Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
184 syf.
·
Puan vermedi
... "Peki benimAşk'ı niye tanımadığımı söylüyorsun ?"dedi Güneş. "Çünkü Aşk ,ne çöl gibi devinimsiz durmaktan , ne rüzgar gibi dünyayı dolaşmaktan, ne de senin gibi her şeyi uzak görmekten ibarettir. Aşk, Evrenin Ruhunu değiştiren ve geliştiren güçtür. İlk kez onun içine girdiğimiz zaman , onun kusursuz olduğunu sandım. Ama daha sonra onun, yaratılmış olan herşeyin yansıması olduğunu ,onunda şavaşları ve tutkuları olduğunu gördüm. Evrenin gücünü bizler besliyoruz ve üzerinde yaşadığımız dünya, bizim daha iyi ya da daha kötü olmamiza göre daha iyi ya da daha kötü olacaktır. Aşk'ın gücü işte burada işe karışır, çünkü sevdiğimiz zaman, olduğumzdan daha iyi olmak isteriz her zaman."
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023206,6bin okunma
Aşk Acısı
BİRÇOK KİŞİ AŞKIN YALAN OLDUĞUNU DÜŞÜNÜR AŞK YALANSA ACISI NİYE BU KADAR GERÇEKK...
Reklam
Düşünün,"İyi ki yapmışım!" dediğiniz şeyler mi yoksa"Bunu niye yaptım sanki?" dedikleriniz mi daha çok? "Keşke yapmasaydım!" demeyi mi, yoksa "Keşke yapsaydım!" demeyi mi tercih edersiniz?
Daha sonra şahısları sorgularken bu olayı da onlara sordum.. "Neden önünüzde makineli tüfek dururken alıp kaçmadınız. En azından bir ikimizi öldürüp kaçabilirdiniz. Bu işlere bulaşmış insanlarsınız, niye yapmadınız?" dedim. Erkek olan bana şöyle dedi: "Ben enayi miyim? Sen o silahı oraya bilerek bıraktın. Arabadan en son sen inmiştin, inerken silahı boşalttın. Biz silahı elimize alsaydık, kendinizi koruma bahanesiyle bizi vurup öldürecektiniz. Bizi öldürmek için bir senaryo kurdunuz. Numaranızı yutmadık, o yüzden silahı almadık." Yani bizim arkadaşların saflığı, onlar tarafından çok büyük şeytani bir plan zannedilmişti. Halbuki gerçekten safça ve tedbirsizlikle silahı oraya bırakmıştık ve alıp kullansalardı bugün bu kitap yapılamayabilir, telafisi mümkün olmayan olaylar çıkabilirdi, îşte bizim bu kadar saf ve tedbirsiz oluşumuz, karşı tarafça olağanüstü bir tedbir ve olağanüstü bir tuzak olarak algılanmış ve öyle görülmüştü.
Mehmet Deveci
Niye?” diye bir soru var. Bunun cevabı çoğu zaman yok.
Potansiyelimiz merakımızdan doğuyor. Sonunda merak ettiğimiz şeylere dönüşüyoruz. Neyi.niye merak ettiğimiz.kimliğimizi oluşturuyor.
Reklam
İstesen olağanüstü olabilirsin. Dünyada mutluluk verebilecek tek şey, taze, şiir dolu, insanı hülyaların dünyasına çeken bir aşk olabilir ancak! Ben böyle bir aşk yaşamadım daha! Gençliğimde, editör kapılarının eşiğini aşındırmaktan, yoksullukla boğuşmaktan vaktim olmadı...Sonunda gelip buldu beni o aşk, el ediyor, çağırıyor... Niye kaçayım ondan?
Yusuf, son mektuplarını dört gün önce cezaevindeki hücresinde yazmış, koynuna koymuştu. Mektupları infaz savcısı aldı. Yusuf -Mektupları yerlerine verecek misiniz?- diye sordu. İnfaz savcısı -Elbette vereceğiz, bize güvenin yok mu?- diye yanıtladı. Yusuf gülümseyerek, -Niye güvenim olsun?- diye karşılık verdi...
Sanat niye bu kadar güzel? Çünkü yararsız. Hayat niye bu kadar çirkin? Çünkü amaçlardan, tasarılardan ve niyetlerden örülmüş.
paris'ten döner dönmez kayınpederiyle birlikte çalışmaya yeniden başlamıştı. ingilizler adına yoksul muhitlerde kumanyalar dağıtmaya devam ediyor, bu ülkenin propagandasını yapıyordu. ama acaba, doğru bir iş miydi yaptığı? mehmet nazım paşa, celile'nin kafasının karışmış olduğunu görünce ''biz haklıyız celile'' dedi. başka söyleyecekleri de vardı paşanın. ''halide edip, yunus nadi filan amerikan mandasının olmayacağını görünce yön değiştirip milli mücadelecilerin yanında yer aldılar. böyle olacağı en baştan belliydi. hamdullah suphi, mehmet emin gibileri ise baştan beri, savaşarak düşmanı ülke sathında yenme derdindeydiler. olabileceğine zerre kadar ihtimal versem, niye onların yanında yer almayayım? ama umut yok celile! öyleyse ne manası var bunca insanın kanının dökülmesinin?''
Reklam
"Cemal Bey Torosların Akdeniz' e bakan doruklarında kurulu İbradı köyündendi. Tuhaf insanlardı İbradılar. Çok tanrılı dinlerinden Hıristiyanlığa geçiş yapmadan Müslümanlığı kabul etmiş bir Roma kabilesi oldukları rivayet edilirdi. Oğullarına mutlaka yüksek tahsil yaptırır, ya hukukçu ya da devlet memuru yetiştirirlerdi. Ticaret yapmaktan ve dışarı kız vermekten hoşlanmazlardı, "iyimizi niye el alsın, kötümüzü niye el görsün" gibi, kendilerine özgü deyişleri vardı. Emekli oldukları zaman İbradı' ya geri döner, italyan stili oymalı evler inşa ettirir, ölümü o evlerde beklerlerdi. Dillerine birçok italyanca kelime yerleşmişti. Örneğin kapıya kapı demez "la porta" derlerdi. Cumhuriyet devrinde köylerinin adı Aydınkent olarak değiştirilince, toplu halde başvuruda bulunup İbradı adını geri alan yegâne köydüler. Cemal dışarıdan kız alan ilk kuşak, belki de ilk genç oluyordu İbradı' da."
Sayfa 23 - EverestKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.