Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
316 syf.
·
Puan vermedi
Ruhu aydınlatan sözcükler, mücevherlerden daha değerlidir.
Sanatçının Yolu, Julia Cameron tarafından yazılmış bir kişisel gelişim kitabıdır. Kitap, her bireyin bir yaratıcı ve sanatçı olma potansiyeline sahip olduğu fikrine dayanıyor ve okuyucunun yaratıcılıklarıyla yeniden bağlantı kurmasına ve günlük yaşamlarında buna zaman ayırmasına yardımcı olmak için tasarlanmış pratik alıştırmalar, etkinlikler ve fikirler sunuyor. Yazar ayrıca yaratıcılık ve yaşam doyumu arasındaki ilişkiyi araştırıyor ve yaratıcı bir uygulama geliştirmenin yaşamın birçok alanında derin bir fark yaratabileceğini savunuyor. Kitap, yaratıcılık ve kişisel gelişim ile ilgilenenler ve yaşamdaki esenliklerini ve tatminlerini artırmak isteyenler için özellikle değerli ve anlayışlı olabilir.
Sanatçının Yolu
Sanatçının YoluJulia Cameron · Butik Yayınevi · 2009365 okunma
Bir paparazzi programının gecekondulara, bir realite programının da yüksek sosyete ya da "sanatçı âlemi"ne girdiğini gördünüz mü hiç? Her program için bir üslup ve sınır belirlenmiştir ve medya âlemi kendi hadlerine tecavüz etmez.
Sayfa 184Kitabı okudu
Reklam
Güçlülük ile, özgür ve yürekli olmak erkeğe yakışansa eğer; Ah, o zaman derinlerde tutulan bir sır onu daha da çok süsler.
Eylül'de İzmir'de Rum Olmak Zor be kardeşim, Eylül’de İzmir’de Rum olmak zor, hem de çok zor… Eylül ayı ironik bir şekilde Dünya Barış Günü ile başlar, 6-7 Eylül ile devam eder, 9 Eylül ile zirveye çıkar, muhtelif ilçelerin kurtuluş günleri ile de biter. Eylül’de İzmir’de Rum olmak zor. O denize dökülenlerin artığı olarak direnmek,
Hayal kurmak bir sanattır. Sanatçı olmak istersiniz hayal kurmayı bırakmamalısınız
Gelgelelim aptallığın ne yazık ki son derece baştan çıkartıcı ve doğal bir yanı vardır. Örneğin bir yağlıboya resmin röprodüksiyonu, elle yapılmış bir yağlıboya resimden daha sanatsal bir edim sayıldığında, bunda bir doğruluk payı da bulunur ve bunu kanıtlamak, van Gogh'un büyük bir sanatçı olduğunu kanıtlamaktan daha kolaydır. Bunun gibi, oyun yazarı olarak Shakespeare'den daha güçlü veya yazar olarak Goethe'den daha dengeli olmak, çok kolay ve kazançlıdır; gerçek anlamda herkese açık bir alan, içinde her zaman yeni bir buluştakinden daha çok insanlık barındırır. Aslında aptallığın kendine uyduramayacağı hiçbir önemli düşünce yoktur, aptallık her yanıyla devingendir ve sırtına hakikatin bütün giysilerini geçirebilir. Buna karşılık hakikatin her zaman tek bir giysisi, tek bir yolu vardır ve o yüzden hakikat, her zaman elverişsiz konumdadır.
Reklam
Şöyle bir durum var, Raphael için söylemiyorum tabii bunu, sanatçı olmak için salt yetenek yetmez. Michelangelo “Resim elle değil akılla yapılır” der. Yani yeteneği doğru kullanacak akla, donanıma sahip değilsen bir anlamı yok.
Artistik faaliyetler genellikle daha geniş kitleler için ‘gariptir.’ Yıllar önce bana “Topluma örnek olmanız lazım” dendiğinde, “Hiç öyle bir zorunluluğum yok. Öyle bir sorumluluk hissetmiyorum” dedim. İnşallah hayırlara vesile olan şeyler söyleyip yazıyorumdur ama yazdıklarımda örnek teşkil etme kaygım hiç yok. Kendini topluma örnek olarak görenlerin iyi bir artist, iyi bir sanatçı ve hatta iyi bir bilim insanı olabileceklerini düşünmüyorum. Çünkü bu insanlar toplumun kısıtlarının içinde kalırlar. Toplumu rahatsız edecek hiçbir şey söylemezler. Galileo’nun zamanında dünyanın yuvarlık olduğunu söylemek toplum için çok rahatsız edicidir örneğin, onun bunu söylememesi lazım gelir. Bu yüzden bütün bu rahatsız edici kişiler, sanatçılar, bilim insanları sizi rahatsız edebilirler ve kimseye de örnek olmak zorunda değiller. İşinize bakın. Kendimde hiç öyle bir sorumluluk hissetmiyorum.
Sayfa 104 - Okuyan Us YayıneviKitabı okudu
Hiç kimse bizi biz yapan verileri sunmaz. Toplumun ellerinde pekala bir ‘mamule’ dönüşebiliriz fakat bir ‘eser’ olmak istiyorsak, biricikliğimizi bizzat kendimiz inşa etmeliyiz. Cemiyet sana kimlik belgesi, bilet makbuz, karne, ehliyet, sertifika, diploma, banknot, evlilik cüzdanı, fatura, poliçe, bordro, reçete, akciğer filmi ve nihayet ölüm belgesi verir; seni öğrenci, asker, eş, memur, işçi, sporcu, hatta sanatçı olarak konumlar fakat kişilik sahibi kılmaz. Kendiniz olma yolunda tek başınasınız. ... İnsanlaşmak için düşünmek lüzumludur bayanlar baylar.
Sayfa 183Kitabı okudu
Toplumun ellerinde pekala bir mamule' dönüşebiliriz fakat bir 'eser' olmak istiyorsak, biricikliğimizi bizzat kendimiz inşa etmeliyiz. Cemiyet sana kimlik belgesi, bilet, makbuz, karne, ehliyet, ... ve nihayet ölüm belgesi verir; seni öğrenci, asker, eş, memur, işçi, sporcu hatta sanatçı olarak konumlar fakat kişilik sahibi kılmaz. Kendiniz olma yolunda tek başınasınız. Bu dezavantajı lehinize çevirebilirseniz, ne âlâ. Însanlaşmak için düşünmek lüzumludur bayanlar baylar."
Sayfa 182Kitabı okudu
Reklam
"Uzunca boylu, zayıfça, sarışınımsı, bir İngiliz genciydi ; kimi yönleriyle kolaylıkla sınıflandırılabilirdi - örneğin bir centilmen olarak, özellikle tahsilli, güvenilir, terbiyeli bir centilmen ; öte yandan, olağanüstü veya anormal görünmemekle birlikte, ilk bakışta kendini ele vermezdi. Milletvekili olamayacak kadar genç, ordu mensubu olamayacak kadar gevşekti. İşadamı olmak için fazlasıyla zarif, din adamı olmak içinse, kıyafeti bir yana, fazlasıyla şüpheci olduğu düşünülebilirdi. Öte yandan diplomat, hatta belki bilimadamı olamayacak kadar saftı ; ancak akılcılığı şair olmasını engelleyecek çok, sanatçı olmasını engelleyecek kadar da azdı. "
Sayfa 40 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Homeros, kadınlar hakkında bizden çok şey biliyordu! Biz görenlerin, o kör ozandan ders almamız gerek! Aphrodite'nin ihanetini anımsa. Topalladığı için, Hephaistos'u beğenmez. Kiminle aldadır Hephaistos'u? Demirci Hephaistos'ta bulamadığı tüm güzellikleri taşıyan, ozan, ve Hephaistos gibi, bir sanatçı olan Apollon'la mı? Tüm yeraltının sahibi olan karanlı Hades'le mi? Denizlere fırtınaları yollayan, güçlü ve öfkeli olan Poseidon'la mı? Onun denizlerinden doğma olduğu için, Poseidon'la aldatması uygun düşerdi.Peki kiminle ? Yoksa kadınlarınki de dahil olmak üzere, tüm hilelerden anlayan, kurnazlığı ve becerikliliği karşısında kendisinin, yani bir aşk tanrıçasının bile geri çekilmek zorunda kaldığı Hermes'le mi ? Hayır, Aphrodite, kafasının boşluğunu bir sürü adaleyle dolduran, kızılsaçlı bir budalayı, Yunanistan'daki paralı askerlerin tanrısı olan Ares'i yeğler; akıl diye bir şey yoktur Ares'te, yalnız yumruklarına güvenir; kabalığı sınırsızdır. ama sınırlı bir kafanın somut örneğidir.
Sayfa 536 - selKitabı okudu
"Acıyı bile sorgulamak. Bazen sorgulayan zihnini bile masaya yatırıp beş geri vurmak. Acılı bir seçimdir sanatçı olmak... Zorlu ve bitmeyen bir mücadeledir. Yalnızlıklarla doludur. Hatta dipsiz bir yalnızlıktır."
toplumumuzda ünlü olmak isteyen her sanatçı ünlü olacak kişinin kendisi değil, kendi ismini taşıyan bir başkasının olacağının bilincindedir.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.