Ali Smith'in Mevsimler dörtlemesinin ilki. Sıra gütmeden, karışık da okunabilir. Ne peki bu kitap? Aslında bir olay romanı değil. Genç bir kadının, küçükken ara ara yanına bırakıldığı 100+ yaşlarda bir adamı hastanede aralıklarla ziyareti. Hepsi hepsi bu mu? Hayır. Brexit, göçmenler, AB, savaşlar ve yani insanlık. Yorulduğumuz her şey. Yorulduklarıyla yüzleşmek isteyenlere açık bir davetiye. Ali Smith, içeriden ve son derece dürüst bir hasmaniyetle dokunuyor bize. Aralara serptiği kısa öyküleri de sevdim doğrusu. Hepsini mevsiminde okumayı planlıyorum. Her ne kadar Sonbahar'ı tam denk getirememiş olsam bile.
İçinden :
"Savaş ve barış içerisinde bir seçim yapabilir miyim? dedi Elisabeth. Haberlerde her gün savaş vardı. Kuşatmalar. İçinde ceset olan torbaların resimleri. Elisabeth gerçekten ne anlama geldiğini öğrenmek için sözlükten katliam kelimesine bakmıştı. Bir sürü insanı özellikle vahşet ve acımasızlıkla öldürmek demekti."
Yine söyleyelim, Kemal Tahir abicim gene de haklısın.
Kuvva bire inene kadar.