Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ölenle Ölmeyelim De Yaşam Nerede? | @huseyinhakan
Son günlerde vicdanı da gündemi de hayli meşgul eden acı görüntüler üzerinde, belki de bizzat olayın kendisi üzerinde alelacele bir şeyler söylemek pek dedoğru durmuyor. Kendimizle, algımızla ve en çok da kontrolü iyiden iyiye kaçırmış olmamızla alakalı sıkıntılar yaşıyoruz. Daha doğrusu bu tarz bir hakikat karşısında, durumu ne tür bir zemin
149 syf.
·
Puan vermedi
·
13 saatte okudu
Kitabı bir tavsiye üzerine alıp okuduğumu hatta zorla satın aldırıldığımı bile söyleyebilirim belki de bu yüzden kitaba daha mesafeli olarak yaklaştım. Tabii konusunun aşırı derecede önemli olduğunun farkındaydım. Zaten 4 yıl Sosyolojiyle içiçe olan biri için hem çok değerli bir kitap bir o kadar da fazlasıyla ihtilaflıydı. Çok aşina olunan bir
Saint-Simon: İlk Sosyolog, İlk Sosyalist
Saint-Simon: İlk Sosyolog, İlk SosyalistCemil Meriç · İletişim Yayıncılık · 2017912 okunma
Reklam
Serdar Tuncer
Haydi itiraf edelim: Oynamadan, eğip bükmeden, kıvırmadan, mertçe, delikanlı gibi... Ne derler diye düşünmeden, ‘ne desinler’in hesabına hiç girmeden… Olmak istediğimiz kişiymişiz gibi yapmayı bırakarak... Olduğumuz kişiyi seyrederek kalbimizin aynasında... Neysek, kimsek, kimin nesiysek işte o olalım bir beş dakikalığına ve haydi itiraf
Bu bir içdöküntüsüdür.
Başkalarinin bizden daha kötü durumda olduğunu görüp "halimize şükürler olsun, şükretcek cok seyimiz var" diyoruz ya, o kötü olan başkasını bir başina birakip. Thomas More diyor ki "Öyle bir şeydir ki bu kibir, insanı kendi elindekiyle değil, başkasının sefaletini görerek mutlu olmaya iter." Başkasinin sefaletinden içten içe mutlu oluyoruz bizim basimiza gelmedigi için... 'Başkalarınin acısına tanıklik etmenin gizliden gizliye insana heyecan ve keyif veren tadini duyumsayanlar, o acılari oturup birbirlerine anlatmaktan, Tv ekranina yapişacak gibi izlemekten, gazetelern üçüncü sayfasini neredeyse gözüne yapistirarak okumaktan, acının en kücük ayrintisini dahi bilmeye calismaktan, kendi acilarini unutmak icin her türlü çabayi ortaya koyarken başkalarınin acilarindan keyifli bir yemek sonrasi muhabbeti cikarirlar.' Başkalarinin ölümlerinden, başkalarinin amansiz hastaliklarindan, örtülü bir hazla, yalanciktan ifadelerle sohbete renk katarlar... Başkalarinin acilari icin elinizden bir sey gelmiyorsa hic degilse susun! Birbirinizle yariş icerisinde oldugunuz sacma sapan paylasimlarla(!) zulmü duyurmaya kalkmanin onlarin acisini hafifletmedigini bilin .. "Zulme sessiz kalanin dilsiz seytan oldugu" sözünu yanlis anlayip, sosyal medyadan yaptiginiz paylasimlarla vicdaninizi rahatlatmayin.. Sesiniz fazla cıktikca o zulmü durdurmuyorsunuz, paylasimlariniz ve yaptiklariniz gürültü ve görüntü kirliliginden öteye gitmiyor .
Kırmızı Caka bir Mercedes'ti. Boya yetmemiş olmalıydı ki, ön kapağında dalga dalga açıklıklar vardı. Abdullah bu arabayı getirip tuzlanmış çağla yeşili evin önüne park ettikten hemen sonra nedense ortadan kaybolduğu için, yaklaşık iki ay var ki Kırmızı Caka, başka hiçbir cart kırmızı arabaya nasip olmayan bir huzurla tatlı tatlı uyukluyordu
Doğan Kitap
152 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
BÜTÜN YORUMLAR EŞİTTİR AMA BAZI YORUMLAR ÖBÜRLERİNDEN DAHA EŞİTTİR
YouTube kitap kanalımda Hayvan Çiftliği kitabının da içinde bulunduğu kitaplık turu videomu izleyebilirsiniz: ytbe.one/yf0me602lnY "Animal You're an animal Don't take anything less" Muse 70 yıllık bir fener. Çok çabuk unuttuk ülkede olanları. Unutmak ve kanıksamak en sevdiğimiz şeyler oldu. "X kişi ne yapsa her
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020245,8bin okunma
Reklam
2007 yılında, Salzburg’un merkezine kurulmuş bir fuarın gece bekçiliğini yaparken tanışmış olduğum bu kişinin adı Mansur idi ve aslen Yemenli bir mülteci idi. Onu daha evvelden de görüyordum, ancak kim olduğunu bilmiyordum. Mansur, Salzburg merkezinde ne kadar bina varsa akşamdan sabaha kadar defalarca volta atarak elindeki cihazla bu önemli
Salzburg şehrinin bir hapishanesi vardı. Hem de şehrin tam merkezinde. Şehir merkezini Nonntal’a bağlayan sokağın sonundaki binanın hapishane olduğunu çoğu kişi bilmezdi. Çünkü etrafı yüksek duvarlarla örülü şatafatlı bir bina idi. Tam bu binanın karşısında ünlü seyyah Alexander von Humboldt’un (1769-1859), dünyayı keşfe çıkmazdan evvel seyahat
Sigarasından, yasaksız bir iç çekerek “yıllar evvel” diye başladı söze Sigmund: “Her zaman iş sonrası uğradığım kafeye gittim. İçeri girdim ve biri köşedeki masada oturmuş hüngür hüngür ağlıyordu. Ben bir kahve söyledim ve yudumlamaya başladım sonra günlük gazeteleri gözden geçirdim. Bu esnada ara ara, ağlayan kadına bakıyordum ve ağlaması hiç
Burdaki ilk Kurban Bayramı'm. Kutlu olsun 1k! :P :D ;) Bayram ismi veriyorum çünkü ona dair anım kaldı çocukluğumda, her Kurban Bayramı'ında dün gibi hatırladığım. O duvarların lanetli olduğunu düşünmüştüm apartmanın kapısından çıkarken. Ve bir daha yabancıların olduğu betonların içine girmeme kararı almıştım. Yanında kararını onaylayanlar da olunca, çocuk da olsan gücün hazzı nedir anlıyorsun. Her katta "bu da mı ofsayt?!" hissiyle tırmanıp tırmanıp düştüğümüz o merdivenler ahh.. :) Hele ki, o teyzenin "bu bayram Şeker Bayramı değil diye şeker almadık biz" şeklindeki gerekçesi.. Çocuk bu, çocuk! Onun bayramı, başında tamlayan görevindeki kelimeye ihtiyaç duymayacak kadar tamamlamıştır kendini, iç dünyasında. :) Bahaneyle ilk o zaman tanışmadım tabi; insan "kadın olan, adına anne dedikleri bir varlığa" açıyor gözlerini her şeyden önce. :)) Sonra da başka kadınlara işte.. :) Şimdi o teyze ne yapıyordur bilmem. Ama gözlük camlarına sırasıyla sinen şaşkınlığım, kırgınlığım, boşvermişliğim duruyor olmalı.. (Sabahın 08.10'u için de mis gibi bir şey seçtim. :P ) youtu.be/Ka8X5iTDcWQ
Reklam
Bayram
Marcus Aurelius'un deyişiyle: Biz tıpkı bir bağ kütüğü gibi yemiş vermek için yaşarız; dünya düzeninin bütünü içindeki yerimizi doldurmak, dünya planında payımıza düşeni gerçekleştirmek, sonra da yerimizi başkasına bırakmak için yaşarız. Bu söylemden yola çıkarak söylemek isterim: Kendimizle, sukunet, dinginlik, içtenliğimiz ile kendimizi
Zor Sevdalar
Baharla birlikte, pazar günleri yüz binlerce kentli omuzlarına asılı kutularla evlerinden çıkarlar. Fotoğraf çekerler. Çantaları dolu avcılar gibi mutlu döner, günlerini fotoğraflarının banyo edilmesini beklemenin tatlı heyecanı içinde geçirirler (bazıları buna, aile bireylerinin girmesi yasak, yakıcı asit kokulu karanlık odalarda kimyasal
Alper Enişte (Albert Einstein)
Albert Einstein günümüzün en çok tanınan, deyimlerde en çok adı geçen, zeki çocukların en çok benzetildiği ve şüphesiz ki tarihin en büyük fizikçilerinden hatta en büyük bilim adamlarından biri. Sadece bu mu? Hayır. Einsten ayrıca zeki olduğu düşünülen fakat okulda başarı gösteremeyen çocukların velileri için de teselli kaynağı. Hepimiz
464 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Dikkat spoiler içerir. Uzun zaman sonra okuduğum en etkileyici kitap. Airbus, Boeing gibi büyük bir uçak firması olan Norton'un N-22 marka uçağı ile uçuş yapan TransPacific firmasının bir uçuşunda bir sıkıntı çıkar ve 3 kişi ölür 56 kişi yaralanır. Bu olayı araştırmaya başlayan şirket yöneticilerinden Casey Singleton, yöneticilerden Marder'ın isteği ile bu işe atanır ve yanına Richman adında bir yardımcı verilir. Bu sırada firma Çin'e kanat yapımı yapılacak şekilde 50 uçak satacaktır ve bu durum işçiler için büyük bir sıkıntıdır. Ayrıca kaza ile ilgili bir video Haber Hattı televizyon programının sunucusu Jennifer Malone'a ulaştırılır. Norton firması zor durumdadır ve uçaktaki sıkıntının slat açılışı olduğu düşünülmektedir. Pilot John Chang çok tecrübeli bir pilottur. Ve neden yönetimi otopilota bırakmadığı anlaşılamamıştır. Ayrıca oğlu da uçuş görevlisidir. İşin içinde başka işler vardır. Marder'ın niyeti bütün suçu Casey'e atıp şirketin şu anki patronu olan Hallerton'u devirip başa geçmektir ve Richman da bu işe yardım etmektedir. Tamamen köşeye sıkışan Casey uçuştakş garipliği bulmaya yaklaşır. Jennifer ile beraber uçuş testine gider ve her şey değişir. Acaba Casey bu işten sıyrılabilecek midir? Uçuşun sıkıntılı olmasının gerçek sebebi nedir? Norton firmasını gelecekte ne beklemektedir? Haber Hattı programında bu haber yayınlanacak mıdır? Soluksuz okunan bir roman. Mutlaka okunması gereken kitaplardan biri.
Uçuş 545
Uçuş 545Michael Crichton · İnkılap Kitabevi · 199930 okunma
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.