Bu roman; Aytmatov'un, edebiyat alemine geniş yankılar uyandıran, verilmek istenen mesajla yaratılan tiplerin büyük bir uyum içinde anlatıldığı eserlerinden biridir. Tabi bunu söylerken özellikle "Toprak Ana, Gün Olur Asra Bedel ve Cemile" romanlarını da es geçmeyip hakkını vermek lazım. Hepsinde muhteşem bir anlatım tekniğini bulabilirsiniz.
*Romanın kahramanı 7-8 yaşlarında bir çocuktur. Çocuk, saflığın bozulmamış özün, arın ve geleneğin sembolüdür. Çocuğun düşlerle dolu saf ve temiz dünyasından hayatın acı ve çıplak gerçeğine uzanan bir kurgu romanı olmuş.
* Saflığın apaklığın sembolü olan çocukluğun hayatta olan acılarla karşı karşıya kalmasını görüyorsunuz. Bu acılı hayat öyle ki; deyim yerindeyse Tevfik Fiktet'in "Gayyâ-yı Vucúd" adlı şiirinde dile getirdiği çukurun ta kendisidir. Onu da şu dizelerle yazmak istedim.
Bazı kırlarda gezerken görülür nefretle;
Bir çukur yerde birikmiş mütekeddir bir su,
Solucanlarla, sülüklerle, yılanlarla dolu.
**Aytmatov'un eserinde yansıttığı hayatın acı gerçeklerin tam olarak bu dizelerdeki gibi olduğunu düşünüyorum. Bir çukur, içinde kirli sular, suların içinde solucanlar, sülükler ve yılanlar...
*Hülasa yazar; saflığın acılarla karşılaşma sürecini sembolik bir çocuk üzerinden okuyucusuna aktarmaya çalışmış. Aynı zamanda destan, efsane ve masal gibi sözlü edebiyat ürünlerini de eserine sokmaya çalışır. Geçmişi temsil eden dede ile geleceğin ve temiz bir sayfanın sembolü olan çocuk arasında dramatik bir ilişki kurmuştur.
Okunulması gereken bir eser olduğunu düşünüyorm. Keyifli okumalar...