Avusturyalı yazar Stefan Zweig (1881-1942), Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu orijinal adıyla Brief einer Unbekannten adlı öyküsünü 1920’li yılların ilk yarısında kaleme almıştır.
Yazarın hayatına yer vermeyeceğim, doğrudan kitabımızın incelemesine geçelim.
Kitabın mektup türündedir. Bir yazarımız var ve ona bir mektup geliyor. Gelen mektup
Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabını bi arkadaşımın vasıtasıyla tanıdım.Kitabın beni zorlayacağını hiç düşünmemiştim çünkü az çok vakıf olduğumu düşündüğüm fikirlere bi kat daha çıkmaktı amacım.Aslında beni yanıltmasıda hoşuma gitmedi değil.Çünkü uzun zamandır beni zorlayan kitaplarla karşılaşmamıştım.Bi yerde okumuştum bi adam okuduğu hiç bir kitabı
Hayat asla bıraktığın yerden devam etmez; zaman geçer ve her şey değişir. Sen de değişirsin, sadece bunun farkında değilsindir.
Her şey insana dairdir; şöhret, çaresizlik, açgözlülük, yalnızlık, gerçeklerle yüzleşmek, korku, yas tutmak ve beklemek. Ama ne olursa olsun yola devam etmelisin. Hayat, uçurumun kenarında ince bir çizgi. Hayat, zorlu bir oyun; pes edenlerin kaybettiği...”
Yıldızlar çıplak gözle bakıldığında beyaz ve sarı görünseler de aslında renkleri maviden koyu kırmızıya kadar değişir. Bir yıldız ne kadar maviyse, o kadar sıcaktır.
Oturduğum masadan sıkılan gözlerle etrafı izliyorum. Klasik bir salon düğünü işte. Etrafa kısık gözlerle bakıp, bekar oğullarına kız arayan anneler, etrafta koşuşturan çocuklar, uzun süredir görüşmüyoruzlar, niye hiç aramıyorsunlar, sen niye aramıyorsunlar. Ben aramasam sormasam arayacağın soracağın yoklar, çok güzel olmuşsunlar, kıyafetin
Arkadaşlar öncelikle kitabı inceleme yapmaya kesinlikle yaş sınırı muhabbeti ile başlamak istiyorum.(+18) veya (+21) yaş sınırı arasında gittim geldim.Yani (+18) olduğu kitabın garanti ama (+21) de olabilir.İncelememi de bu yaş altındaki arkadaşlar okumasın.Biliyorum bu tarz uyarılar o yaşlarda daha bir çekici geliyor ama bunu söylemem lazım.Çünkü
Nur;
hikayemizin başkahramanı,
genç bir mimar.
Ama öyle bir kahraman ki onunla tanıştıktan, onun iç sıkıntılarını gördükten sonra her kim olursan ve her ne işle uğraşıyorsan uğraş hepsinden sıyrılıp onun arayış yolculuğuna çıkıyorsun!
Arayış yolculuğu...
Eseri iki kelime ile tanımayacak olsam bu kelimeleri seçerdim.
Hepimizin hayatı bir yolculuk
YouTube kitap kanalımda İnsan Neyle Yaşar? kitabını neden en çok Türkiye'nin okuduğundan bahsettim: ytbe.one/FLNbCSjFh2I
Tolstoy'un bu kitabından çok daha sağlam kitapları varken neden bu kitap bu kadar abartılıyor? Bu kitabı okurken kendimi patileri arasında kuru ekmek tutan köpek yani Ekmek Reis gibi hissettim.
İtiraflarım
"Edebiyat nasıl okunur?" Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Bu konu hakkında incelemeyi okuyacaklara vaaz verecek kadar kendimi yetkin görmüyorum. Bu incelemede yazacaklarım, İngiliz Edebiyat Eleştirmeni Eagleton'ın düşüncelerinin bende bıraktığı izlenimler olacaktır.
Edebiyat hepimizin bu sitedeki ortak gayesi. Kimimiz günlük
Herkese merhaba
Daha önce iki kez okunmayı deneyip yarım bırakmıştım bu kitabı. Hayatıma girme zamanını doğru ayarlayamamışım galiba:)
Kitapların da insanlar gibi olduğunu düşünmüşümdür hep. Doğru zamanda doğru şekilde hayatımıza girmeliler...
Ama kitabı okuduğum süre içerisinde defalarca yarım bırakma isteği kapladı içimi. Yine mi doğru zaman
Kadınlar üzerine yazılan kitaplar beni derinden etkiliyor ki bir kadın olarak bu tarz hisler içerisinde olmam çok doğal. Hele ki Türkiye gibi kadınların her hareketinin göze battığı bir ülkede. Bu kitap da kadına şiddet teması üzerinden şekillenmiş. Kadınların erkek şiddetiyle tanışma süreçleri, erkeklerin “erkek” olmasının toplum tarafından
- Bu inceleme Anthony Burges tarzında yazılmıştır. Argo kullanılarak, bir günümden kesit anlatılmıştır ve mizah amaçlıdır.. Lütfen ona göre okuyup değerlendirin sevgili okurlar :))
- Ben Mütevazi Anlatıcınız sabahın ayazı yüzümü deler gibi şlap şlup vururken, paldır palas evden çıkmış, şehiriçi servisine yetişmeye çalışıyordum. Telaş yalnızca