Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Neden/Niçin Evlendiniz?
Derken, yavaş adımlarla uçağa doğru yürümeye koyulduk. Yerimize oturduk. Benim yanımda yeni evli oldukları anlaşılan bir çift vardı. Uçak havalandığı dakikada aralarında kısık sesle yürütülen ama içeriği sert bir tartışma başladı. Her ne kadar elimdeki kitaba yoğunlaşmaya çalışsam da birbirlerine sarf ettikleri iğneleyici sözler, dikkatimi
Kapı Yayınları
"Kendini nasıl bir şeyin içine soktuğunun farkında mısın Angelina?" diye sordu. Baldırındaki kılıftan bir bıçağa uzandı- ğında kocaman gözlerle izledim. Göğsüme doğru yönelttiği kocaman bıçağı takip ettim ve bıçağın hafif kıvrımlı ucunu gömleğimin ilk düğmesinin altına taktı. Pürüzsüz metal yüzeyinin üstünde kurumuş kana benze- yen
Sayfa 158
Reklam
Cumhuriyet karşıtlarının niyetleri ve faaliyetleri konusunu Mustafa Kemal’in Nutuk eserinden okuyalım: “Bilindiği gibi Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (İlerici Cumhuriyet) diye bir parti kurdular. Bu partinin gizli eller tarafından çizilen programlarını da ortaya attılar. Parti programında “parti dine saygılıdır” cümlesi vardı. Bu cümle dini
Sayfa 138Kitabı okudu
Öykü Nasıl Yazılır-1
O Ses Sen Değilsin Diyelim ki ne yazacağımızı bulduk; olayı, kahramanı zihnimizde tasarladık. Yazar olarak niyetimizi ne ölçüde açık edeceğimizi ne ölçüde saklayacağımızı kurguladık. Değineceğimiz meseleleri, kullanacağımız mekânları, kanatlandıracağımız imgeleri seçtik. Bir öykünün iç dinamiğini yani merkezini teşkil edecek sorun yumağını
Sayfa 6 - Emin Gürdamur:
...neyin var benim sevgilim derdim ona ellerin buz gibi rengin birdenbire soldu unut bütün bunları insanlarla gerçekleştirmek istediğin bütün hayallerini bana söyle bütün bunları seni dinlemek istiyorum o kadar çok yarım kalmış yaşantı birikti ki canım Günseli onların hepsini anlatsam kaldığım yerden yaşamağa kalksam benden kaçarsın hayır
Kitapların bize basılı sözcüklerin ilettiği anlamdan önce söylediği şeyler var. Birincisi, hayatın karmaşık olduğunu, hayatı anlamak istiyorsanız derin düşünmeye önemli bir zaman ayırmanız gerektiğini söylüyor. Yavaşlamanız gerektiğini. İkincisi, diğer kaygıları bir kenara bırakıp cümle cümle, sayfa sayfa dikkatinizi tek bir şeye vermenin kıymetli olduğunu söylüyor. Üçüncüsü, diğer insanların nasıl yaşadığı, zihinlerinin nasıl çalıştığı hakkında derinlemesine düşünmenin önemli olduğunu söylüyor. Sizin gibi onların da karmaşık iç dünyaları olduğunu. Kitap mecrasındaki mesajlara katıldığımı fark ettim ben. Bence bunlar doğru. İnsan doğasının en iyi taraflarını teşvik ediyor bu mesajlar derinlemesine odaklandığımız zamanlarla dolu bir hayatım iyi bir hayat olduğunu söylüyor. Kitap okumanın benim için besleyici olması bundan kaynaklanıyor. Sosyal medyadaki mesajlara ise katılmıyorum. Bence insan doğasının daha çirkin ve yüzeysel taraflarını besliyor bunlar daha ziyade. Bu sitelerde vakit geçirmenin - oyunun kurallarına göre iyi durumdayken, beğeni ve takipçi kazanırken dahi- bende bitkinlik ve mutsuzluk yaratması bundan kaynaklanıyor. Çok fazla kitap okuduğum zaman dönüştüğüm kişiyi seviyorum. Sosyal medyada çok fazla vakit geçirdiğimde dönüştüğüm kişiyi sevmiyorum.
Reklam
Önce piponun kendisi şöyle diyebilir: "Burada gördüğünüz şey, benim oluşturduğum ya da beni oluşturan bu çizgiler, evet bütün bunlar, hiç kuşkusuz sizin sandığınız gibi bir pipo değildir, ama öteki pipoyla, gerçek olduğunu ya da olmadığını, doğru ya da yanlış olduğunu hiç bilmediğim ve bakınız, benim yalın ve yapayalnız bir andırış olduğum tablonun tam üstündeki öteki pipoyla düşey bir andırış bağıntısı içinde bulunan bir desendir". Yukarıdaki pipo da aynı cümle içinde şöyle cevap verebilir: "Gözlerinizin önünde her mekândan ve her sabit kaideden sıyrılmış olarak yüzüp duran şey, ne bir tuval ne de bir sayfa üzerine yerleşmiş olmayan bu sis, nasıl olur da gerçek bir pipo olabilir; aldanmayın sakın; ben andıranım, pipoya benzeyen bir şey değilim, ama hiçbir şeye gönderim yapmadan şu okuyabildiğiniz metin gibi bir metni ve orada aşağıda bulunan desen gibi bir deseni bir baştan öteki başa geçen ve ilişki içine sokan bir bulutumsu andırışım".
En baştan şunu belirtmekte fayda var ki çok ilginç bir biçimde bu mesele hem kadınlar hem de erkeklerin uzlaştıkları ender konulardan biri olmuştur. Toplumun hemen her kesiminde oldukça hızlı kabul görmüş ve giderek popüler hâle gelmiştir. Bu bilgi erkeklerin çok hoşuna gitmiştir. Çünkü bu durum kadınların ne kadar geveze olduklarım bilimsel olarak ispatlamaktaydı. Diğer taraftan kadınlar arasında bu kadar çok tutmasının nedeni ise erkeklerin doğru düzgün cümle kurmayı bile beceremeyip sadece çeşitli ünlemler ile (he, ha, nasıl) anlaşan oldukça basit canlılar olduklarının nihayet bilim tarafından da fark edilmesiydi.
Hayat etki ve tepkiden ibarettir. Bu cümle her ne kadar doğru olsa da şüphesiz eksiktir. Zira okunduğunda, hayat basit bir problemmiş gibi gelir. Fakat hayatın basit olmadığı bariz bir gerçektir. Etki de tepki de bir insan ürünüdür. Ve insanın ne yapacağı,nasıl yapacağı, neden yapacağı, yapana kadar asla bilinemez. Bazen kendisi bile bilmez.
Din bir değerler manzumesiydi. Din, değer sütunlarının üzerinde yükselirdi. Mabet kubbeleri nasıl fil ayaklarının üzerinde duruyorsa, dinin fil ayakları da değerlerdi. Dinin dibacesi adalet sütunuydu. Adalet, dinin cümle kapısının kemerlerinin tam ortasındaki kilit taşıydı. Ahlak sütunu bir diğer ayağıydı dinin. Yaratılışa en yakın olma haliydi. Yani en saf, en yalın, en güzel, en cömert, en mütebessim, en iyi, en vicdanlı, en yardımsever, en dürüst, en doğru haliydi insanın. Merhamet ve samimiyetti dini ayakta tutan ve yükselten fil ayağının diğer ikisi…
Reklam
— Zeus aşkına, böyle şeylerin nedenlerini bilmek konusunda kendimi çok yetersiz görüyorum. Bire bir eklediğimizde, bire bir katıldığı için mi birken iki olduğunu, yoksa baştaki bir ile ona eklenen birin toplama işlemi sayesinde mi iki olduklarını bile kendi kendime anlatamıyorum. Ayrı ayrı var oldukları zaman, her biri birdi ve daha ikiyi
"İyi akşamlar, Bay Graham. " Adam kolları kıyafetlerle dolu durdu. "Leydim, bana bay mı dediniz ?" Sheena karşı karşıya geldikleri basamakta şaşkınlıkla duraksadı. " Evet, Bay Graham." " Hani şu İngiliz züppelerine söylerken kullanılandan mı?" Genç kadın kararsız bir ifadeyle başını yana eğerek, " Bilmiyorum, ondan mı?" " Sanki bana ondanmış gibi geldi." Sheena adamın neden itiraz ettiğini bilmiyordu. Peşinden ne geleceğini merak ederek " Ne oldu, Bay Graham" diye sordu?" "Leydim, İngiliz züppe deyince gözünüzün önünde nasıl biri canlanıyor?" " İnce , nazik, centilmen, kıyafetleri gösterişli..." "Mıymıntı, mızmız,hastalıklı,korkak..." diye devam eden Graham sonunda patlamıştı. "Şimdi bir de bana bakın, hiçbir benzerlik görüyor musunuz Tanrı aşkına?Bir halta yaramazlar." " Çamaşır da taşımazlar ama..." Cümle ağzından kaçtığında eliyle kapatmaya çalıştı. Yaşlı adamın sonuna kadar açılan gözlerinin kısılışını ve hafif bir kırmızılığın yakasından yüzüne doğru yükseldiğini görünce elini ağzından çekip eteğini tuttu ve koşarak merdivenleri indi.
Yolcu
Evi şahane bir bavuldan ibaret... Bavulda, birkaç kat elbisesi, çamaşırları, iskarpinlerinden başka, dünyada okunmaya değer bulduğu 40-50 kitap... Bavulun üstünde, hemen bütün Avrupa merkezlerinin lüks otellerinden, İran, Hindistan, Japonya'ya kadar, indiği yerlerin etiketleri... Bir İsviçre bankasında adına büyükçe bir fon yatıyor. Cebinde
Sayfa 175Kitabı okudu
Büyük salonun kapıya yakın bir duvarının önünde birdenbire durdum. O andaki hislerimi, bilhassa aradan bu kadar seneler geçtikten sonra, anlatmama imkân yok. Yalnız orada, kürk mantolu bir kadın portresinin önünde, mıhlanmış gibi durduğumu hatırlıyorum. Resimleri seyredip geçenler, vücutlarıyla beni sağa sola itiyorlar, fakat ben olduğum yerden
Sayfa 50 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
315 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.