Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
141 syf.
8/10 puan verdi
ÖYKÜLENDİMDE GELDİM!
Şimdi ne anlatsam ki?
Ne yazsam ki?
Nasılda işlemiyor parmaklarım senin adına bir şeyler yazmaya…
**Zaten işkence nedir?
İrademiz ve kafamız bizi küçültecek bir iş yapmadıkça, işkence sade bir fizyoloji meselesidir. Etlerimiz, sinirlerimiz dayanabildikleri kadar dayanırlar.
Sonra, tabiat ne emrederse, o olur.
Ama ruhumuzu
Ah bu yağmur,
Bu yağmur kanımı boğan bir iplik
Tenimde acısız yatan bir bıçak
Bu yağmur yerde taş ve bende kemik
Dayandıkça çisil çisil yağacak
Bir yağmurdayım bir yağmur ki nasıl desem bir bahar günü ansızın yağan ama mutluluğu geçici bir yağmur,bir yağmur ki en ketum aralık yağmuru başı sevinç ortası hayal kırıklığı sonu olmayan ve yüzüme
Bir anda bildiğimiz karanlık körlukten başka bembeyaz bir ışığında içinde kör olan insanların, yaşama tutunma çabaları. Beynimizin ne kadar ilkel bir varlık oldugunu, zor zamanlar da nasilda degisebildigimizi ve hiç yapmam yapamam dediğimiz şeyleri yaptığımizi psikolojik açıdan güzel anlatmış. Çok rahatsiz edici bölümler var. Çok sevdim diyemem. Ama böyle bir durumla karşılaşmak yani herkes birden kör olsa dünya gerçekten belkide daha kötü bir yer olurdu. Mantık hataları yapılan, bir anda ortada kalan konular var. Onun dışında güzel bir kitap. Yalnız şunu söyleyeyim ödül alan her kitaba karşı artık beklentimi yuksek tutmuyorum. Çünkü beklentimin altında kaldı. Ama seriye devam edeceğim tabi
Öyle bir kitap ki...
Okudukça insanlardan nefret ettim, kendimden de...
İnsanın acizliğini, tembelliğini, iradesizliğini, alışkanlıklarını, çirkinliğini ve aşk sandığımız şeyi öyle güzel anlatmış ki Sabahattin Ali...
Hayatta bir anlam arayanların, aradığı şeyi bulmuş olduğunu düşenerek kendilerini o boşluğa bırakmaları çok felaket bir durum.
Birde gerçek sevgiyi bulduğumuzu sandıklarımız...
Kitabı okurken karakterlerin yerine kendimi koyduğumda o kadar içim daraldı ki tabii güzel olan da yazarın bu karakterleri ve olayları bu kadar güzel betimleyebilmesi olmalı.
Aslında tüm suçu şeytana atarak kendi oluşturduğumuz bahaneye nasılda kanıyoruz.
Yazarın dediği gibi
"İÇİMİZDE ŞEYTAN YOK."
" İÇİMİZDE ACİZ VAR, TEMBELLİK VAR, İRADESİZLİK, BİLGİSİZLİK VE HEPSİNDEN DAHA KORKUNÇ BİRŞEY:
HAKİKATLARI GÖRMEKTEN KAÇMA DURUMU VAR."
Şeker portakalı; sevginin, ilginin insanı nasılda güzelleştirdiğini çok güzel bir dille anlatmış. Duygulanmamak elde değil. Her yaşta okunabilecek ve her okuyuşta yeni bakış açıları kazandırabilecek bir kitap. Sade bir dille yazılmış, dünyanın en güzel kalbine sahip bir çocuğun hikayesi.. Geç olsa da okuduğum için mutluyum ve devamını da okuyacağım..
.
.
.
Herkese keyifli okumalar, iyi akşamlar dostlar..
İnsanın nasılda hırs dolu olduğunu gördüm bu kitapta, paranın, şöhretin insanı nasıl yıkıma sürüklediğini... Paranın aslında hiçbir şeye yaramadığını, insanın öldükten sonra kimsenin umurunda olmadığını... ne kadar boş yaşıyor muşuz, para uğruna ahiretimizi yok yere nasıl harcıyor muşuz! Ne güzel anlatmış yazar. Kitabı okurken her sayfada hayır yapma dön o yoldan sana fayda vermeyecek deyip karakteri çekip çıkarmak istedim o kör kuyudan, yapamadım... insanın, insanı kurtarabilmesi için önce kendini kurtarması gerekir. Para dipsiz bir kuyu, çok güzel anlatmış yazar. Okuyalım
Şafak Vakti
ŞAFAK VAKTİ
Pinkpinkyazarr
“Ölümü hissediyorum… Gözlerim… Birazdan… Ebediyete… Kapanacak… Sen beni benzettiğin… Gözlerin sahibine… Ölmeden bak ağabey… Gözler öldükten sonra… Bir daha bakamaz.“
Koço Köyü katliamından kurtardığı yezidi kız Lamiya kurşunlara kendini siper edip Şafak’ın üzerine kapaklandığında son nefesini verirken bu sözleri
384 syf.
10/10 puan verdi
Avına av olan bir avcının hikayesi...
"Gelelim şu mutluluk meselesine, eğer bir insan mutsuzsa onu hiçbir şeyle mutlu edemezsin çünkü mutluluk bir karardır. Köşkler, yatlar, katlar hatta mevki, başarı, sevgi bile bazen insanı mutlu edemez. Bizlerse onlara dışarıdan bakar, bir eli yağda bir eli balda, mutlu olması gerekir diye düşünürüz ama ''mutluluk" ile "gerekir" her zaman yanyana gelmez."
Ne kadar tanıdık değil mi? Hepimizin aklından geçen hatta çokça dillendirdiğimiz durumlar, 'herşeyi var ama mutlu değil' durumları.
SAHİ NEYDİ MUTLULUK?
Tam da yazarın dediği gibi MUTLULUK bir tercihtir bana göre bunu yıllardır hep düşünmüşümdür. Kitapta da okuyunca kendimle gurur duymadım değil. Mutlu olmak için önce mutlu olmayı istemek gerekiyor, kendini sevmek,kendine değer vermek...
Ama bizler genellikle hep başkaları tarafından sevilmek, beğenilmek, değer görmeyi mutlu olma sebebi görmüşüz. Ah önce kendimizi sevsek...
Çocukluğumuzda yaşadıklarımızın tüm hayatımızı nasılda şekillendirdiğini gerçek hayat hikâyeleriyle,sade,akıcı, ipek gibi bir dille nasıl da güzel anlatmış usta yazar. Herkesin kendinden bir parça bulacağı, kendi kader motifini irdeleyecegi şahane kitaplarından biri.
Kenan Baran; yakışıklı,zengin,karizmatik hatta büyüleyici... Kadınların bayıldığı bir iş adamı. O da bayılıyor kadınlara "hepsi benim olsun" diyor ;)
Tek korkusu yalnız kalmak ve o büyük korku bir gün gerçek oluyor !
En korktuğumuz sonlar belki de en güzel başlangıcımız olacak, kim bilir?
"Hiçbir şey için geç degil" sözünün ne kadar doğru olduğunu bir kere daha anlayacaksınız. :)
Momo! Kurgu ama ne kurgu.. Yaptığım tüm sabır sınavı hatalarıma ışık tuttu, kitabı bile yavaş yavaş sindire sindire okudum. İnsanın işini severek yapınca her şeye nasılda yetiştiğini, bize dayatılan tüketme bilincini, herkesin acelesi olduğunu ve kimsenin kimseyi dinlemediğini ne de güzel anlatmış.. Tavsiye kitaptır. Güzel bir paragraf ile bitirelim..
“Çünkü Beppo'ya göre, dünyadaki bütün terslikler kasıtlı ya da kasıtsız, aceleye getirilerek söylenmiş birtakım yalan yanlış sözlerden kaynaklanıyordu.”
Sabahattin Ali Kaleminden İnsana Ve Hayata Dair
Merhabalar.. :) Hani bazı kitaplar vardır, bazı filimler, bazı sözler.. insanı sarsar insanı derinden etkiler, uzun uzun düşündürür. İşte Sabahattin Ali'nin kitapları da tam olarak bende bu tesiri yaratıyor. Sabahattin Ali'nin kaleminden okuduğum ikinci kitap ve beni yine uzun uzun düşündürdü, başka alemlere götürdü.
İlk okuduğum Kitabı Kürk
Pişmanlıktan sonra gelen azap.. İnsan olmanın yükümlülüğü sanki yeryüzündeki herkese yardim etmemiz gerekmiş gibi... Genç bir doktorun hastasına geç kalması sonucu cinnet geçirmesini anlatıyor. Nasıl amok koşucusu olduğunu içsel olarak verdiği savaşı çok güzel anlatmış. Bu kadar sayfa sayısı az olup, kurulan cümleleriyle nasıl bu kadar dopdolu oluyor ? İnsan ruhunun deliliğini nasılda bir olayda kendimizi öldürmek isteyeceğimiz bir çeşit hastalığa dönüşmemiz... Lafı dolandırmadan direk suratınıza anlatmış her şeyi Zweig... Tekrar tekrar okunacak ve kafa dağıtmalık. Şiddetle tavsiye ederim. Ben çok sevdim.
Bir Cengiz Aytmatov kitabı daha bitirmenin büyük memnuniyeti icerisinde aldığım keyfin mutluluğunu yaşıyorum:) Kitap bittiği için üzülüyorum ama bir yandan da, yazarın henuz okumadigim diger kitaplarinin olmasi beni heyecanlandiriyor. Beyaz gemi'den sonra çok guzel geldi gercek ile masalin gecmis ile bugunun hikayesi. Şimdiden gün olur asra bedel'in devam kitabı olan cengizhana kusen bulutu elime alacağım günlerin özlemini içimde hissetmeye başladım. Eminim kitabı okuyanlariniz cogunlukta olmakla birlikte kararsız kalanlariniz varsa mutlaka okuyun derim. Hayatlarimizda karşımıza çıkan sorunlara karşı çözümler sunan, biraz da insanlığımızı unuttuğumuz bu zamanda, bize insan olduğumuzu hatırlatan kitaplardan biri aslinda Gun olur asra bedel. Kitabi bitirdikten sonra biraz düşünüyor insan, gerçekten tek bir günün insanın iç dünyasıyla bize asırlar gibi gelebileceğini nasılda güzel anlatmış diye. Ve kitapta sürekli buradayım diyen bir alıntıyla bitiriyorum..
"Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir, gider gelirdi... Bu yerlerde demiryolunun her iki yanında ıssız, engin, sarı kumlu bozkırların özeği Sarı-Özek uzar giderdi.
Coğrafyada uzaklıklar nasıl Greenwich meridyeninden başlıyorsa, bu yerlerde de mesafeler demiryoluna göre hesaplanırdı.
Trenler ise doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir, gider gelirdi.."
İnce Memed 1'i tekrar okudum. Çünkü şu an bu kitabın dörtlemesi elimde ve hatırlamak için 1'i yeniden okuma gereği duydum. Bugün serinin ikinci kitabına başladım. Kitap okumayı seven herkese tavsiye ederim. Yaşar Kemal okumadan ölmeyin. Ne kadar da güzel anlatmış Çukurovayı. İnsanın insana zulmünü; okurken o coğrafyayı soluyor, ezilenle eziliyor, zulmedene nasılda kinleniyor insan.
* Kitap Yorumu;
.
Kitabın isminde olduğu gibi bir çiftlik anlatılmakta ve bu çiftlikte insanların kendilerine edilen zulmü baz almakta ve burdaki hayvanların baş kaldırarak yoldaşlık adı altında eşitlik getirebileceklerine inandıkları bir ortamı yakalamak adına yapılan bir duruşu anlatmaktadır. Kitabın arka kapağında dediği gibi Stalin'i anlatmaktadır. Ve ilk yola çıkarken nasıl herkes eşit diyip de bir yola baş koyulup, zafer elde edildikçe o koltuk ve liderlik ve üstünlük ve kibir o saygı görüş durumu bir anda o yoldaşlık ve eşitliği nasılda hiç ettiğinin bir kanıtıdır. Aslında eşitliğin olmadığını bildiğim halde hayvanlar üzerinden çok güzel anlatmış yazar.
.
.
Keyifli okumalar
