Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Bana beyin veremez misin?" diye sordu korkuluk. "Buna ihtiyacın yok. Her gün yeni şeyler öğreniyorusun. Bir bebeğin beyni vardır, ama fazla bir şey bilmez. Bilgiyi veren tek şey deneyimdir ve dünyada ne kadar uzun kalırsan o kadar deneyim elde edersin."
Sayfa 98 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 5. Basım / Çev. Volkan YalçıntokluKitabı okuyor
Bukalemun BubUyu Gördün mü"? Yazanlar Şehnaz Ceylan Feyza Yalman İrem Betül Ayçan Yeliz Bodurlar Bu kitabın sahibi: Bubu, keşfetmeyi çok seven meraklı bir bukalemundu. Ormanda bir oraya, bir buraya gezer dururdu. Bir gün o kadar yürüdü, o kadar yürüdü ki... Kocaman binaların olduğu bir şehirde buldu kendini. Binaların arasında biraz
Reklam
Antalya Üzre ~ Kudret SAYLIK
"Birkaç kere gece gelmişti su sırası. Mezarlıktaki bahçemize yemek götürmek lâzım. Elimizde bir el feneri, gece böcekleri ve kuşları sesi... Mezarlığa girmek, sayısız şehir efsaneleri anlatılmış. Oradan koşarak geçişimizin hızını ölçseler belki olimpiyat rekorudur. Gittiğimizde bağırırız "Dede, dedeee". Sesini duyunca rahatlarız ya suyu salmış uzanmış ya bir ağıt ağzında ya da bir mezarda otururken. Nasıl yendiğini anlatmıştı bu korkuyu: Dedem evveli yine bu tarlaya gelmiş akşamüzeri gün yenice batmış karanlık çökmüş. Bir mezarın üzerinde ışık yanıp sönüyormuş, çok korkmuş donmuş kalkmış, ne ileri ne geri gidebilmiş. Bir öksürük sesiyle kendine gelmiş. Meğerse biri mezara uzanıp sigara içiyormuş, adını söylemişti unuttum. "Ülen amca ben çok korktum" deyince, "Amcam gel yanıma otur" demiş, " Ben Çanakkale'de savaştım sabah akşam ölüyle yatardık her yaka cesetti, hem de şiş patlamış bası verdiğin yer patlar, çamur gibi cesede basarsın hiç dineleni görmedim" demiş ve eklemiş "Ölüden korkma diriden hatta en yakınındaki diriden kork" demiş. O günden sonra ben de hiç korkmadım ölüden, ne geldiyse en yakındaki diriden..."
Sayfa 30 - Kepez Belediyesi Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Öldürülmesinin üzerinden 1900 gün geçmesine rağmen babamın katilinin Üzerindeki esrar perdesi nedense (!) kaldırılmamış, cinayet çözülememişti. Cinayet çözülemediği ya da çözülmek istenmediği gibi, vurulduğu gün evinden alınan sayısız çalışma ve özel eşyası da, yazılı ve sözlü tüm başvurularımıza karşın iade edilmemişti. Bu nedenle de, babam bizim gözümüzde ikinci kez öldürülmüştü ne yazık ki!..
Ama ilham mistik bir şey değildir ve tanımı da çok basittir. Örneğin ben, bazen çıkıp bahçedeki yapraklara bakıyorum ve “Bir fotoğrafını çekeyim, “diyorum. Bir gün fil şekli, bir gün timsah, bir gün de dinazor kafası görüyorum. İlham budur. Bir şey sende bir çağrışım yapar, bir kıvılcımdır ilham. Herhangi bir şey bunu verebilir, bunun ne olacağı hiç belli olmaz. Yani ilham beklenmesi gereken bir şey değildir ve en çok da hazır olan akıllara gelir.
Ve sen sonunda bir gün çıkar gelirsin diye, Çok şeyin adı küçük yazıldı; Silinmez anlar vardır, Karşı konmaz özlemler, Ben şimdi ne istediğimi de bilmeden artık Bağırıp duruyorum ya, şurda,
Sayfa 238 - Can Yayınları
Reklam
“Ne aptallık, biriktirmek durmadan Bir gün dünyada bırakacağın şeyi.”
Her gün uyandığımda yaşadığımı, sadece yaşadığımı, varlığımdan başka hiçbir şeyi hissetmediğim o ne mutlu ne de mutsuz anın hemen arkasından başlardı hayat.
Sayfa 35
"Ya ihtiyacın olan ben değilsem? Ya bunu senden başka herkes biliyorsa? Ya bir gün onların haklı olduğunu anlarsan ve ben sana sahip olduktan sonra...seni kaybedersem? Bu beni öldürür. Ne yaparım bilmiyorum..."
Ne çok kadınlar sevdim ama hiçbirinin haberi olmadı
Yüreğim konuşurken ben susmayı beceremem. Neyse, fark etmez... İnanabiliyor musunuz, tek bir kadın bile, hiç olmadı, hiç! Tanıdığım bile yok! Her gün, sonunda bir an gelecek biriyle tanışacağım diye düş kuruyorum. Ah, bir bilseniz böyle kaç kez aşık oldum!..
Reklam
"YA RABBĨ! CEBRAİL, MİKÂİL, İSRAFİL, AZRAİL HÜRMETLERİNE VE ŞEFAATLERİNE..." Bir gün bir duâda, "Ya Rabbil Cebrail, Mikäil, İsrafil, Azraîl hürmetlerine ve şefaatlerine, beni cin ve insin şerlerinden muhafaza eyle" meâlindeki duâyı dediğim zaman, herkesi titreten ve dehşet veren Azrail námını zikrettiğim vakit gayet tatlı ve
Endülüs 'e Ağıt
Çıkan iner, kalkan düşer, her yükselişin var bir sonu. Niçin bunca gurur maldan mülkten, addan sandan insanoğlu. Oluşta ne var ki olduğu gibi dursun, hiç değişmesin. Sen de gök gibisin, bir gün masmavi güneşlik. bir gün bulutlu. Bu dünya kime kalmış, yaramış ki kalsın yarasın sana da. Yok hiçbir çizgisinde bu yeryüzünün ölmezlik rengi ve ölmezlik kokusu. Zaman değişmek bilmez kesin ölçülü ve hükümlüdür: Geri döner, paralar sahibinin zırhını, kılıçlar ve kargılar ileri doğru işlemez oldu mu. Zaman bu, ona ne kılınç kını dayanır, ne meşhur kaleleri sultanların.
Sayfa 85 - 6. BaskıKitabı okudu
“Susun! Çünkü bana söyleyeceğiniz her şeyi ya daha önce birileri söyledi, ya da bir yerlerde okudum. Nasihat kafa karışıklığına iyi gelir; merhamet acıya, şefkat öfkeye… ve ben o kadar çok şey görüp geçirdim ki, ne nasihate ihtiyacım var artık ne merhamete ne de şefkate. Çünkü tahammülüm kalmadı artık. Çünkü hiç biri gerçek değil. Gerçek olan tek bir şey var; şu an burada olmak zorunda olduğum için olmak istediğim yerde olamıyorum ve bir gün burada olmak zorunda kalmadığımda olmak istediğim yerde olacağım. Bedenimle ya da ruhumla. Bilmiyorum. Bir gün olacak ama bu. Anlayabiliyorsanız bunu içinizden anlayın. Anlayamıyorsanız da, susun…”
Bir şiirin doğuşu kolay açıklanabilecek bir karmaşa değil. Hangi yaşantı, acı, öfke, korku, hüzün... hangi derinlerde ne kadar beklemiştir. neden o gün ışığa çıkmaya çalışmıştır ve neden o sözcüklerle varlık bulmak istemiştir, bilmek kolay değil. Belki gerekli de değil.
Sayfa 50 - Kırmızı Kedi Y.Kitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.