Ee ne oldu şimdi?
Kitabı az önce bitirdim ve gerçekten spoiler vermeden konuyu nasıl ele alıp inceleme yazarım bilemiyorum. Kitabın ilk elli sayfasında tam bir karaktersiz karakter hikayesi okuduğumu zannedip Burke'a posta posta giydirirken hikayenin aslında hiç beklemediğim bir olaydan çıktığını ve vay anasını tarzında devam ettiğini
_Biz kimiz? Nereden gelip, nereye gidiyoruz?
_Biz insanlar, bir kapının önüne bırakılmış yeni doğan bebekleriz. Sepetlerimize bebeklerin kim olduğuna, nereden geldiğine dair ya da atalarının kimler olduğuna dair bir not da iliştirilmemiş. Bu yetim bebeklerin sicilini öğrenmeyi özlemle bekliyoruz. Pek çok kültür sürekli olarak ebeveynlerimizle
Bilim her şeyi kontrol edebilir mi? Bir insan büyük bir parça et yutar ve lokması boğazında kalır... Bundan daha basit ne olabilir ki? Bu da evrenin olağanüstü düzeninin bir başka örneği değil mi?.. Asla tüm yanıtlan öğrenemeyeceğiz.
Son yıllarda çok kitap okuduğumdan olsa gerek, yazarlara özendiğim zamanlar oluyor. Bir şeyler anlatma, ahkam kesme, bir şeyleri tanımlama, o şey hakkında yargılarda bulunma ve o şey hakkında hüküm verme ihtiyacı mı desem bunun adına, bilemiyorum. O kadar anlatılmaya, tanımlanmaya, hakkında yargılarda bulunulup, hüküm verilmeye muhtaç konu varki,
Adem'in oğulları vücut uzuvlarıdır; Çünkü ikisi de aynı çamurdan yaratılmıştır. Bir organ ağrıdan rahatsız olursa, Diğerleri ciddi bir yüke maruz kalır. Sen, insanların acılarına aldırmayan, "İnsan" adını hak etmiyorsun..
Hikaye 05: Oglimish'in saray kapısında olağanüstü zeka, sağduyu, algı ve kurnazlıkla donatılmış bir askeri
_Evrimsel Psikoloji_
_Beynimiz evrimleşiyor. Artık, mağara adamları gibi kadınların başına vurup saçlarından sürüklemek yerine kulaklarına güzel saçmalıklar, boş şeyler fısıldıyoruz. Çağ’a uyum sağlayamayan medeniyetsizler ise doğal seçilimle elenmeye başlıyor.
_Evrimsel psikoloji, insanın sinir sisteminin doğurduğu davranışların evrimsel
[...]
Ömer İncelikli çayından bir yudum aldıktan sonra:
— Sen de duymuşsundur, bir Azeri ateistinin şöyle dediği rivayet edilir: "Men özünü inkar edirem, sen sözünü delil getirisen." Seninki de o hesap. Ben yarışa katılmak istemiyorum, sen derece yapmanın getirilerinden bahsediyorsun. Yarışa girdikten, girmek zorunda olduktan sonra
Bu dünyada altın, erdemden ve yetenekten ne kadar kıymetli olursa olsun, insanın gölgesine altından da çok değer veriliyordu ve önceden vicdanımı servete feda ettiğim gibi şimdi de gölgemi altına feda etmiştim. Artık bu dünyada ne yapabilir, ne olabilirdim ki? 20
Çelik zincirlerle sıkı sıkı bağlanmış bir adamın kanatları olsa neye yarar ki? Yine mutsuz olur, hem de kanatları olup da uçamadığı için daha çok mutsuz olur. 29
Mantıklı olanı değil doğru olanı yapacağım. 32
Zaten insan ruhuna atılan bir çıpanın tutunabileceği en sağlam zemin de işte bu gururdur. 34
İnsan geçmişte kaybettiklerini gelecekte bulabilirdi ne de olsa. 58
Artık ürkek bir dağ ceylanı gibi kendilerinden kaçtığım insanların arasına dönmek istemiyordum. 68
İnsan bir şeyi vaktiyle iyilikle yapmazsa önünde sonunda zorla yapar. 73
Sevgili dostum, insan bir kere düşüncesizlik edip doğru yoldan ayrılırsa, onu hep aşağıya daha aşağıya çeken başka yollara da sapar; gökyüzünde ona yön gösterecek bir yıldız araması da boşunadır; zira çaresi yoktur, yokuş aşağı gidecek ve intikam tanrıçasına kurban olacaktır. 77
Uzun rüyamı tüketip kendi içimde uyandığımdan bu yana iyiyim; o gün bu gündür ne ölümü arzuluyorum ne de ondan korkuyorum. O günden beri hem gecmise hem de geleceğe dingin bir huzurla bakıyorum. 112
Ve sen sevgili dostum, eğer insanların arasında yaşamak istiyorsan gölgene bile paradan daha çok değer vermeyi öğren. Ama sadece kendin ve içindeki iyilik için yaşamak istiyorsan o zaman zaten bu öğüde ihtiyacın yok demektir. 115
Düşünün bir gün uyanıyorsunuz ve böceğe dönüşmüş buluyorsunuz kendinizi. Kafka gerçekten böcek metaforunu kullanarak aslında bize çok fazla şey anlatmak istemiş. Bir sabah uyandığında böcek olan Gregor Samsanın "Neden böcek oldum" veya "Böcek olmaktan nasıl kurtulabilirim" sorularını sorması yerine "İse nasıl
_Frekans - Titreşim, bir eylemin saniyedeki tekrarlanma sıklığı. Tesla’ya göre evren, kocaman bir titreşimdir. Einstein’e göre her şeyin özü enerjidir; her şey titreşen atomlardan oluşmuştur ve madde diye bilinen şey bile titreşen enerjidir.
_İnsan zihni, elektrokimyasal enerjiyle çalışır ve farklı dalga boylarında frekanslar yayar ve bu manyetik
_Schopenhauer:
_Kadınlar, nazik ve kibar erkekleri itici bulurlar. Masaya yumruğunu vuran maskülen erkekleri benimserler. Kadınlara aşırı bir saygı ile davranmak tek kelimeyle gülünçtür ve böyle bir şey bizi onların gözünde küçük düşürür. Şiddet eğilimleri gösteren, cahil hatta kendisini sevmeyen erkeğe bağlanırlar ve daha sonra da bunlardan
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı