Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"O güzel yüzünde gülüşünü gördüğümde göğüs kafesimin orta yerinde bir güneş doğduğunu ve içimi isıttığını bilmiyordu. Bilse her daim böyle, öfkeli ve hayattan öç almak istercesine dikenli durur muydu?"
Onda aradığım neydi? Bende eksik olan neydi? İyi bir yaşamım yok muydu? Yaşamımın giderek geri dönülmez bir biçimde daralan dehlize dönüşmekte olduğunu kime anlatabilirdim? Çektiğim işkenceyi, uykusuz gecelerimi, intiharla flört etmemi kim anlayabilirdi? Ne de olsa her şeye sahiptim: Para, dostlar, aile, güzel ve çekici bir eş, ün, saygınlık. Beni kim rahatlatabilir? O apaçık soruyu sormaktan kim kendini alıkoyabilir: "Daha ne istiyorsun?"
Reklam
"Nasıl affedersin?" Sorusu geceye ayak uydurmuş onu uyandırmak istemiyormuş gibi kı- sık çıkmıştı sesi. Gözlerimi ona çevirdim anlamayarak. "Biri sana çok kötü bir şey yapmış olsa nasıl affederdin?" Yanağımı kollarıma yaslayıp profilini izledim. Canı sıkkın duruyordu. Birini mi affedemiyordu o da benim gibi? Ya da affedilmiyor muydu? İçinde nelerle savaşıyordu? "Bilmiyorum," diye mırıldandım. "Bende ne denli yara açtığına bağlı... Affedilemeyecek yaralar, kayıplar vardır." Gözlerimin içine baktı. Kahverengi gözlerinde anlam veremediğim bakışlar vardı. "Peki sen?" diye sordum bana da sorma hakkı doğduğunu hissederek. Sigarasından derin bir nefes aldı. Dumanı ah çeker gibi bıraktı. "Müslüm Gürses - Affet," diye mırıldandı. Anlamadım. Anlamadığımı anladı. "Tüm gün bunu düşünüp affedemiyor, o kişiyi affedecek bir yol bulamıyorsam; affetmem. Unuturum varlığını zamanla belki ama affetmem."
Nesneler böyle ellerini uzatıp insanı yakalayabilirler miydi; kılıç kesebilir miydi; yumruk sıkabilir miydi? Hiç güvenlik yok muydu? Dünyanın nasıl işlediğini ezberden öğrenemez miydi insan? Hiçbir kılavuz, hiçbir sığınak yok muydu, her şey bir mucize, bir kulenin tepesinden aşağı atlamak mıydı? Yaşlılar için bile hayat böyle bir şey olabilir miydi - şaşırtıcı, beklenmedik bilinmez? Bir an ona öyle geldi ki, ikisi birden kalksa, şimdi, şu çimenlikte, hayat niye bu kadar kısa, niye bu kadar açıklanamaz diye sertçe sorsa, bir açıklama talep etse, kendilerinden hiçbir şey saklanmaması gereken tam donanımlı iki insan olarak sorsalar, o zaman güzellik açılıp yayılacak, o boşluk dolacak, o anlamsız süslemeler bir şekle girecekti; yeterince yüksek sesle bağırırlarsa, Mrs. Ramsay geri dönecekti. Yüksek sesle "Mrs. Ramsay!" dedi, "Mrs. Ramsay!" Yanaklarından aşağı gözyaşları süzülüyordu.
Sayfa 186 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, çev. Sevda Çalışkan, 18. Basım 2024Kitabı okuyor
Ne düşünüyorsunuz?
böyle insanın gözüne sokarcasına mutlu olmak ve duygularını arsızca sağa sola saçmak utanmazlık.
Sayfa 17
Reklam
azizin çöküşü
Mutlu muydu? Hayır, hiç değildi.ama yüreğinin ta derinlerinde yakalamayı beceremediği harika bir şey vardı; bu bir anılar ve sezgiler yumağıydı, onu çok uzaklardaki ufuklara çağıran küçük bir alevdi. Mutluluk, ruhun huzuru, aşkın yaşanışı o uzak ufuk taydı. Ve bu çağrı hayatın ta kendisiydi, ona varabilmek için acı çekmeye değerdi. Acaba oraya varabilecek miydi?
Sayfa 230
Kendisini o ka­dar zorlayarak didinmesinin, dişini tımağına takarak çaba göstermesinin bir faydasını görmüş müydü? Aksine, değil hayatını sahiplenebilmek adına adım atmak, varlığının özerkliğine yapılan hakaretler her seferinde şiddetlenmiş, canını daha çok yakmıştı. Bir şeyler yapmak sadece, duy­duğu acıyı çoğaltmıştı. Artık umudu yoktu.
Sayfa 162 - İthaki Yayınları - 3. BaskıKitabı okuyor
İnsanın öldükten sonra çürümesi hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Benim uzmanlığım başkaydı. Çürümenin başka bir türü ile ilgiliydi. Bir bakışta tanıdığım çürüme, toprağın üstünde olandı. İnsan hâlâ nefes alıp verirken, kalbinde ya da beyninde küflenme ile başlayan o çürümeyi biliyordum ben. Hayat tarafından ensemden tutulup sokulup çıkarıldığım
Acaba Rezzan kendisini hala seviyor muydu? O da bedbaht mıydı? Onun da kendisi gibi kederli ve bedbaht olmasını ne kadar isterdi! Ya evlenmiş, hayatın akışına kapılarak kendisini unutmuş, başka isteklere, sevgilere kapılmışsa!... Bu son ihtimal onu korkutuyordu. Ve sebebini bilmeden bu düşünceden acılar duyardı. Rezzan'dan ne ümit ederdi? Bilmezdi. Fakat daima onu düşünürdü ve bu gizli ve acı düşüncelerle seneler yaşadı.
Sayfa 128Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.