Haruki Murakami ile ilk tanıştığım kitabı oldu. Yazarın dili ile tanışmayı ‘Zemberek Kuşunun Güncesi’ kitabı ile merak edip niyetlenmiştim, fakat okuduklarına ve tarzına güvendiğim bir ablanın Murakami’
yi anlamak istiyorsam ‘İmkansızın Şarkısı’ ile başlamam gerektiğini önerdi.
Kitabı çok çok beğendim, herkesin çok beğeneceği bir kitap değil doğrusu, melankolik bir tarzı var, ama aşırı karakteristik bir kitap, karakterleri betimleme biçimi o kadar kaliteli ki o melankolik de takılıp kalmıyor insan, biraz negatif olaylar hakim bu romanda, intiharlar var, ama bu bile anlatım biçimden mi bilmiyorum aşağı çekmiyor sizi, ana karakter “Vatanabe’nin” anlatımı ile birinci ağızdan şeklinde ilerliyor roman, Vatanebe’nin üçlü arkadaş ilişkisi… Karakterlerde koyu bir yalnızlık hakim, belki bu sebepten bilmiyorum okurken ayna gibiydi bana, büyük bir zevkle okudum, bu kısım spolier içerecek; dönüp incelememi okuduğumda hatırlamak istediğim için yazıyorum, spolier istemeyenler okumaya devam etmesin: Vatanabe, yakın arkadaşı Kızuki ve onun sevgilisi (iyileşmesini iyi olmasını yüksek bir sadakat ile beklemesine rağmen) Hatsumi nin intiharından sonra, hem kendisine iyi gelen hem yakın arkadaş olduğu ve de kendisinden hoşlandığını bildiği Midori’yi arar, en son ona gider.