Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kişi doğduğu günden beri o kadar çok haksızlığa uğramıştır ki, buna isyan etmeyi bile bilmez ve kölelik ruhu giderek tüm içini kaplar. Böyle insanlar kendine saygı duymayı, kendini önemsemeyi hiç öğrene-meyenler arasından çıkar ve hep otoriteye boyun eğerler. İşte bu yüzden ezilen halklar Hitler gibi insanları destekler, adı demokrasi olan ama demokrasinin hiç uygulanmadığı ülkelerde de ısrarla onlara oy verirler.
Mirza'ya göre solcuların sohbeti ise adeta dünyayı parantez içine alır, göğünüzde, rengarenk bir gökkuşağı olurdu. Onlara göre gökkuşağı kavranamaz bir şey değildi, gökte, gözde, fizikte, biyolojide açıklaması vardı. Solcu arkadaşlarının sohbetinde, görünen dünya alışılmıştan farklı yorumlanırdı. Örneğin bir arkadaşı, ailenin tarih boyunca kutsal kabul edilmesinin, kralların, padişahların, imparatorların işine geldiğini çünkü çoluk çocuğu olan bir erkeğin, kolayına dağa çıkamayacağını, otoriteye isyan edemeyeceğini söylemişti. Yine bu arkadaşına göre, bekâr matadorlar daha cesur olur, evliler ise yeterince atak davranmaz, hata yapıp hayatını kaybedermiş.
Reklam
Osmanlı'da "Kardeş ve evlat katli"
Fatih Sultan Mehmed Han, devletin daha evvel içine düştüğü birtakım tehlike ve hataları değerlendirip «Fâtih Kânunnâmeleri» denilen ka- nunnâmeleri hazırladı. Lakin sanılmamalıdır ki bunlar, onun veya o devirdeki ricâlin şahsî düşüncelerini aksettirir. Asla!.. Devlet idaresine dair pek çok kâide ihtiva eden bu kanunnâmelerde günümüze kadar
Sayfa 124 - Erkam yayınlarıKitabı okudu
babayı yiyen oğul (Baba Hayvanı)
.... Ne var ki oğullar arasında babanın yerini almak için başlayan mücadele uzlaşmayla sonuçlanmıştır. Uygarlık yolundaki bu ilk adım, içgüdüden ilk vazgeçiş, karşılıklı yükümlülüklerin kabülü yolundaki ilk adımdı ve ahlakın, adaletin nüvesini oluşturacaktı. Birey babasının konumunu ele geçirme ve annesine, kız kardeşlerine sahip olma ülküsünden vazgeçti. Böylece ensest tabusu ve dış evlilik kuralı ortaya çıktı. Babanın ortadan kaldırılmasıyla boşalan yeri kadınlar doldurdu ve böylece anaerkil bir dönem başladı. Bu dönemde Attis, Adonis ve Tammuz gibi bitkilerin ruhu olan ve aynı zamanda ana tanrıçaların sevgisinden yararlanan ve babalarına meydan okuyarak anneleriyle ensest suçu işleyen genç tanrılar ortaya çıktı. Bu tanrılar, bir suçluluk duygusunun ifadesi olarak kısa ömürlülerdi veya hadımlardı ya da hayvan biçimli bir babanın öfkesiyle cezalandırılmışlardı. Adonis Afrodit'in kutsal hayvanı olan vahşi bir yabandomuzu tarafından öldürülmüştü. Kibele'nin sevgilisi Attis iğdiş edilerek ölmüştü. Boğayı öldürürken betimlenen Mitras , babasını kurban eden ve böylece kardeşlerini suç ortaklığının yükünden kurtaran bir oğuldu. İsa da kendini kurban ederek kardeşlerini ilk günahtan kurtarmıştı. Orfeusçu kökene sahip ilk günah öğretisinin Yunan felsefesindeki uzantıları, insana, genç Dionysos-Zagreus'u öldürüp parçalara ayıran Titanların soyundan geldiğini söylüyordu. Bu suçun temelinde, Freud'a göre ilahi veya insani bir otoriteye karşı isyan yatar.ı
Sayfa 279
136 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Rousseau’ya göre tüm toplumsal birlikler arasında tek doğal olan birlik ailedir. Aile dışındaki toplumsal birlikler sözleşmeye dayalıdır ve bu birliklerin en belirgin olanı devlettir. Aile ile devlet arasında bir benzerlik bulunur. Şöyle ki; baba iktidarın, çocuklar ise toplumun karşılığıdır. Hem baba hem de çocuklar özgürdür; yine de bunlar, çıkarları uğruna bu özgürlüklerinden vazgeçerler. Baba çocuklarına, onlara duyduğu sevgi dolayısıyla ilgi gösterirken devlette yönetici, halkına, onların başında olmaktan duyduğu haz sebebiyle ilgi gösterir. Yazara göre hakkın temelinde kaba kuvvet bulunamaz. Bundan dolayı yönetilenler, yalnızca meşru güçlere itaat etmekle mükelleftir. Zorbalara ise isyan etme hakkı daima vardır. Ayrıca, hiçbir insan, hemcinsi üzerinde doğal bir otoriteye sahip değildir. Bu durum, bize yöneten ve yönetilen arasındaki hiyerarşinin sözleşmeye dayalı olduğunu gösterir. Bu sözleşme üzerinde, toplumsal birliği kuranların tamamı söz hakkına sahiptir. Yönetenin yönetici olabilmesi ve yönetilenin buna razı olması, tamamen toplumsal bir sözleşme gereğidir. Sözleşmeye dayalı bu ilişkiden hem yönetenler hem de yönetilenler kârlı çıkar. Yönetim keyfî olamaz. Meşru yönetim, halkın ona rıza göstermesiyle mümkündür. bundan dolayı bir yönetimin meşru olabilmesi, yönetilenlerin kabul veya reddetme yetkisine sahip olmalarıyla mümkündür.
Toplum Sözleşmesi
Toplum SözleşmesiJean-Jacques Rousseau · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201913,9bin okunma
400 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
ATILACAK SON ADIM SADECE BANA AİTTİ. YA YENİ BİR BAŞLANGICA OLACAKTI BU ADIM YA DA ÖLÜME… SON ADIM, SON SAVAŞ VE SON BİR DİRENİŞ. Kendi tarihinin en karanlık ve en tehlikeli savaşıyla karşı karşıya olan Ötanazi Okulu’nda saflar belirlenir. Bu bir isyan değil, bir başkaldırıdır; devrim veya darbe değil, bu artık onların hayatıdır. Mahkûmlar yıllardır süregelen otoriteye ilk olmasa da son kez karşı çıktığında birbirlerine güvenmekten başka çareleri yoktur. Artık vazgeçmek için çok geçtir çünkü bundan gerisi sadece ölümdür. Yıllarını Ötanazi Okulu’nda geçiren Yeşil, kendini olağanüstü bir durumun içinde bulduğunda artık endişelenmesi gereken tek şeyin zayıf kalbi olmadığını fark etmiştir. Başta sevdiği adam olmak üzere serumun etkisi altında olan herkes büyük bir değişimin içine girmiştir. Acımasız, kontrolsüz ve tamamen vahşi duygularla hareket eden yeni düşmanlarla karşı karşıya kalmışlardır. Yeşil ve arkadaşları için zaman daralıyordur, kaybettikleri her saniye onlar için yeni bir yıkımın başlangıcıdır. Tehlike ve gizemin uğultulu sesini içinde barındıran Ötanazi Okulu, serinin son kitabıyla tüm sırların kapılarını bizler için aralıyor.
Ötanazi Okulu 4
Ötanazi Okulu 4Maral Atmaca · Ephesus Yayınları · 20231,510 okunma
Reklam
Otorite
Tüm otoriteler onur kırıcıdır. Otorite onu kullananları da otoriteye maruz kalanları da alçaltır. Otorite acımasızca, abartılı bir şekilde ya da zalimce kullanıldığında kendisini ortadan kaldıracak olan isyan ruhunu ve bireyselliği ortaya çıkartarak aslında faydalı olur. Belli bir miktarda, yumuşak başlılıkla kullanıldığında ve ödüllerle desteklendiğinde ise toplumu akla hayale gelmeyecek derecede yozlaştırır. Bu durumda insanların kendilerine uygulanan baskının farkına varması şansı azalır ve başları okşanan hayvanlar gibi bayağı bir konforun içinde diğer insanların düşünceleriyle, diğer insanların belirlediği standartlara göre hiçbir zaman özgür olamadan yaşarlar. (SB notu: Tanıdık geldi mi ?.. Kaynayan Kurbağa Sendromu: Normal ısıdaki suya atılıp yavaş yavaş ısıtılarak haşlanıp öldürülen kurbağa...)
88 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"Acı bana Tanrım Bütün kırık kanatları güçlendir"
Cibranın 1912'den yayımlanan romanı kırık kanatlar Arap dilinde yazılmış ilk romanlardan biridir aynı zamanda. Kitaptaki genç adamın Halil Cibran olduğu tahmin ediliyor. *Kitabın girişinden yani öndeyişi okurken bir genç adamın bir kadına olan aşkını duygularını okuyoruz. *Şiirsel bir üslupla duygularını anlatıyor anlatıcı Selma
Kırık Kanatlar
Kırık KanatlarHalil Cibran · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20189,6bin okunma
Ekber Şahın ulemayı kontrol altına alışı
Hindustan güvenliğin ve barışın merkezi haline geldi... Biz, önde gelen âlimler olarak... ilk önce "Allah'a, Peygamber'e ve aranızda otoriteye sahip olanlara itaat edin," şeklindeki Kur'an emrinin ve ikinci olarak da, "Muhakkak ki, hesap günü Allah'a en yakın olanınız, İmam-ı âdil'dir; her kim Emir'e itaat ederse Allah'a itaat eder ve her kim de ona isyan ederse Allah'a isyan eder"... buyuran Sahih Hadis'in derin anlamı üzerine düşündük. [Böylece] bizler, Müminlerin Emiri, Allah'ın yeryüzündeki Gölgesi, Gâzi Padişah Ebü'l-Feth Celaleddin Muhammed Ekber'in -Allah devletini daim kılsın - en adil, en bilge ve Allah'tan en çok korkan hükümdar olduğunu ilan ediyoruz. İleride dinî bir soru sorulması hâlinde... Hazret-i Şehinşâhî nüfuz eden keskin kavrayışı ve açık bilgeliğiyle ortaya atılan birbirine zıt fikirlerden birini benimseme yoluna girer ve bu amaçla bir ferman çıkarmak isterse... böyle bir fermanın bizleri ve tüm ulusu bağlayıcı olduğunu... dahası buna karşı gösterilecek bir muhalefetin... öteki dünyada lanetlenmeyi ve bu dünyada mal mülk ve dinî ayrıcalıkların kaybını gerektireceğini şimdiden kabul ederiz. Bedâûnî, bu belgeyi kendisinin ve ulemanın çoğunun istemeyerek imzaladıklarını ve makamları, dirlikleri veya hayatlarıyla ciddi şekilde tehdit edildiklerini iddia etmiştir.
Sayfa 192Kitabı okudu
Böylece çocuk anne-baba tarafından yaratılan mutlak anne-baba sevgisi mitine sıkı sıkıya sarılır. Ama içteki huzursuzluk saatli bomba gibi işlemeye devam eder. Bir kenara itilmiş ve böyle bir anne-baba dolayısıyla tehdit olarak yaşanmış kendiliğine duyulan öfke bir supap gerektirir. Bu durumda bu insan otoriteye karşı değil, aksine "zayıf" olarak algıladığına karşı başkaldırır. Bu isyan kendine yönelik nefretin serbest kalmasını sağlar, çünkü zayıfın imha edilmesi, bunun temelinde yatan "iyi" anne- babaya ilişkin yalana dokunulmadan iyi bir edim olarak gösterilebilir. Şiddet içeren hesaplaşmalarda dış düşmanın genelde erkek olması, annenin babaya karşı bilinçdışı ödipal düzlemde savunulmasına ayrıca sembolik bir anlam yükler.
Sayfa 200Kitabı okudu
Reklam
192 syf.
7/10 puan verdi
yolcu kitabında yazarımız sevgili Özlem hanım @yolcu_ozlembelen kendisi hakkında herhangi bir özgeçmiş bilgisi vermiyor. Bununla birlikte kendisine sadece "yolcu" denmesini istiyor.Kitap boyunca okurlarını 'yol arkadaşı' olarak yanında görmek istiyor ve onlara sıradan kişisel gelişim kitaplarından farklı olarak içimizdeki çatlak sesten nasıl kurtulacağımızı anlatmaya çalışıyor. Geçmişte yaşadığımız üzüntülere, acılara ve hayal kırıklarına sevgi dolu gözlerle nasıl bakacağımızı, acılarımıza isyan etmek veya suçlu aramak yerine o yarayı gördüğümüz için neden mutlu olmamiz gerektiğini ve o yarayı nasıl şifalandıracağımizi öğreniyoruz. Daha doğrusu öğrenmeye dair gerekli dinamiklere ulaşıyoruz.. Bundan sonrası ise bizlerin algısına ve mücadelesine bağlı olarak gelişiyor . Farkındalık yaratan kişisel gelişim kitabı sevenlere tavsiye edebilirim. Yeni şeyler öğrenirken çatlak sesin sesi çıkmaz. Neden mi? Öncelikle bilmediği bir şey ile ilgili yorum yapamaz. Unutma geçmişten alıp alıp önüne getiriyor. Yeni bir deneyimde sesi bu yüzden çıkmaz ve sen o bilmediğin konuyu sporu enstrümanı öğrenmek, kendine katmak o kadar çok istersin ki muazzam bir konsantrasyon içinde anda olursun. Anda zaten o var olmaz. Kalbinden gelenler için gayret göstermek kendiliğinden olan bir haldir ve bu halde zorlanma yoktu. Mutluluk içinde olur. Dışsal bir faktöre, otoriteye ihtiyaç duymazsın. Kimse sana yap demez, uyuma demez, kalk demez yaparsın kalkarsın çünkü çeker seni, çekilirsin.
Yolcu
YolcuÖzlem Belen · Gelecek Atölyesi · 202380 okunma
Sadece işlerini yapan ve kendi adlarına özel bir düşmanlığı olmayan sıradan insanlar, korkunç bir yıkıcı eylemin faili olabilirler. Dahası yaptıklarının yıkıcı etkileri apaçık olduğunda ve temel ahlak standartları ile bağdaşmayan eylemlere devam etmeleri istendiğinde bile görece çok az insan otoriteye direnmek için gereken kaynaklara sahiptir.
“Yaratana isyan konusunda yaratılana itaat yoktur.” Nasslar otoritenin sınır taşlarıdır, beşeri otorite bu sınırı geçemez. -Nassın çizdiği ve beşeri otorite sınırlarını belirleyen alan aynı zamanda ferdin yöneticilere ne kadar itaatle sorumlu olduğunu da gösterir. Otoriteye itaat sınırsız değildir.
Sayfa 139Kitabı okudu
260 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.