Bu inceleme eser miktarda küfür içerecek.
Kendimi alnımdan öpebilseydim eğer, bu kitabı listeme kattığım için öperdim. Benim ana listem Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 Kitap listesini taramam ve seçtiklerimdir. Bunun dışında liste demenin artık ayıp kaçacağı bir ajanda listem var. Araştırma konusunda anneme çektiğim için gözüm dönerek, hangi
Eli kalem tutanlar bu davayı yazsın. Hitabeti güçlü olanlar bu davayı konuşsun. Herkes bir şey yapsın; ama sakın sessiz kalmayalım! Çünkü sessizlik öldürür.
Birazdan okuyacaklarınız, 'inceleme' adı altında birleşmemişlerdir. Kendimi gerçekten bildim bileli vaaz vermekten ve/veya birine bildiğimi doğru ya da gerçek olarak lanse etmekten uzak durmuşumdur. Çünkü, ne kendimi bir şey hakkında bilgi sahibi görecek kadar özgüvenim veya kibrim olmuştur, ne de karşımdakinin kendi başına arayarak bulabileceği
Geçmişten günümüze, kısa bir yolculuktan birikimler...
Zaman olarak kendisine en çok süre verdiğim ve okurken sayfalarca not aldığım kitabın incelemesinden herkese merhabalar. Evet, 29 günde bitirdim hemen hemen bir aylık süreye tekabül ediyor. Bir kitap için kullanılan bu süre benim için ciddi anlamda uzun, hatta çok uzun bir süre.
Servet-i Fünûn dönemi 1896 ile 1901 tarihleri arasında var olan, Türk edebiyatının yenilenme sürecinin önemli bir aşamasıdır. Diğer adı Edebiyat-ı Cedide ( Yeni Edebiyat) dönemidir.
Sultan Abdülhamit'in edebiyat çevresi üzerinde oluşturduğu baskılardan da kaynaklanan bir sebeple yazar ve şairler edebiyatı eleştirel bir unsur olarak kullanmaktan
Aloda..
Kitabın tam olarak neresinden başlasam bilemiyorum.
İlk olarak genel bir bakış açısıyla bilgi vermem gerekirse, Aloda deneysel roman sınıfına girebilecek türden bir kitaptı. Kitap, lipogram tekniğiyle yazılmış ve içerisinde, Aloda'nın dışında bir "O" harfi hiç kullanılmamıştır. O harfi alfabemizdeki 18. harf olmasından
Tersten bir inceleme olacak bu çünkü en çok kitabın sonunu,son resmi sevdim ..
#Ciddi SPOİLER içerir kardeş sonra demedin deme ! :)
"DÜŞERKEN" ilk Tarık Tufan deneyimim oldu tabiiki Auschwitz toplama kampında kaybedip yıllar sonra bulduğum kardeşim
Osman Y. sayesinde kitap elime geçti :) okuyacağıma çok da emin
Şaşırtıcı ve kışkırtıcı bir eser “Terra Nostra”. Bu bitmek bilmeyen 1088 sayfalık romanında hem mekanlar, hem de zamanlar hareketliyken bizi sanki gotik bir tablonun içinde seyahate çıkarıyor Fuentes ve kutsal kitapların -ki burada özellikle Katolik inancı- emrettiğini, kibir, şiddet, şehvet içeren sahneler eşliğinde sorguluyor. Kusurlu dünyamızda
Sakız Sardunya
...
Ne zaman sınıfta öğretmen yoklama yapsa, zavallı Sakız Sardunya utancından yerin dibine geçiyordu.
“Kerem?”
“Burada öğretmenim!”
“Nazlı?”
“Burada öğretmenim!”
“Sakız Sardunya?”
Sıra ona geldiğinde bütün sınıf hep bir ağızdan bağırıyordu. “SAKSIDA!!!!”
Böyle zamanlarda Sakız Sardunya ağlamaklı oluyor, buralardan kaçıp gitmek
Simyacı
Hepimiz birilerinin bize biçtiği hayatı yaşıyoruz bir yerde. Bize diretilenlere kafa tuttuğumuz kadar var olmaya çalışıyoruz. Belki doğrulardan ayrılıp yanlışı seçiyoruz belki de doğruların ne olduğuna takılmadan istek ve arzularımızın peşine düşüyoruz. Bana sorarsanız bence insan hayatının iplerini kendisi göğüslemeli. Zira herkesin bir