Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“İnsanoğlunun öyle zayıf yanları vardır ki, ne para, ne güç, ne ilişkiler, hiçbirinin yararı dokunmaz. Bir kadına âşık olursunuz, onun mutlu olması için neyiniz var neyiniz yoksa ayaklarına serersiniz, gerekirse canınızı bile vermeye hazırsınızdır ama o tutar sizi en yakın arkadaşınızla aldatır. Hem de herkesin gözü önünde, sanki size nispet yapar gibi. İki yerden yaralanmışsınızdır; sevdiğiniz kadın ve en yakın arkadaşınız, bıçaklarını çekip hiç düşünmeden yüreğinizin en hassas yerinden vurmuşlardır sizi. Büyük servetinizin, dağları yerinden oynatan gücünüzün artık hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Yaralı yüreğiniz, paçavra edilmiş şahsiyetinizle öylece kalakalırsınız. Belki insanlar yüzünüze bir şey söylemez ama siz sırtınızı döner dönmez başlarlar dedikodulara. Artık hayatınızı mahvetmekten başka seçeneğiniz yoktur. Bu adi, bu riyakâr dünyadan kendi başınıza çekip gitmekten başka bir şey gelmez elinizden. Ben de bunu yapıyorum işte. Genç yaşımda bana gülen şansımın feleğin küçük bir çelmesiyle tümüyle değiştiğinin farkındayım. Her şeyin bir daha eskisi gibi olmayacağını görüyorum. Bu yüzden artık benim için bir cehennem azabına dönen hayatıma son veriyorum. Kimseye kırgın degilim, dünyadan payıma düşen bu kadarmış, aldım gidiyorum.”
·
Puan vermedi
Yakup Kadri nin gözünden
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU – GENÇLİK VE EDEBİYAT HATIRALARI TÜRKİYE’DE AYDIN AYMAZLIĞI İlginçtir Namık Kemal 48 yaşında ölür. İki tane dört haneli sayı arasında bir kısa çizgi Namık Kemal’in bütün hayatıdır. 1840-1888. İşte bu kadar. Aynı yaşam süresi 1867-1915 sayıları ile Tevfik Fikret için de geçerlidir. Her ikisi de oldukça kısa bir yaşam
Gençlik ve Edebiyat Hatıraları
Gençlik ve Edebiyat HatıralarıYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınevi · 2017311 okunma
Reklam
231 syf.
10/10 puan verdi
Refik Halit ve önemi
EKMEK ELDEN SU GÖLDEN Refik Halit Okurken Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Refik Halit Karay, sıradışı kişiliğiyle hakkında geniş geniş konuşulacak yazarlarımızdandır. Hangi yazdığını okursanız okuyun edebi bir lezzet alırsınız. Mizah, anı, roman gibi türlerde son derece verimli ve nitelikli eserler vermiştir. “Üç Nesil Üç Hayat”
Ekmek Elden Su Gölden
Ekmek Elden Su GöldenRefik Halid Karay · İnkılap Kitabevi · 201152 okunma
Farklı cinslerin ve farklı niteliklerin birbirine karşı kışkırtılması, bütün bu üstünlük iddiaları ve üstün olmama yakıştırmaları, insanlığın “taraflar”a bölünmüş olduğu ve bir tarafın diğer tarafı yenmek zorunda olduğu inancı, ya da bir kürsüye çıkıp da Müdür beyin elinden gösterişli bir kupa almanın müthiş bir önem arz etmesi, olsa olsa
Sayfa 136Kitabı okudu
Umberto Eco'nun Ortaçağı düşlemek adlı kitabında dediği gibi; "Ne yani böylesine korkunç bir dünyanın bir de cehennemimi var?"
Reklam
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Tanrının ortanca çocukları
Chuck Palahniuk
Chuck Palahniuk
abimizin ilk yazdığı kitap olan Dövüş Kulübü kitabı sanırım elimde olan okuduğum ilk kitap. Yani genelde ben pdf olarak Japon kitapları okuyorum ve kendimi biraz tek düze hissederek sevdiğim filmlerden birisinin kitabını okumak istedim ve işte aradığımı buldum. Kitabı bitirdiğimde kendimi nedense biraz boşlukta hissettim; hem tatmin oldum
Dövüş Kulübü
Dövüş KulübüChuck Palahniuk · Ayrıntı Yayınları · 20209,6bin okunma
96 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Kitabı okurken acaba Doktor Ox yaşadığım şehire geldi ve bu deneyi bizim üstümüzde deniyor mu diye kafam karışmadı değil. Günlük yaşantımızda bu deneyin içinde gerçekleşen olaylar da olmuyor mu? Herkes fazla gergin, fazla sinirli ne yazık ki bende dahil. Sanırım hepimizin tertemiz havaya ihtiyacı var. Belki de bizi bu kargaşaya itenler fark ettirmeden çevremizde, en yakınımızda olan ve bizi kendilerine bir şekilde bağlayıp, onlara güvenmemizi sağlayan insanlar. Daha fazla bir şey anlatmadan yorumumu burada bitiriyim. 1-2 saatte rahatlıkla okunulabilicek bir kitaptı. Kısa ve düşündüren bir kitap okumak isteyenler için uygun olabileceğini düşünüyorum.
Doktor Ox'un Deneyi
Doktor Ox'un DeneyiJules Verne · İş Bankası Kültür Yayınları · 202119bin okunma
Eşitlik?
Çok formel ve yaygın bir tanımına göre eşitlik, ahlaksal ve genellikle toplumsal bir ideal olarak, insanların birbirleriyle, aynı insan doğasına sahip olmak bakımından, aynı konum ve değerde olmaları halidir. İlke olarak eşitlik, insanların birbirleriyle eşdeğer olduklarını, bundan dolayı insanlar arasında ayrım gözetilmemesi gerektiğini dile getirir. Ne var ki bu eşitlik tanımı, genel ve olanı değil, olması gerekeni ifade eden bir tanımdır. Buna karşılık özellikle ilke olarak eşitlik, tarih içerisinde değişik dönemlerde değişik anlam içerikleriyle karşımıza çıkar.
Toprağın altında tüm insanlar aynıdır. Ama toprağın üstünde çeşit çeşittirler. ... Önünde iki yol var Yunus: Kılıç ve kelam. Ya kılıç tutan olacaksın, ya da kelam üfleyen. Tercih senindir. Kılıç tutanı kelimeler över ne tuhaftır ki kelam sahiplerini de anbean ya bir kılıç yahut da hançer tutan bir el takip eder.
Reklam
Patron, George'un Lennie'yi kollaması üzerine
"Bu adamdan ne avantan var senin? Parasını kendi cebine mi indiriyorsun yoksa?" "Hayır, tabii ki parasını almıyorum. Onu kullandığımı da nereden çıkardınız?" "Bir adamın başka bir adam için kendisini bu kadar zahmete soktuğunu daha önce hiç görmedim de. Bu işten çıkarın ne senin, onu soruyorum ben."
“Böyle insanlar var, hayatta. Her zaman olacaklar önemli olan bu insanların kötülüklerine karşı mücadele etmeyi bilmek, öyle değil mi? En iyi mücadele ne, muhatap olmamak bu kişilerle.”
335 syf.
1/10 puan verdi
Otuz yaşındayken yurdunu ve yurdunun gölünü ardına bırakarak dağa çekildi Zerdüşt. Dağda on yıl zaman zarfında, bıkmadan, usanmadan hep ruhunu dinledi... Ve sonunda içinde, gönlünün derinliklerinde bir değişiklik duyumsadı. Günlerden bir gün yıldız, aydınlatacak bir şeyin kalmasaydı yazgın ne olurdu? On yıl var ki buruya mağarama çıkıyorsun. Eğer, ben, kartalım ve yılanım olmasaydık, ışığından ve yolundan bezerdin. Fakat her sabah seni bekledik. Işığının fazlasını aldık ve bunun için seni kutsadık. Bak! Ben, fazla bal toplamış arı gibi uzanacak ellere muhtacım. İnsanlar arasında, akıllılar deliliklerine; fakirlerde zenginliklerine kavuştuğu o derin sevinci tekrar yaşatmak için armağanlarımı paylaştırmak istiyorum. Bunun için aşağılara inmeliyim. Nasıl ki sen, cömert yıldız, akşamları denizin arkasına iniyor ve arkadaki dünyaya ışık götürüyorsan, ben de senin gibi, inmek istediğim insanların arasına girmek istiyorum. Ey, en büyük mutluluğu bile kıskanmadan görebilen tek göz, beni kutsa!... Taşmak isteyen kadehi kutsa ki içinden su, altın gibi aksın ve mutluluğun parıltılarını her tarafa saçsın. "Bak, bu kadeh yine boşalmak, Zerdüşt yine insan olmak istiyor." Zerdüşt'ün on yıl sonra insanların arasına karışma isteği ve dağdan inişi böyle başladı
Böyle Söyledi Zerdüşt
Böyle Söyledi ZerdüştFriedrich Nietzsche · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202037,6bin okunma
Çoğu insanın gerçek benliğiyle, toplumun onayını sağlamak için dış dünyaya karşı takındığı kimlik birbirinden farklıdır. İnsanlar özellikle çalışma yaşamlarında böyle bir maskeyi sürekli kullanırlar; genellikle akşam eve gidince çıkarır, ama çoğu kez bir başka maske takarlar. Kimi insan arkadaşlarıyla birlikteyken bir üçüncü maske de kullanabilir. Böylece değişik durumlara kendini uyarlamaya çalışır. Belirli bir ortamda, bu maskeler insanın çağdaş dünya koşulları içindeki yaşamını sürdürebilmesi için zorunludur. Gereğinde, hoşlanmadığımız kişilere karşı dostça tutumlar takınmamızı sağlar ve insanın çıkarlarını korumasına yardımcı olur. Ne var ki, eğer bir insan oynadığı bu rollere kendisini fazlaca kaptırırsa, oynamakta olduğu rol ile kendi gerçek benliğini birbirinden ayırt edemez bir duruma gelir ve kendisine yabancılaşmaya başlar. Sonunda benliği "şişer" ve kendisine aşırı önem vermeye başlar. Bununla da yetinmez, bu rolü diğer insanlara da yansıtır ve onlardan da aynı rolü oynamalarını bekler. Otorite durumuna geldiğinde kendisiyle birlikte çalışanları bunaltır, ana ya da baba olduğunda çocuklarından yeteneklerinin üzerinde başarılar bekler.
Zeynep Tüfekçi, yapay zekâdan güç alan bir distopya yaratarak tüm dünyada muktedirlerin bizleri nasıl kontrol etmesine izin verdiğimizi 2017 yılında New York'ta yaptığı TED konuşmasında çok güzel özetliyor. İnsanlar yapay zekâyla ilgili korkularını dile getirdiğinde genellikle kontrolden çıkmış insansı robotları hayal ederler. Terminatör gibi. En çok korkmamız gereken şey yapay zekânın kendi başına bize ne yapacağı değil, güç sahibi insanların bizi kontrol ve manipüle etmek adına yeni, bazen saklı, bazen de belirsiz ve beklenmeyen şekilde bunu nasıl kullanacakları. Yakın gelecekteki bağımsızlığımızı ve itibarımızı tehdit eden teknolojinin büyük kısmı verilerimizi ve dikkatimizi toplayıp reklamcı ve benzerlerine satan şirketler tarafından geliştiriliyor. Tek bir video izlemek için YouTube'a girip bir saat sonra 27 video izlediğiniz oluyor mu hiç? YouTube'da sağ tarafta "sıradaki" diye bir sütun var ve otomatik yeni video başlatıyor. Bu bir algoritma, ilgilendiğinizi ve kendi başınıza bulamayacağınızı düşündüğü videoları seçiyor. Editör bir insan değil. Algoritmaların işi bu. Sizin ve sizin gibi insanların izlediklerini derliyor, ilgi alanlarınızın bunlar olduğu ve daha fazlasını görmek istediğiniz çıkarımını yapıyor, daha fazlasını gösteriyor. İyi, faydalı bir özelllik gibi görünüyor ama öyle değil. Reklamla finanse edilen bu platformların çoğu ücretsiz olmakla övünüyorlar. Bu bağlamda, bunun anlamı şu: Satılmakta olan ürün biziz. Kişisel veri ve dikkatimizin en yüksek ücreti veren otoriter veya demagoga satılmadığı bir dijital ekonomiye ihtiyacımız var..
Sayfa 68 - Mundi KitapKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.