Hava sıcaklığı öğlen 30 dereceyi buldu, klima desen o da lanet olası elektrik olmadan çalışmıyor, ölüm sessizliği adeta ortamın her yerinde, damlıyor ter damlaları tenimizden, ama çıt yok. Saatler biraz akşamı gösterdiğinde güneşin kanaması tükenmek üzere kızıllığını vuruyor karşımızda duran evlerin tepelerine.
İlk paragraftan sonra inanın ki
Ben de buradayım Oğuz Ataycığım sana karşılık vererek başlamak istiyorum. Biliyorum yaşadığın dönemde hiç istemediğin tepkilerle karşılaştın, hiçbir şekilde anlaşılamadın ama bu senin sorunun değil ki, seni anlamayan bir türlü anlamak istemeyen o insanın sorunu. Her geçen gün seni daha iyi anlıyorum ve seni genç yaşta kaybetmenin üzüntüsünü daima
Bu kitap maalesef yaşanmış gerçek bir olaya dayanıyor. Okunma sayısına bakacak olursak pek fazla okurun dikkatini çekmemiş ya da bu kitaptan insanların haberi olmamış. Tıpkı Aziz BineBine ve arkadaşlarından haberdar olmadıkları gibi. Burada yazdıklarım kitabın okura vermek istediği mesaj karşısında son derece değersiz ve yetersiz kalacaktır.
.. Ne bir kuş sesi geliyor dışardan ne başka bir ses. Ağır bir sessizlik. Hani bu ölüm sessizliği beni sarıp sarmalayıp içine çekip götürecek gibi geliyor kimi zaman.
Sabahleyin uyandım, sanırım saat sekizdi, oda tamamen aydınlıktı. Ansızın uyanmıştım, bilincim yerindeydi ve birden gözlerimi açtım. O, masanın yanında duruyordu ve elinde de tabanca vardı. Uyandığımı ve ona baktığımı fark etmedi. Birden elinde silah bana yaklaştığını gördüm. Hemen gözlerimi kapattım. Uyur numarası yapmaya başladım.
Yatağıma
''Kimbilir belki de ölüm
Hatırlamaktır önce öldüğümüz bir ölümü
Eflatun'un dediğince insanlar dünyaya gelirken
Bütün dilleri bilirlermiş de unuturlarmış sonradan
Ölüm de bu emsal bilip de unuttuğumuz bir dil olmasın
Hatırlanmaya muhtaç...''
Sayfa 103 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Televizyonda ne zaman sevişme sahnesi çıksa evde aniden ölüm sessizliği oluyor ve herkes bana bakıyor sanki ben sevişiyorum. Merak ediyorum sizde de böyle şeyler oluyor mu? 😁😂😂
Öncelikle şunu kesin bir dille ifade etmek isterim ki, bu bir roman ya da kurgu kitap değildir. Tamamen araştırma ve kaynaklara dayalı, bize kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi anlatan tarihi bir başyapıttır. Türk tarihi ile ilgilenenler için bulunmaz bir kaynakçadır. Kısacası, kendisini Türk bilen/hisseden ve geçmişi ile geleceğine sahip çıkan
Sanat'ın 7 Rengi 2 kitabını da diğer kitap gibi çok sevdim.Yazılan yazı ve şiirlerin çok değerli olduğunu düşünüyorum. Geçen incelememde yapmamıştım ama bu incelememde tüm yazarlara teşekkür etmek istiyorum:
Sessizliği kaybettim ve bunun için duyduğum pişmanlık ölçüsüzdür. Mutsuzluğun, bir kez konuşmaya başlayan bir insanı nasıl sardığına tanık oldum. Sağırlığa bağlı, hareketsiz bir acıydı; bu yüzden soluduğum şey solunamayandır.