Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hani insanlar dostu...?
" Eski Mısır'da öküzleri süren köle şöyle bir şarkı söylerdi: " Ezin başakları öküzler! Ezin başakları ki, Ağa'nın ürünü olsun." Böylece ilk kez insanlar arasında" efendi " ve" köle " meydana geldi."
Sayfa 56 - Say yayınları, Sertifika No: 10962, Rusça aslından çeviren: Ahmet Zekerya, PDF okuyorum.Kitabı okuyor
Ne olursa olsun, oteldeki gençlik hovardalıkları, okumak ve ateşli mektuplar yazmakla sınırlı kalmadı; aşksız aşkların gizlerini de öğretti ona. Otelde yaşam, gün ortasından sonra arkadaşları, gece kuşları, anadan üryan yataktan kalktıkları zaman başlıyordu; öyle ki, Florentino Ariza işten geldiğinde, kendi gizlerine ihanet eden başkişilerin ağızlarından öğrendikleri kentin gizleri üstüne bağıra çağıra yorum yapan çıplak orman perilerinin yaşadıkları bir saray buluyordu karşısında. Çoğu geçmişin izlerini sergiliyorlardı çıplaklıklarında: karınlarında bıçak yarası izleri, kurşun yaraları, aşk yüzünden hançer yaraları, kasap doktorların sezaryen dikişleri. Kimileri gündüzleri umarsızlık ya da gençlik sakınımsızlığının ürünü küçük çocuklarını getirtiyorlar, içeri girer girmez de, o çıplaklar cennetini yadırgamasınlar diye soyuyorlardı onları. Herkes kendi yemeğini kendisi pişiriyor, Florentino Ariza'yı yemeğe çağırdıklarında herkesten daha iyi yemek yiyordu, çünkü pişirdiklerinin en iyisini seçiyordu. Günbatımına dek süren günlük bir şenlik oluyordu; çıplaklar şarkı söyleyerek banyoların önünde sıraya giriyorlar, birbirlerinden ödünç sabun, diş macunu, makas istiyorlar, birbirlerinin saçlarını kesiyorlar, giysilerini değiş tokuş ediyorlar, içe dokunan soytarılar gibi boyanıp gecenin ilk avını yakalamak için sokağa çıkıyorlardı. O andan başlayarak, otelin yaşayanları kişiliksiz, insancıllıktan yoksun oluyordu; karşılığında para ödemeksizin bu yaşama katılmak olanaksızdı.
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
_Biz kimiz? Nereden gelip, nereye gidiyoruz? _Biz insanlar, bir kapının önüne bırakılmış yeni doğan bebekleriz. Sepetlerimize bebeklerin kim olduğuna, nereden geldiğine dair ya da atalarının kimler olduğuna dair bir not da iliştirilmemiş. Bu yetim bebeklerin sicilini öğrenmeyi özlemle bekliyoruz. Pek çok kültür sürekli olarak ebeveynlerimizle
GENÇ ŞAİRLERE ÖĞÜTLER
Bu çalışmanın değişik yerlerinde Joachim du Bellay, Nerval, Charles Baudelaire ve Mayakovski gibi dört önemli şair ve kuramcının genç şairlere öğütleri yer aldı. Onları bir araya toplamakta yarar var. Bunlara, Dağlarca'nın öğütlerini ve gerek şair, gerek şiir araştırmacısı olarak elli yıla yakın bir süre şiir üstüne çalıştığım için, kendi
Sayfa 633
İkinci Şarkı
“O, tutkuya bağışık yüce öğretilerinizin ürünü olan duygusuzluğu verdiniz bana.”
Susuzluk - Gassan Kenefânî
Susuzluk Ah! Keşke kederli insan bir yere gidebilse. Peki nereye? Bu önemli değil. Sadece gidebilse. Dört duvar arasında amaçsızca dolandı. Sonra karyolanın üzerine çöktü. Plaktan yükselen kederli şarkı artık gönlünü titretmiyor, şarkı soğuk bedenine dokunuyor ve duvara tutunmak istercesine geri çekiliyordu. Bir zamanlar şarkının her şey olduğuna
Sayfa 113 - LorasKitabı okudu
Reklam
Dante, Zambaklar
_Ölmedim ama diri de değilim. _Bu rezil durumdakiler yani Araf'ta bulunanlar. Yaşarken kötülük yapmadıkları için Cehennem’e atılmazlar ama iyilik de yapmadıkları için Cennet'e de alınmazlar. _Cehennem ümidin olmadığı yerdir. Hiçbir ümidin kalmaması, hayatta cehennemi yaşamaya denktir. Cehennemde belki acı çekilir ama ölünmez. _Tanrıyı
_Aristo ile Hegel, diyalektiği oldukça geniş biçimde incelemiştir. Oysa asıl diyalektik, bugünkü doğabilim için en önemli düşünme biçimidir, çünkü ancak o, doğada ortaya çıkan evrim süreçleri, genel olarak iç bağıntılar ve bir araştırma alanından ötekine geçiş için benzeşimler ve bununla birlikte açıklama yöntemleri verir. _Boşinanların en boşu,
_İnsanca yaşamanın tek yolu, insanlığa düşman olan şeylerle savaşmaktır. _Kapitalist üretim biçiminin ekonomik yasalarının, sosyalist üretim biçiminin öncüsü olduğunu ve sınıf mücadelesinin kapitalist toplumsal üretimden köken aldığını ortaya koymak amacıyla siyasi ekonomi olarak kapitalizmin eleştirel bir analizidir. _Ne kadar az yer, içer,
_Kitap okumayan cahil halk kitlesi, edebiyatın yarattığı zihinsel devrimden etkilenmemiş olarak kalır. Bu yüzden Avrupa’da sözlü olarak bugüne gelmiş olan boş inançlar, genellikle dinden çok daha eski ve ilkel tiptedir. Eğitimli dünyayı baştan aşağı sarsmış ve değiştirmiş olan büyük entelektüel güçler, köylüleri pek etkilememiştir. Onlar, en
Reklam
EFENDİ VE KÖLE
"Eskiden toprak, onu işleyenlerin ortak malıyken artık köle, başkasının mülkü olan toprağı işlemeye başlamıştı. Toprağı süren öküzler başkasının malı, topladığı ürün başkasının ürünüydü. Eski Mısır’da, öküzleri süren köle şöyle bir şarkı söylerdi: Ezin başakları öküzler! Ezin başakları ki, Ağanın ürünü olsun. Böylece ilk kez insanlar arasında “efendi” ve “köle” meydana geldi.
Düşüşten Sonra
Geçmişi düşündüğümde, o güzelim bahçe bir düş gibi geliyor bana şimdi. Güzeldi, eşi bulunmaz güzellikteydi, büyülüyordu insanı. Şimdi yok artık. Bir daha hiç göremeyeceğim orayı. Bahçeyi yitirdim, ama buna karşılık onu bulmuş olduğuma seviniyorum. Elinden gelebildiğince seviyor beni, ben de onu tutkulu yaradılışımın bütün ateşiyle seviyorum. Böyle sevmek cinsimin, gençliğimin gereği anlaşılan. Kendi kendime onu neden sevdiğimi sorduğumda, bir karşılık bulamıyorum, gerçekte bulmak da istemiyorum pek. Bu durumdan, bu tür sevginin öbür sürüngenlerle hayvanlara duyulan sevgi gibi ölçülü biçili, düşünülmüş taşınılmış bir kararın ürünü olmadığı sonucunu çıkarıyorum. Düşündükçe anlıyorum bunu. Sözgelişi, birtakım kuşları şarkılarından dolayı seviyorum, ama Adem'i de şarkılarından dolayı sevdiğimi ileri süremem. Hayır, hiç ileri süremem. O şarkı söyledikçe daha iyi anlıyorum bunu. Ama gene de şarkı söylemesini istiyorum, çünkü onun ilgisini uyandıran her şeyi sevmesini öğreneceğim. Öğrenebildiğime de inanıyorum. Eskiden onun şarkılarına hiç katlanamazdım, şimdi oldukça dayanıyorum. Şarkıları sütü bile ekşitiyor, ama olsun! Onun uğruna ekşi süte de alışabilirim.
Sayfa 45
YEDİ BENLİK Gecenin geç bir saatinde, uykuyla uyanıklık arasındayken ben, yedi benliğim hep beraber oturup, fısıltıyla sohbet etmeye başladılar: İlk benlik: İşte, yıllar boyunca, ben bu delinin içinde yaşadım durdum, gündüzleri acı üstüne acı verip, geceleri onu hüzne boğdum. Artık kaderime daha fazla boyun eğemem, isyan etmeliyim. İkinci
Eski Mısır’da, öküzleri süren köle şöyle bir şarkı söylerdi: Ezin başakları öküzler! Ezin başakları ki, Ağanın ürünü olsun.
70 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.