Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hayat can sıkıcı bir tuzaktır. Düşünen bir insan olgunluğa eriştiğinde ve tam bir bilinç kazandığında kendini istençsiz olarak sanki çıkışı olmayan bir tuzağın içindeymiş gibi hisseder. Aslında insan, iradesi dışında birtakım tesadüfler tarafından yokluktan var olmuştur. Peki neden? Varlığının anlamını ve amacını öğrenmek ister, sorularına cevap alamaz ya da saçma sapan cevaplar alır. Kapıyı çalar, ama açan kimse olmaz. Ölüm de aynı şekilde iradesi dışında karşılar insanı. İşte tıpkı bir hapishanede ortak bir felaketle birbirine bağlı olan insanlar bir arada olduklarında kendilerini nasıl daha rahat hissederlerse, hayatta da analiz etmeye ve sentezlemeye yatkın olan insanlar bir araya geldiklerinde, onurlu ve özgür düşüncelerini birbirlerine aktararak vakit geçirdiklerinde bu tuzağın farkına varmazlar. Bu bakımdan akıl yeri doldurulamaz bir zevk kaynağıdır.
İsra yolculuğunun hikmetlerinden birisi de İsra'nın başlangıcıyla bitişini, yani Mescid-i Haram ile Mescid-i Aksa'yı birbirine bağlamaktır. Bu bağlantının Müslümanların bilinç, şuur ve vicdanında oluşturduğu etki büyüktür. Çünkü her iki mescit kutsallıkta birbirine eşittir. Dolayısıyla Müslümanlar, ikisinden birini terk etmeleri halinde diğerini de terk etmiş olacaklardır.
Reklam
Hayat cansıkıcı bir tuzaktır. Düşünen bir insan olgunluğa eriştiğinde ve tam bir bilinç kazandı­ğında kendini istençsiz olarak sanki çıkışı olmayan bir tu­zağın içindeymiş gibi hisseder . Aslında insan, iradesi dışın­da birtakım tesadüfler tarafından yokluktan var olmuştur. Peki neden? Varlığının anlamını ve amacını öğrenmek ister, sorularına cevap alamaz ya da saçma sapan cevaplar alır . Kapıyı çalar , ama açan kimse olmaz. Ölüm de aynı şekilde iradesi dışında karşılar insanı. İşte tıpkı bir hapishanede ortak bir felaketle birbirine bağlı olan insanlar bir arada olduklarında kendilerini nasıl daha rahat hissederlerse, ha­yattada analiz etmeye ve sentezlemeye yatkın olan insanlar bir araya geldiklerinde, onurlu ve özgür düşüncelerini bir­ birlerine aktararak vakit geçirdiklerinde bu tuzağın farkına varmazlar. Bu bakımdan akıl yeri doldurulamaz bir zevk kaynağıdır.
Duygular insanın içinde kendiliğinden varolmaz. Onları Yaratıcı yaratır.
"Kedi aç galiba, miyavlıyor, dedim ve besledim." "Hayır Kırmızı. "Kedi aç demek bir düşüncedir. Benim sor- duğum senin içinde oluşan şey..." "Hımm, kedinin acıklı sesini duyunca içim buruldu. Evet, acıma diyebilirim. Evet, evet acıma hissi ona karşı hissettiğim buydu. "Hadi şimdi bunu da käğıda
Sayfa 298Kitabı okudu
10/10 puan verdi
·
Beğendi
''Yazdıkların şiir değilse kalsın” … “Aklınla yapayalnız baş başa Nice alevli geceler geçtin” … “Sen sevgileri göğüsle ve ne olur anla” Cahit Zarifoğlu Şair Cahit Zarifoğlu ile yaşamları boyunca yolları uzun kesişenlerin kendilerini bahtlı saymaları için çok esaslı nedenler var. Eğer bu kişiler, şiirin bir Müslüman için yirminci
Şiirler
ŞiirlerCahit Zarifoğlu · Beyan Yayınları · 20213,979 okunma
İsra yolculuğunun hikmetlerinden birisi de İsra'nın başlangıcıyla bitişini, yani Mescid-i Haram ile Mescid-i Aksâ'yı birbirine bağlamaktır. Bu bağlantının Müslümanların bilinç, şuur ve vicdanında oluşturduğu etki büyüktür. Çünkü her iki mescit kutsallıkta birbirine eşittir. Dolayısıyla Müslümanlar, ikisinden birini terk etmeleri hâlinde diğerini de terk etmiş olacaklardır.
Reklam
Dillerimiz de ortak bir kökene işaret eder ve insanlığın ezeli kelimeleri vardır. Doğu Afrika kıyısında da "baba" ve "mama" ifadesi kullanılır-ama maalesef "baba" anne için, "mama" baba için kullanılır.
Sayfa 131
Müslümanlar olarak hepimiz ortak bir bilinç etrafında bütünleşerek, her şeyden önce, İslami çıkarları öne çıkarmalıyız. Dünya Müslümanlığına dayatılan tanımları ve kalıpları ancak evrensel bir bilinci kuşanarak geri çevirebiliriz.
ERKEK TİPOLOJİLERİ Kişilik sorunu, otuz yıllık mücadele tarihimizin en temel sorunu olarak süregelmiştir. Kürt toplumsal gerçekliğinin karmaşıklığı, dış güçlerin baskıcı-asimile yöntemleri ile ortaya çıkan kişilik gerçekle- ri, her boyutuyla içinde bulunduğu çıkmazı derinleştirmiştir. Kürtlük bilincinin kişiliklere parçalı yansıması, ağırlıkta da
Bugünün insanı, bizler bölünmüş haldeyiz. Hayatımızı bölüp her bir parçasını başka bir çekmeceye tıkarken kendimizi de ayırmış, başka bir çekmeceye almışızdır. Günlük yaşam pratikleri gereğince gerekli olanı gerekli çekmeceden alırız ancak bazen de beklemediğimiz anda bir çekmece açılıverir. İşte bu çekmeceden çıkanların kaynağı bilinçdışıdır. Aslına bakarsak bilincin altı, üstü, içi, dışı diye tabir edilen alanlar bilincin farkında olmadığımız çeşitli düzlemlerinden bahsedebilmek için ortaya konulmuş olan terimlerdir. Gerçekte varoluşun tüm boyutlarını kapsayan ortak tözdür “bilinç” ve onun kaynağı da sonsuz zekâya sahip bir zihindir. Buna göre insan olmayı deneyimleyen her ruh, evrensel zihnin sınırlandırılmış bir modeliyle fiziki âlemde yaşama dahil olduğu süreçler içerisinde bilincin yalnızca belli bir kısmının farkındadır. Bilinçlenmek ya da bilinçli olmak denildiğinde de gerçekte bireyin bilincinin farkındalığını artırması kastedilmektedir.
Sayfa 11 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Reklam
517 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
“Kuşkusuz, evrenin yaratıcısı daha iyi bir yöntem planlayabilirdi; ama bu belirli evrenin yarattıkları, bu belirli yönteme katlanmak zorundaydılar” Jack London Jack London, Martin Eden romanını kaleme aldığında genç yaşında uluslararası başarı kazanmış bir yazardı. Buhranlı bir döneminde çıktığı Güney Pasifik’teki deniz yolculuğunda yazdığı bu
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,3bin okunma
·
Puan vermedi
Merhabalar Haftaya @adanisabasal kaleminden Rüya eseri ile geldim.Genç yazarımızın ilk eseri olan bir gençlik romanı ile geldim. 🪻“…Lavinia demek ölüm Çiçeği demek biliyor musun?“ demişti küçük oğlan. Küçük kız sadece kafasını olumsuz anlamda sallamıştı. “Sen nereden biliyorsun?“ Küçük kızın sorusuyla oğlan bir anda yüzünü yere doğru
Rüya
RüyaAda Nisa Basal · Az Kitap · 02 okunma
Emile Durkheim ve Sosyoloji
Durkheim, ilk sosyoloji profesörüdür. Sosyolojinin bağımsız bir disiplin olarak kurulmasında son derece önemli bir yeri vardır. Özellikle Comte'un çalışmalarından etkilenmiştir. ...O'na göre sosyoloji psikolojiden farklı olarak, bireysel bilinçle değil, "kolektif bilinç" ile ilgilidir (23). ...O'na göre toplumsal var olmanın temelindeki dayanışma, mekanik ve organik olmak üzere ikiye ayrılmaktadır: 1. Mekanik dayanışma: Benzerliklerden kaynaklanan dayanışmadır. Bu dayanışma türünde, bireyler arasında çok az fark vardır. Toplumun üyeleri aynı duyguyu hissederler. Daha çok geleneksel toplumlarda karşılaşılan dayanışmadır. ...Ortak bilinç, bireysel bilincin önündedir. Toplum baskıyla yönetilir. 2. Organik dayanışma: Farklılıklardan kaynaklanan dayanışmadır. Toplumlar geliştikçe toplumsal farklılaşma artar. Burada insanları bir arada tutan bu farklılaşma yani işbölümüdür. Burada birey artık tümüyle kolektif bilincin kontrolünde değildir. Bireysellik gelişmiştir. Ancak işbölümü arttıkça insanların birbirine olan bağımlılıkları da artar. (23) Swingewood, Age., s.125 ve Swingewood/1, Sociolocical Theory, in Sociologe: Debates and Issues, Edited by S. Taylor, MacMillian, 1999, s. 51.
Sayfa 34 - Ekin Yayınları, 17. BaskıKitabı okuyor
Hayatın Anlamı
4.Kısım Insan kendi kaderini kendisi mi çizer? Wittgenstein'ın diyebileceği gibi, "hayat" sözcü- ğünü tıpkı "domates" sözcüğü gibi tekil halde üreten dilbilgimiz tarafından büyülenmiyor muyuz? Dilimizin belki de yalnızca do- ğası gereği şeyleştirmesi nedeniyle bir "hayat" sözcüğümüz var. Öz',
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.