Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bu ölüm düşüncesi, bu haz, bu göklerden derin yaşama tutkusu, senden eserdir. Kaldıysa bir güzelliğim, bu 'aynalar pazarı'nda, gözlerinin değdiği yerlerimdir, sen gidip bir ölüye su versen de dilinle.
Sayfa 17 - Kırmızı Kedi Yayınevi / 12. Baskı
Deniz kıyisinın iç çekişinin ve geceleyin mağaraların ne demek olduğunu, yukarıda yıldızlarin neleri yankıladığını ve neden titrediğini anlayacaksın. Çiçeklerinve ruhların doğarlarken ağlayışını işitebildiğin zaman. Toprağın altında çenelerin neden güldüğünü ve havada nelerin ürperip ağladığını bana söyleyebildiğin zaman, iste o zaman sımsıkı kucaklayacağım Seni, büsbütün öpeceğim Seni çünkü o zaman büsbütün benim olacaksın, hem ruh hem de beden. Bir gece gülümseyerek ve mutlulukla gelip beni sımsıkı kucaklayarak memelerine bastırıp bana şöyle dediğin zaman: Gel, Ey Sevgili, Ölüm Tutkusu yükseliyor içimde... Sonsuz öpücüğün tatllğı akıyor içimde ve yalvarıyor bana iste o zaman büsbütün kucaklayacağım Seni çünkü büsbütün benim olacaksın.
Reklam
Hayat ve insan yaklaşımı hakkında farklı bir bakış
Anaksimenes, Pythagoras'a şöyle yazmış: " Gözlerimin önünde ölüm ve kölelik dururken yıldızların düzeniyle nasıl uğraşabilirim? Herkesin şöyle düşünmesi lazım: Bizi para tutkusu, mevki tutkusu, saygısızlık, geri kafalılık içimizden yıkarken gidip de dünyanın dönüşüyle mi uğraşacağım?"
Sayfa 146Kitabı okudu
“Acı duygusu korkaktır. İçimizdeki aşırı güçlü yaşam tutkusu karşısında ürker ve geri çekilir. O duygu ruhumuzdaki ölüm arzusundan çok daha güçlüdür.”
Nefret ettikleri ya da korktukları geleceğe değil, esas olarak geçmişe yönelirler. Sahip oldukları kesinlik tutkusu bununla bağlantılıdır. Fakat hayatta kesinlik, hatta kestirebilirlik ve denetlenebilirlik de yoktur; hayatı denetlenebilir hale getirmek için onu ölüme dönüştürmek gerekir; aslında ölüm, hayatın yegane kesinliğidir.
Sayfa 47 - SayKitabı okudu
FYODOR MİHAYLOVİÇ DOSTOYEVSKİ, 1821'de Moskova'da doğ du. Petersburg Askeri Mühendislik Okulu'nu bitirdikten kısa bir süre sonra edebiyatla uğraşmak için askerlikten ayrıldı. İlk romanı İnsancık lar (1846), dönemin ünlü eleştirmeni Belinski'den büyük övgü aldı. Hemen ardından İkiz (1846) adlı kısa romanı geldi. Daha sonra art
Reklam
Ölüm dünyadaymış Her solukta sessizce Birikmiş bedende. Taşlara can veren aşk O da bir zaman imiş. Ah insanın yaralı Yaşama tutkusu...
Tolstoy ve giden ömre ağıt!
Ölüm fikrinin ona esinlediği sorgula­maları içeren ltiraflarım (1882) adlı eserinde, elli bir yaşında, Savaş ve Barış ve Anna Karenina gibi eserleri kaleme almış ve dünya çapında üne kavuşmuş zengin bir yazar olduğu halde kendiyle ilgili önemli gerçekleri fark etti: erken yaşlardan be­rii kendi değer yargılarına göre değil Tanrı'nın ve toplumun değer yargılarına göre yaşamıştı. Bu yüzden de dur durak bil­meden başkalarından daha güçlü, daha ünlü, daha önemli ve daha zengin olması gerektiğini düşünmüştü. Kendi sosyal çevresinde "azim, güçlü olma tutkusu, kıskançlık, cinselliğe düşkünlük, gurur, öfke ve öç alma isteği" daima saygı uyan­dıran duygulardı. Ama şimdi ölüm düşüncesinin gelip zih­nninde yer edinmesiyle birlikte Tolstoy eski arzularının geçer­liliği üzerinde düşünmeye başlamıştı: "Diyelim ki Samara' da 6000 destayina toprağın ve 300 tane de atın oldu, sonra ne ola­ cak peki? .... Güzel. . . Diyelim ki Gogol'den, Puşkin'den, Sha­kespeare ya da Moliere'den daha ünlü oldun, eee, sırada ne bekliyor seni? İşte bu sorulara bir cevap bulamıyorum."
Sayfa 256Kitabı okudu
Büyük bir iş­tahla ne bulursa yiyor ama kilo almıyordu. Onun yemek tut­kusu, iştahı ve yediği şeyler hepimizi dehşete düşürüyordu.
Kumar tutkusu, bu ezik yüreklere beklenmeyenin, mucizenin ve kazanmanın tadını bahşederek büyüyor. Bir dahaki el hep vardır ve var olacak. Burada ölüm yok, her şey her an telafi edilebilir; kaybedilenler geri alınabilir. Şanssızlık bu masanın başlıca aritmetiği ama aşılamayacak bir şey de değil. Masanın üzerinde şans perileri dönüp duruyor ve ellerindeki değnekten pırıltılı tozlar serpiyorlar oyuncuların başlarına.
Sayfa 79 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsanlık tarihinde her şeye rağmen kazanan vicdan, merhamet, sabır ve metanet olmuştur. Zalim hanlar, krallar, imparatorlar, liderler yok oldu, hatta zamanında tüm Mezopotamya'yı ve bu yöreleri de kasıp kavuran, ölümsüz olduklarına inanılan ulu Cengiz Han, başbuğ Timurleng bile yok oldu. Ama insanlığın vicdan ve merhamet sevdası, eşitlik ve özgürlük tutkusu dimdik ayakta. Diyarbakır, bu sevdanın, bu tutkunun merkezi olmalıdır.
Gözlerimin önünde ölüm ve kölelik dururken yıldızların düzeniyle nasıl uğraşabilirim? [...] Bizi para tutkusu, mevki tutkusu, saygısızlık, geri kafalılık içimizden yıkarken gidip de dünyanın dönüşüylemi uğraşacağım?
Sayfa 146Kitabı okudu
Acı duygusu korkaktır, içimizdeki aşırı güçlü yaşam tutkusu karşısında ürker ve geri çekilir, o duygu ruhumuzdaki ölüm arzusundan çok daha güçlüdür.
603 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.