bize hissettirmiştir ve eserini güzel bir boyuta çekmiştir.
Zweig'ın bana göre en güzel özelliği de her millete, her insana hitap edecek kısa ama çok hoş bir atıştırmalık eserler bırakmasıdır. Bu da onu evrensel yazarlardan biri hâline getirmiştir. Adı Almancadan Muhteşem Gece, Olağanüstü Bir Gece olarak Türkçeye çevrilse de "olağanüstü" ya da fantastik bir gece esere nakşedilmiyor. Eserde sadece karakterin bir uyanışı, o uyanışla birlikte gelen haz duygusunu okumaktayız. Zweig'a bu eserinden dolayı teşekkür ederiz
Aşk bu topraklarda hâlâ imkansızdı. Bu topraklarda hâlâ birçok şey imkansızdı... Paranın Cinleri. Mardin'in masalsı havasıyla ailesini, çocukluğunu, yaşadıklarını, ilklerini, aşklarını anlatmış yazar. Küçücük anılarda birkaç kelimede boğazınız düğümlenip kalıyor. Murathan Mungan, kendi şehrini o kadar güzel ve şiirsel bir dille anlatmış ki, kitabı okurken Mardin sokakların da gezintiye çıkmış gibi hissediyorsunuz. Keyifle okunan muhteşem bir eser. Keyifli okumalar, kitapla kalın. Bir şarkı, birkaç tesadüfün bütün bir hayatı ele geçirdiği zamanlar...
AZGIN VAR
NİLAR GÖK
Anadolu’nun yaşayan yüzünü anlatan öyküleri okumaya ne dersiniz?
"AZGIN VAR" Anadolu insanının her türlü çaresizliğinin, dertlerinin, mutluluklarının çeşitlenerek sayılıp döküldüğü , gülüşlerinizin yanına hüzünler bırakan bir solukta, derin iç çekişlerle okuyacağınız birbirinden muhteşem on dört öyküyle Türk
Muhteşem bi hayal gücü var Şermin Yaşar’ın aynı zamanda çok eğlenceli ve çok duygusal olduğunu anlayabiliyorum, kitaplarını okudukça yazarı daha iyi tanıyor insan.. çünkü bu özellikleri barındırmayan biri böyle güzel öyküler yazamaz. Bu öykü kitabını okurken hem kahkahalara boğuldum hem üzüldüm kah duygulandım.. Allah böyle güzel hoş insanlarla yolumuzu bir etsin her bir kitabını bitirirken Şermin Yaşar’a olan hayranlığım sevgim ayrı artıyor
Kitabın içerisinde birbirinden farklı hikâyeler ve iki tane de şiir var hepsini severek okudum yazarın kalemi çok samimi ve sıcak geldi bana hem akıcı, hemde kısa bir süre içerisinde bir sürü hayata misafir oldum. Mesela Kekik Çayı hikâye bitince kekik çayı hazırladım boğaz ağrısına baya iyi geldi. Her bir öykü öyle düşündüren dersler veriyor ki beni fazla düşüncelere de itti bu eser. Üzüldüğüm bölümler oldu ama en çok çocuk gelin Zeynep beni derinden etkiledi. Ama şunu da eklemek istiyorum. Anaların kaderi kızının çeyiz sandığı değil! Bu kitabı sizlere tavsiye etmekten geri çekemiyorum kendimi bu kitabı okuyun bir kaç alıntı bırakıyorum sizlere kitapla kalın dorstlar...
Zeynep büyüyünce öğretmen olacaktı ama daha büyüyemeden anne oldu. Küçücük kolları küçücük bebeğini sardı
Ya canından vazgeçeceksin ya da ölümden. İşte o anda seni bağlayacak bir şeye tutunman lazım.
Yetişkin olmak ne kötü bir şeydi, her şeyin farkında olmak nasıl bir illetti.
Herkes derdini doğru puanlamalı ve o kadar ağırlık taşımalıydı.
Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar. Ya bir insan yolculuğa çıkar, ya da şehre biri gelir.
Renklerin DönüşümüElif Çelebi · Kitayurdu Doğrudan Yayıncılık (KDY) · 202216 okunma
Merhaba. Ayın bir diğer okunan kitabı Karel Capek'in Sıradan Bir Cinayet'i oldu. İçerisinde 16 hikâye bulunuyor. Her biri kendi içinde sıradışı, ilginç bir kurguya sahip. Yazar öykülerinde polisiye tarzında garipseyeceğiniz ama merak da edeceğiniz keyifli, şaşırtıcı bir okuma sunuyor. Üstelik hikâyelerin birçoğu düşünmeye iten, suç ve
-Şahin nasıl bir mıknatısın kardeşlik tüm belaları çekiyorsun. Ben talihsizim her şey beni buluyor diyen birde Şahin’nin hikayesini okusun. Kitabın isminide bu hikaye oluşturdu.
-Çulcuoğlu kardeşlerden , Müjdat’ın kavuşulamayan aşkı,
-Hacı Salih hikayesi hiç beklenmedik hikayesi nasılda ters köşe yaptı.
-Ah be Muazzez ah ne hikayeyi ama bayıldım.. kitaba adını bu hikayede verilebilirdi. Geride kalan aşığın nasıl naif haykırışı o.
-Aşk dolu evliliği olan aileye böyle gelin mi alınır … Filiz
-Hep gülümse baba Nevzat ; bu hikaye nasıl işlenmiş ilmek ilmek…
-Bir insan tüh der sonra neler mi olur… ah ah hemde neler olur…
- Sen gene iyisindir ; bu incelemeyi okudun daha hiç haberi olmayanlar var.
-Uyuyan Mustafa seyfi’yi nasılda uyandırdı Figen… Bende bu inceleme ile sizleri uyandırdım Figen gibi değil. Hikayelerden bazıları…
Muhteşem öyküler var, müthiş mizah ile toplumumuz insanını ve ailelerinin röntgenini çekmiş
Şermin Yaşar . Tüm öykülerin Altında yatan yarım kalmışlıklar, kavuşamamak, yaşayamamak var.
Peyami Safa ülkemizde insan psikolojisini çok iyi tahlil eden yazarların başında sayılır, benim için yanına rahatlıkla
''Yazdıkların şiir değilse kalsın”
…
“Aklınla yapayalnız baş başa
Nice alevli geceler geçtin”
…
“Sen sevgileri göğüsle ve ne olur anla”
Cahit Zarifoğlu
Şair Cahit Zarifoğlu ile yaşamları boyunca yolları uzun kesişenlerin kendilerini bahtlı saymaları için çok
esaslı nedenler var. Eğer bu kişiler, şiirin bir Müslüman için yirminci
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton
Kitap hakkında çokça bilgi içerir eğer rahatsız oluyorsanız önce kitabı okuyunuz.
Kitabın içerisinde 6 farklı öykü bulunmakta. Rus romancıların babası sayılan Gogol birçok şeye öyküleriyle değinmiş.
Neva bulvarı: Dünyanın en güzel yerini Neva'yı anlatmış, bütün taşlarında 25 yılı geçirdiğimiz ve öğrendiğimiz bu efsane yeri harika hayallerle bezemiş. Güzel hanım avcıları, iki adamın bambaşka beni ters köşe yapan muhteşem bir kurgusuyla okumaktan her zerresinde zevk aldım, Sen de kesin alırsın.
Burun: Burnu göklerde olanları iğneleyici biçimde bize anlatan yazarımız, onların ulaşılmaz egolarının kendilerinden bile kaçışını anlatıyor.
Porte: Kitabın en beğendiğim öyküsü olan bu bölüm birkaç kez okunmayı hak ediyor, öyle böyle ( prime Ronaldo gibi ) değil öykündüm çok güzel maşallah bana da nasip olsun. Bir kaliteli genç ressamın acıklı hayatından dünyalar sahibi sanatçıya uzanan bu bölüm bizi şaşırtmaya devam ediyor iyi ki etmiş, iyi okumalar şimdiden.
Palto: Herkesin çok övdüğü ama benim çok da beğenmediğim (herkesin sevdiği şeyler genelde kötü olur) bir bölüm bu, beklentimizi yükseltmeden okursak belki daha iyi olur. Bir palto uğruna neler veriliyor maalesef görüyoruz ve hikaye yine gogolun fantastik şeklinde bitirdiği bir kısım.
Bir delinin anı defteri: Gerçekten bunu hak ediyor, akılla bağdaşan bir şey yok, çok okumaya değmez yazmış yine bir hikaye ama yine de okuyun.
Fayton: Gogol'un ve diğer yazarların sadece yazmak için veya para için yazdıkları eserlerden galiba tercih sizin.
Ben puanımı Neva ve Portre için verdim, haberiniz olsun.
Soru şu: Usta diye tanınan bir yazarın her yazdığı kitap aynı nitelikte midir? O kitaplar ustalığı aynı düzeyde mi yansıtırlar? Yoksa, usta diye bilinen bir yazar, oldukça kötü şeyler de yazabilir mi? Elbette bu soruya birbirine zıt cevaplar verilebilir. Benim yanıtım ise şöyle olacaktır: "Yazarın değerlendirilebileceği üç farklı bakış
………….……….…………………………………………………………
1913'te Miguel de Unamuno (1864-1936), 1888'den beri farklı gazete ve dergilerde yayınladığı yirmi altı hikayeyi "Ölümün Aynası'nda" toplamıştır.
«Hayır Jose Antonio, hayır! Bu aşk acısı değil, başka bir şey, bu hayat acısı.» S. 8.
Hepsi, bazen bizim reddettiğimiz yanlarımıza,
Zweıg'ın muhteşem kalemi ve Esen Tezel'in harika çevirisi...Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu ve Bir KadınınHayatından 24 Saat adlı iki güzel öykü. Bu iki öykü de okuru insan ruhunun dehlizlerine doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Ruhta iz bırakan anlar, insanın yazgısını değiştiren karşılaşmalar, yenilgiler ve hayal kırıklıkları insanın varlığını esir alan tutku...İnsan psikolojisine dair derinlikli gözlem gücünü her satırda hissederek okudum. Okuyacak olanlara keyifli okumalar...Kitapla kalın...
Rus edebiyatının yapı taşlarından olan dev kalem Lev Tolstoy'un en çok okunan kitaplarından ve her zaman ki gibi benim geç okuduğum önemli bir eseri. İnsanlığın şu hayattaki yegane amacı olan (ancak farkında olmadığı) yaşam, yazar tarafından yaratıldığı karakterle üzücü bir dramaya dönüşüyor. Ansızın gelen bir hastalığın yavaş yavaş insanı tüketmesi ve akabinde beklenmeyen trajediler. Çok güzel betimlemelerle aktarıyor Tolstoy.. Üstelik kısacık.
Her ne kadar Akira Kurosawa'nın Ikiru (1952) filmine uyarlanmış olduğu söylense de ben çok benzerlik bulamadım. O yüzden bağımsız olarak okuyup veyahut izleyebilirsiniz ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki iki eser de muhteşem.
Uzun lafın kısası Tolstoy ne yazarsa yazsın okunur.