Belki bir gün geleceksin ama o kadar geç gelmiş olacaksın ki seni gördüm mü görmedim mi, doğru dürüst anlayamadan kalkıp geri gideceksin. Benim için tahammül edilmez bir devir daha başlayacak. Üstelik o devir kim bilir ne kadar uzun sürecek. Hayatmızın hiç düşünmeden feda edebileceğimiz seneleri o kadar çok mu?
Ömrümüzü hep böyle birbirimizden uzak mı geçireceğiz?
AT SIRTINDA ANADOLU
FRED BURNABY
1856 yılında imzalanan Paris Barış Anlaşmasının yapılmasının ardından İngiltere hükümeti adına Londra’dan başladığı yolculuğu Kars’ta tamamlayan yazar Fred Burnaby, geçtiği illerin demografik durumundan, iklimine, kültürüne kadar pek çok ayrıntıyı, notlarına özenle aktarmış.
Yazar bir İngiliz subayı olması
Sadece Asude Amerikan kültürünün içinde büyümüş bir erkeği kaba saba Anadolu öküzü yazabilirdi... Başlamadan önce dedim ki mizah yönün kuvvetli hadi baş karakterlerden biri de yabancı, artık farklı bir erkek karakter görelim bizi şaşırt dedim. Çok beklentimi yüksek tutmadığım için şaşırmadım. Martin Asude'nin önceki kitabından tanıdığımız Tekin ile iş ortaklığı için Türkiye'ye gelmiştir. Bir gece barda otururken İlkim ile denk gelir. İlkim bilime aşık olan, hayatında başka bir şey aramayan kendi işine bakan bi kızdır. Çalıştığı okulda profesöre yakın olduğu için sınav sorularını alma bahanesiyle okulundaki kızlar tarafından gece dışarı çıkarılır ve içkisine ilaç katılır. İlk sayfalarda kendini biraz da belli etti kitap, kadın karakterlerini güçlü yapmadığı sürece o kitap benim için olmuyor. Erkek kısmının bu kadar kaba baskıcı ve vasat olmasına rağmen kadın tarafının ses çıkarmaması hemcinslerine bir hakaret Asude ama maalesef ki satıyor... Her seferinde okumayacağım daha diyorum, kitaplıktan bir yerden bir kitabı çıkıyor okuyup birilerine vereyim diyorum her seferinde de bitirdikten sonra okumasaydım da olurdu diyorum o yüzden artık Asude'yi suçlamayacağım... Yazarı çok sevenler okusun, bir kitabını bile okumamış olanlar uzak dursun.
Kitap üzerine inceleme yazmadan önce bende neler bırakmış diye önce kendimi inceledim epey bi süre. Biter bitmez üzerine konuşulacak, yazılacak bir eser olmadığı gibi ne anlatıldığını ya da ne anladığınızı görmek için kitabı iyice sindirmek şart. Bu süreçte kitap hakkındaki incelemeleri okudum, izledim. Gözden kaçırdığım neler var ya da benim
Bir inceleme yazısı için okumak istemeyeceğiniz kadar uzun arkadaşlar o yüzden hiç başlamamanızı tavsiye ederim.
Yaşadığımız çağda her iki cenahta da gerek sosyal platformlar gerek sözlü müzakereler yoluyla tartışma değerini sürekli koruyan kadının çalışması konusunda müstakil olarak kaleme alınan kitap sayısı yok denecek kadar azdır. (Nefes
"Onun elini tutamayacaksın, asla kokusunu içine çekmeyeceksin ve ona sarılıp ölmeyeceksin. Bunlardan birini dahi yapmaya kalkıştığında o acı çekecek. Hangi erkek sevdiği kadının acı çekmesine dayanır ki? Ve hangi erkek sevdiği kadın yanında, yakınında ve bir nefes kadar uzağındayken ondan uzak durabilir? Söylesene Avcı, sen hiç dokunamayacağın bir kadını sever miydin?"
Yani şu kitabı alın 5 kişiye okutun hepsi de farklı yorumlar diye düşünüyorum. O kadar farklı ki... Kitap bittikten sonra bi 10 dakika kadar şimdi noldu, ne demeye, ne anlatmaya çalıştı burda diye düşündüm.Ve bu düşündürmesi, farklı bi bakış açısı kazandırması o dkr kıymetli ki benim için... Karakterin yaşadıkları çok geçti bana onun o iç sıkıntısı, o kapana kısılmışlığını ben de onunla yaşadım resmen ve o balo dışında "maske" takmayan, dürüst, entrikalardan uzak kahramanımızın nasıl da o dönem entrikalarına kurban gittiğini ve hâlâ hiç bir şeyin farkında olmadığını ve hatta belki de o "manevi maskeyi" takmanın onun yararına olacağını düşünerek resmen onun iç sıkıntısıyla okudum. Gayet akıcıydı.Psikolojik tahlilleri,karakterin iç düşünce ve kuruntularıyla klasik Dostoyevski romanlarında biriydi.Tavsiye ediyorum ama kitap öylece okunup da bir kenara konulacak türde değil.Bana kalırsa üstüne oturup bi süre düşünülmesi gereken bir eser özellikle o son sayfadan sonra.Ve kitabı okurken sürekli aklıma Franz Kafka'nın şimdi Türkçeye çevirmeye çalışacağım ama muhtemelen çok da başarılı olamayacağımı bilsem de eklemek istediğim bir sözü geldi: " Hayatın bir kostüm partisi olduğunu ve partiye gerçek yüzümle katıldığımı fark edince kendimden utandım."
ÖtekiFyodor Dostoyevski · Karbon Kitaplar · 201721,9bin okunma
[ Sor hadi!" diye bağırdı bana. "Ona neden Medusa dediklerini sor bana." Artık eminim kesinlikle şizofren bu kız çünkü ruh hali sık sık değişiyordu. Ben sormadan pes etmeyeceğini bildiğim için mecburen ona istediğini verdim. "Anneme neden Medusa dediklerini biliyor musun?"
"Çok korkunç olduğu için olabilir
Birçokları anlamayacak olsa da anlatmak zorunda olduğumuz, gecemizi gündüzümüze katarak insanlara hatırlatmakla yükümlü olduğumuz şeyler var. Her ne kadar menfi duyguların coştuğu bir hengâmda, akıl ve analiz gözden düşse de bir okuyan, bir lahza olsun üzerine düşünen birileri olur diye anlatmamız gereken şeyler var. Zira menfi galeyan, tarih
Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları
Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,
İki genç şairin acılı hikayesi...
İki genç şair ne kadar acı çekebilir bilinmez ama onlar acılarını kağıda yansıtmaktan başka bir şey yapmazlar. Bu yüzden onca şiir yazılan kağıtların yüzü karaya bağlamıştır ve hepsi birden fazla çizik barındırır. Şairlerin yara çizikleri kağıtların saf güzelliklerine yansır ve kağıtlar kirlenirken şairlerin