Gelmeni beklerken, her defasında
Baktığım ufuklar, yokluğun dolu
Bir lahza işitip, senin sanıp da
Beklerim yolunu, bir ömür boyu
Heceler, heceni tanısın diye
Yokluğun, içimde büyüsün diye
Bir ömür, aşkınla kül olsun diye
''Bazı şeyler için artık sabrım yok; ukala biri haline geldiğim için değil, aksine hayatımda artık beni mutsuz eden ya da üzen şeyler ile vaktimi daha fazla kaybetmek istemediğim bir noktaya ulaştığım için.
Laf sokmalara, haddinden fazla eleştirilere ve hangi türden olursa olsun talep ve beklentilere artık sabrım yok.
Benden hoşlanmayan insanları memnun etmeye, beni sevmeyen insanları sevmeye ve bana gülümsemeyen insanlara gülümsemeye yönelik arzumu kaybettim.
Artık yalan söyleyen ve beni yönetmek isteyen insanlara bir dakika bile harcamak istemiyorum.
Oyunların, ikiyüzlülüğün, sahtekârlıkların ve ucuz övgülerin olduğu ortamlarda bulunmak istemiyorum.
Çokbilmişliğe ve akademik ukalalığa tahammülüm yok. Aynı şekilde boş dedikodulara da bulaşmak istemiyorum. Uyuşmazlıklardan ve karşılaştırmalardan nefret ediyorum.
Farklılıklardan, hatta zıtlıklardan oluşan bir dünyaya inanıyorum, bu nedenle katı ve toleransı olmayan insanlardan kaçınıyorum.
Arkadaşlıkta sadakatsizlikten ve ihanetten hoşlanmıyorum.
Birisine nasıl iltifat edileceğini ya da cesaretlendirmek için ne diyeceğini bilmeyen insanlarla bir arada olamıyorum.
Abartılar beni sıkıyor. Ve her şeyin üzerinde, sabrımı hak etmeyen hiçkimseye sabrım yok.''
''Eğer tekrar geleceksem, senin de bir şeyleri idrak etmiş olman gerekiyor, tamam mı?''
Bekledi.
''Şöyle,'' dedim ve açıkladım. ''Kimin vampir kimin kurt adam olduğu umurumda değil. Bunun konuyla bir ilgisi yok. Sen Jacob'sın ve o da Edward, ben de Bella'yım. Bunun dışında hiçbir şeyin bir önemi yok.''
Hemen gözlerini kıstı. ''Ve o da vampir,'' diye ekledi gözle görülür bir tiksintiyle.
''Ve ben de başak burcuyum!'' diye bağırdım, sabrım taşmıştı.
Ne olduğunun hiç önemi yok. Elinde hangi salladığının hiçbir önemi yok. Benim tahammül edemediğim içi boş tipler. Öyle insanlar karşıma çıktığında sabrım taşıyor
''Bazı şeyler için artık sabrım yok; ukala biri haline geldiğim için değil, aksine hayatımda artık beni mutsuz eden ya da üzen şeyler ile vaktimi daha fazla kaybetmek istemediğim bir noktaya ulaştığım için.
Laf sokmalara, haddinden fazla eleştirilere ve hangi türden olursa olsun talep ve beklentilere artık sabrım yok.
Benden hoşlanmayan insanları memnun etmeye, beni sevmeyen insanları sevmeye ve bana gülümsemeyen insanlara gülümsemeye yönelik arzumu kaybettim.
Artık yalan söyleyen ve beni yönetmek isteyen insanlara bir dakika bile harcamak istemiyorum.
Oyunların, ikiyüzlülüğün, sahtekârlıkların ve ucuz övgülerin olduğu ortamlarda bulunmak istemiyorum.
Çokbilmişliğe ve akademik ukalalığa tahammülüm yok. Aynı şekilde boş dedikodulara da bulaşmak istemiyorum. Uyuşmazlıklardan ve karşılaştırmalardan nefret ediyorum.
Farklılıklardan, hatta zıtlıklardan oluşan bir dünyaya inanıyorum, bu nedenle katı ve toleransı olmayan insanlardan kaçınıyorum.
Arkadaşlıkta sadakatsizlikten ve ihanetten hoşlanmıyorum.
Birisine nasıl iltifat edileceğini ya da cesaretlendirmek için ne diyeceğini bilmeyen insanlarla bir arada olamıyorum.
Abartılar beni sıkıyor. Ve her şeyin üzerinde, sabrımı hak etmeyen hiçkimseye sabrım yok.''
Sûfîyim halk içinde tesbih elimden gitmez
Dilim ma’rifet söyler gönlüm hiç kabûl etmez
Boynumda icâzetim riyâ ile tâatım
Endişem ayrık yerde gözüm yolum gözetmez
Söylerim ma’rifeti sâluslanırım katı
Miskinliğe dönmeye gönlümden kibir gitmez
Hoş dervîşim sabrım yok dilimde inkârım çok
Kulağımdan gireni hergiz içim işitmez
Âlem çıraktır sadır gönlüm bunu gözetir
N’ideyim Hak korkusu hergiz içimden bitmez
Görenler elim öper tac u hırkama bakar
Şöyle sanırlar beni zerrece günah etmez
Dışımda ibâdetim sohbetim hoş tâatım
İç pazarda gelince bin yıllık ayyar etmez
Görenler sûfî sanır selâm verir utanır
Onca iş koparaydım eleriben güç yetmez
Dışım derviş içim boş dilim tatlı sözüm hoş
İllâ ettiğim işi dînin değşiren etmez
Yunus eksikliğini Allah’ına arz eyle
Onun keremi çoktur sen ettiğin ol etmez