Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Üzüntü yoktu. Acımasızlık gibi görünen şey, aslında katıksız sevinçti. Bu, salt samsara ve yeniden doğuş inançlarından kaynaklanmıyordu; insanı durmaksızın yenilenen doğanın bir parçası olarak kabul ediyorlardı. Çeltik tarlası, orada boy atan bitkiler, meyve veren ağaçlar. İnsan elinin biraz yardım etmesi şarttı; tıpkı hasadın ve tarımın insan müdahalesine gereksinmesi gibi. İnsanlar, bu doğal akıştaki sıralarını almak için doğuyorlardı."
Sayfa 68 - Can Yayınları 1994, çeviri: Püren ÖzgörenKitabı okudu
Samsara, (...) Jainizm ve Budizm'de de yer edinmiştir. Batılı düşünce şeklinde bu reenkarnasyon olarak bilinir. Reenkarnasyon, yanında ağır bir yük getirir; kişi, nesiller boyunca tekrar tekrar yaşamak zorunda kalacaktır. Bu, bireylerin yaşamın yükünden kurtulmak için karma ve samsara döngüsünü kırmak zorunda olduklarını vurgulayan Hint dinlerinin amaçlarına terstir.
Sayfa 183
Reklam
"Yaratılmış olan her şey geçicidir;gayretle ve titizlikle çalışmaya devam edin". Buda'nın ruhu artık göç etmeyecekti. Bilgeliği sayesinde samsara döngüsünü aşmış, yani ölüm, yeniden doğum, acı çekme ve yine ölme zorunluluğundan kurtulmuştu.
Sayfa 164 - Say yayınlarıKitabı okudu
"Hiç durulmayan bir hareketle ve büyük bir enerji dansıile var olmakta ve aynı anda da yok olmaktadır." Fizikçilerin atom-altı dünyasının olduğu gibi Doğu mistikçilerinin fenomenal dünyası da bir «samsara» yani sürekli doğumun ve ölümün dünyasıdır.
Sayfa 363 - Arıtan YayıneviKitabı okudu
Nanda, "Neden sana acı çektireyim ki?" diye sordu. "Çünkü sen aslında yaşamın kendi içine hapsettiği dürüst bir Samsara çocuğusun." diye yanıt verdi Şiridaman. " Sen suyun yüzüne çıkan ve çiçeklerini göğe doğru açan lotus çiçekleri gibi gülme ve ağlama denizinin, o korkunç okyanusun yüzeyine çıkmak isteyenlerden."
Sayfa 19 - Can
Samsara
Samsara kelimesinin sözlük anlamı "çaprazlama dolaşmak"tır. Hint düşüncesinde, bir kişinin yaşam gücünün bedenin ölümüyle yitip gitmediği, bunun yerine çaprazlama olarak dolaştığı vurgulanır. Yani yaşam gücü, yaşamaya devam ettiği başka bir zamana ve bedene göç eder.
Sayfa 183
Reklam
.. Gerçek mümin acı çekmez ki Samsara'dan kurtulmaya çalışsın. O, kendini Tanrısal aşkın cezbesine kaptırmış "ne yermelere aldırır, ne övmelere". Sıcak olmuş, soğuk olmuş ona ne? Ermiş için dost da bir, düşman da bir. Yasla sevinç farksız. Kaygılardan sıyrılmıştır ermiş, sonsuz bir memnunluk içindedir. Vücudu başka yerdedir, ruhu başka yerde..
İnsanların ölüm ve yeniden beden bulma döngüsü "Samsara" olarak tanımlanmaktadır.
Bu dünyanın röntgenini çekmek için didinip durduğumuz vakit, ruhun kargacık burgacık yazılarla dolu parşömen kağıdında aslında hiçbir şeyin yok olmadığının farkına varırız. Eşzamanlılık art-ardalığın yerini almıştır. Kutsalın geçirdiği başkalaşımlar geleneklerin, bireylerin, kültürlerin keyfince çeşitlenir ve her kişi bir “ sınır geçirici " haline gelir. Hepimiz hacılaşmışızdır, fakat bu hac yolculuğu özel bir güzergahla sınırlı değildir. Arayışı korumuşuzdur, fakat aradığımız artık sadece Kutsal Kase değildir; üstelik bu arayış insanların manevi müdahalelerine göre değişikliğe uğrar :Kah Budizmdeki ruhun sınırsız göçler çemberi olan samsara, kah Vedanta'daki dünyanın kozmik yanılsaması olan maya, kah semazenlerin vecd içindeki dansları kılığına bürünür. Bir başka deyişle kültürlerin melezleşmesiyle büyüyen tercih yelpazemiz, zaman ve mekanın ötesinde serüvene çıkmak için yorumbilgisinin dar çemberini kırar. Bu yolculuklar her birimizi çok bireyselleşmiş ve çok özel bir Homo viator (seyyah insan) haline getirir.
Anne Özlemi başkadır
Birden annemi görüyorum. Yolun karşısında beni bekliyor. Ok gibi fırlıyorum. Koşup beline sarılıyorum. Acı bir hasretle. Anne seni çok özledim diyeceğim, ama sesim çıkmıyor. Annemin gözleri yaşlı. Gülümsemeye çalışıyor. “Seni çok özledim,” diyor. Başımı göğsüne gömüyorum. Samsara kokusu. Ağlamak istemiyorum, ama gözlerim çok yanıyor. Kendimi tutamıyorum, ağlıyorum.
Reklam
Biz müslümanların da seküler pratiği...
Yoga, Hinduizm'in temel kavram ve uygulamalarından biridir ve bireyin gizil güçlerini ortaya çıkaran ve ona bir takım insanüstü nitelikler kazandırdığı kabul edilen bazı geleneksel Hindu inanç ve uygulamalarını ifade eder. Bedensel ve ruhsal egzersizler toplamı olan yoganın, bireyi samsara (doğum ölüm yeniden doğum döngüsü) çarkından kurtaracağı ve onun Yüce makam ve hallere ulaştıracağı kabul edilir. Mohenjo-daro ve Harappa höyüklerinde yapılan kazılarda ele geçirilen belge ve bulgular, yoga uygulamalarının en az beş bin yıl öncesinden beri İndus Vadisi'ndeki insanlar tarafından bilinmekte ve uygulanmakta olduğunu göstermiştir.
Sayfa 329Kitabı okudu
Kitabın en vurucu noktası
«Bütün o aptallıklara sen, oğlun da aynı şeyleri yaşamasın diye mi katlandığını sanıyorsun gerçekten? Oğlunu sakınabilir misin Samsara'dan? Nasıl? Öğütler, dualar, öğretilerle mi? Sevgili dostum, bir zamanlar bana burada anlattıklarını, Brahman'ın oğlu Siddartha hakkındaki o öğütlü hikayeyi unuttun mu? Bir Samana olan o Siddartha'yı Samsara'dan,günahtan, açgözlülükten, aptallıklardan kim korumuştu? Babasının dinseverliği, öğretmenlerinin öğütleri, kendi bildikleri, kendi aramaları, koruyabildi mi onu? Kendi hayatını yaşamaktan, kendini hayatla ki rletmekten, o acı içkiyi tatmaktan, kendi yolunu bulmaktan hangi baba, hangi öğretmen koruyabildi onu? Herhangi bir kişinin bütün bunları yaşamaktan kurtulabileceğini mi sanıyorsun, sevgili dostum? Belki senin sevgili oğlun kurtulabilir diye düşünüyorsun, çünkü onu acı, üzüntü ve umutkırıklığını yaşamasını istemiyorsun.Ama onun için on kez ölsen, onun alınyazısını en küçük bir biçimde bile değiştiremezsin.»
Sayfa 131 - pdf
Upanişadların tamamlanmasından sonra, Hindu düşünce tarzında birbiriyle iç içe geçmiş karma ve samsara doktrinleri ön plana çıkmıştır ve günümüzde bile varlıklarını sürdürmektedirler. İkisi de eylemin felsefesi ve o eylemin sonuçları ile ilgilidir. Ahlaki bir kavram olan karmaya göre {genellikle kharma olarak yazılır) bireylerin, mevcut yaşamlarındaki eylemleri ya da karmaları daha sonraki yaşamlarında sürecekleri hayatı şekillendirir. Özgür kalıp daha yüksek bir gerçeklikle birleşene kadar, ruhların insan ve hayvan yaşamları arasında döngü içerisinde olduklarına inanılır.
yaşam'a evet, peki, ama "tüm biçimlerine" mi?
"Nietzsche'nin son felsefesi, ilk felsefî dünya görüşünün ya da Budist çileci ideallerin, istencin yadsınmasının ve yaşamdan el çekmenin yüceltildiği Schopenhauercı metafiziğin tamamen tersidir. Ruh göçü yoluyla reenkarnasyona dair eski Hindu öğretisi, benliğini yok etmeyi başarana kadar herkesin mirasçısı olduğu bu lânet, Nietzsche tarafından tamamen tersine çevrilir. Tekrar oluş döngüsünün baskısından kurtuluş değil, ona sevinçle geri dönüş, en yüksek etik mücadelenin amacı haline gelir; Nirvana değil, Samsara bu en yüksek idealin adıdır. Karamsarlığın iyimserlik yararına yola getirilişi Nietzsche'nin başlangıçtaki ve sondaki düşünüşü arasındaki asıl farktır; bu yola getiriş, bu yalnız ve dertli kişinin gelişiminde benliğin alt edilişinin kahramansı zaferini bizim için resmeder. Yaşam döngüsüne takılmış, aralıksız ve sonsuzca ona mahkûm olduğumuzdan, onunla özdeşleşme yoluyla barışık olmak ve ona sevinçle ve kuvvetle göğüs germek için onun tüm biçimlerine "Evet!" demeyi öğrenmeliyiz. Pervasız bir yaşam sevgisi o halde yeni yasa koyucunun tek ve kutsal ahlak söylemidir; Nietzsche'de esrimeye yakınlık ve yaşamın sınırsız yüceltilişi, kutsal tanrı kültüne dönüşerek dinsel aydınlanmayı olumlar."
Sayfa 171 - Nietzsche'nin Sistemi / Africano Yay. Çev. Ayça GöçmenKitabı okudu
Asla tecrit olmuş halde eylemeyiz, edimlerimiz daima izler bırakır ve iyi, kötü ya da yansız olabilen bu izler, edimin ardından çok zaman geçse bile o edimin failine musallat olmaya devam eder. Ortak ahlak burada devreye girer: Budist pratikteki ilk adım üç düzeyde (beden, konuşma ve zihin) vuku bulan sıhhatsiz eylemleri tespit edip kendimizi bunlardan arındırma yönünde eğitim görmektir. Bedenin kaçınması gereken üç hastalıklı eylem (öldürme, çalma, cinsel yanlış davranış), dört konuşma eylemi (yalan söyleme, iftira atma, ağır konuşma, gıybet) ve üç zihin eylemi (açgözlülük, öfke, kuruntu) vardır. Uçlardan sakınma şeklindeki "orta yol"u takip ederek bu sıhhatsiz eylemleri peyderpey azalttığımızda, henüz hazır olmasak bile, bağlılık yaratan nesneler karşısında herhangi bir hisse kapılmadığımız Aydınlanma aşamasına girmeye yaklaşır ve böylece acıdan (dukkha) ve bitimsiz yeniden doğuşlar döngüsünden (samsära) kurtuluruz. Bu aşamaya erişen bireye Bodhisattva denir.
Sayfa 53 - EncoreKitabı okudu
181 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.