Rıfat Ilgaz dediğimde aklınıza ilk ne gelir? Tabii ki
Hababam Sınıfı! İtiraf ediyorum okumadım ama çok izledim. Benim gibi sizlerin de izlerken kahkaha ile güldüğüne eminim. Peki Rıfat Ilgaz Hababam Sınıfı'nı neden yazmış ve nasıl bu kadar güldürebilmiş, biliyor musunuz? Buyurun cevabını kendinden dinleyelim.
Soru: ‘’Nasıl bu
‘’İnsan aşılması gereken bir varlıktır.’’ (sf. 6)
Bana kalırsa tek bir cümle bile bu kitabı okumak için yeterince merak uyandırıcı. Tüm insanlığın kendinden bir şeyler bulabileceği, sindirilmesi pek kolay olmayan, insanın boğazında yumru varmış hissi yaratan, mideye bir yumruk gibi inen, üstüne saatlerce hatta günlerce kafa patlatılması gereken,
Önce her incelememde olduğu gibi kitabın yazarında biraz bahsetmek istiyorum.
Alexandre Dumas , Fransız bir yazar.1805-1870 arasında yaşamıştır.Macera kitaplarında tam bir üstad.Eserlerinin 200 den fazla filmi yapılmıştır.Tiyatro ve gezi ile de ilgilenmiştir.100.000 sayfayı geçer onun tüm eserlerinin toplamının sayfa sayısı.Paris te Tarih Tiyatrosununda
YAŞA, VAR OL KARAMAZOV!
Adın çıkmış Karamazov'a! İnmez soyluya. Mujiklerin dilinde bile kötü anılır Karamazov adı. Şanın iyisi kötüsü olur mu? Oluyormuş, darağacının, sürgünün, kodesin, psikolojik çöküntülerin tadı damağına erişince anlaşılıyormuş. Masumiyetin, doğruluğun canı cehenneme, hele olaylar silsilesi birbirine uygunsa kanıtların da
Popüler olan her şeyden uzak kaldığımı burda takriben 85-90 kez belirtmişimdir. Bundan mütevellit bu kitap çıkar çıkmaz okuyup aradan çıkarmak istedim. İncelemeye de kitabı alış hikayemle başlamak istedim.
Her zaman gitmiş olduğum sahafa gittim. Kitabı alırken orda bir baba bir oğul muydu yoksa bir dede bir torun muydu tam bilmiyorum; "Yeni
Mary Stuart .
Dünya tarihinde belki başka hiçbir kadın edebiyata bu kadar konu olmamıştır, dramlarda , romanlarda , biyografilerde ve tartışmalarda böylesine konu edilmemiştir.
Şansı ve gücü, pırıl pırıl bir gökyüzünde beliren bir sabah yıldızı gibi çevresine ışık saçarak çok kolay bir şekilde ve hızla yükselmiştir. Kraliçe olarak doğmuştur, henüz daha çocukken kutsanıp ikinci defa kraliçe olmuştur. Ama bu hızlı yükseliş gibi düşüşü de çok ani ve çok hızlı olmuştur.
Bir kraliçe olsa da o da her kadın gibi aşka boyun eğdi. Zweıg’ın dediği gibi “Kendini aşk ateşiyle yakanlar, bütün hayatlarını da yakmış olurlar.” Mary Stuart aşkını hiçbir tehlikeden ve ölümden korkmadan kahramanca yaşadı. Duygularının varacağı en son aşamaya kadar, kendi kendisini bitirip yok edinceye kadar aşkını yaşamasını bildi. Belki aşık olmak için seçtiği adam çok yanlış kişiydi ama kendisi onu doğru aşkla sevmesini de bildi.
Kendisi vaktiyle brokar bir kumaşın üzerine şu cümleyi kendi elleri ile işlemişti
“SONUM BAŞLANGICIM OLACAK” sanki kendisi adına kehanette bulunmuşçasına bir cümle.
I Elizabeth tarafından idama mahkum edilince kutsanmış kraliçe olarak başını cellat kütüğünün üstüne koyarken takındığı tutum ve davranışları bütün dünya ve kendisinden sonra gelen kuşaklarca hep konuşuldu .
3 koca , 3 ülke, 1, oğul ve sonunda 1 kelle kaybeden bu kraliçenin biyografisini Zweig tarihi belgelerden faydalanarak ve kendi yorumunu da katarak çok güzel bir iş çıkarmış .
Mary StuartStefan Zweig · Can Yayınları · 2019744 okunma
Alemlere rahmet olarak gönderilen nebiler serdarı, efendimiz Hz. Muhammed Mustafa'nın (s.a.v) dünyayı şereflendirdiği günde bana bir erkek evlâd vererek, ikinci defa baba olma bahtiyarlığı veren Rabbime, O'nun (c.c.) ilmince hamd-û sena olsun.
Emanetine layıkıyla bakmayı, emaneti aldığında da verdiği gibi şükretmeyi nasip etsin...
Rabbim sana imanlı bir yaşam ve imanlı bir ölüm nasip etsin oğul...
Hamd alemlerin Rabbi olan Allahadır...
Bolca dualarınızı bekleriz kardeşler...🌹
2013 yılı Mart ayında, Perşembe günü saat 11.15de dünyaya geldi oğlum.
Anneliği ilk onunla tattim. Çok zorlu idi çünkü kolik bir bebekti. Lakin o kokusu hala burnumda seneler geçse bile. Çok güzel bir bebekti, coook. Erkek güzelim hala çok güzel yakışıklı paşam. Çok sevdim, çok korumaya çalıştım. Ama çokça da acemiydim. Tüm guzelliklerin yanında tüm hataları da oğlumda deneyimledim. Ve şuna inanıyorum her çocuğun annesi evladına en özel, en mükemmel annedir.
Oğlumla büyüdüm ben, 23yasinda anne oldum. Ben onu değil o da beni büyüttü. Düşüncelerde, hayata bakış açısında. Çok vicdanlı, yüreği güzel,gülmeyi seven evladım olduğu icin gurur duyuyorum. Küçük bir rahatsızligimiz olsa da aslında nazar boncuğu diyelim, dikkat eksikliği ile mücadele veriyoruz ana-ogul senelerdir. Okul hayatı boyunca bu mücadelemiz sürecek. Akran zorbalığı yaşasa da annesi hep yanında olacak; bilmemin, öğreniyor olmamin ya da ruhu bilmemin cabamin en önce sebebi oglumdur. Her an düşüncesini iyi tutması için, gelecek olan her olumsuz durumda nasıl mücadele edeceğini öğretiyor olmaktan gurur duyuyorum. Benim oğlum benim gururum.
Meleğim oğlum. Onu çok seviyorum cok.
M.B 11 yaşında ⭐🫂