Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kampanya: Atsız Affedilmelidir! Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
Devletlerin amaçları
Devletlerin amacı, insanlara hükmetmek, onları korumak, baskı altında tutmak, onları başkalarının arzularına tabi kılmak değildir. Devletin gerçek amacı hürriyettir, temel dayanağı da adalettir. Özgürlük ve Cesaret, tüm canlıların kainatta var oldukları andan bugüne değişmeyen tek erdem, tek tutku, tek saygı, tek özlemleridir . Bu gelecekte de böyle olacaktır. İnsanlar devlet kurumunu yeryüzünde örgütlerken asırların değiştiremediği bu şeye, özgürlüğe sahip olabileceklerini düşünmüş ve hayal etmişlerdir. Sonunda gele gele demokrasiye ulaşmışlardır. Bulabildikleri, şimdilik bu koydur. Burası da en iyi ile en kötü arasında gidip gelmektedir. Demokrasi hoşgörü gerektirmektedir.
Reklam
Ben işte o zaman Saygı ile ve güvenerek Selamlayacağım önden gideni
Sayfa 22
Bir insan, erdem ve yetenekten başka hiçbir yetiye saygı duymamalıdır. Rütbeler bir aldatmaca; güç, yozlaştırıcı bir etken; şöhret, içi boş bir kabarcık ve aşırı zenginlik ise mülk sahibinin kendi kendini karalamasıdır.
Sayfa 53 - Gayzer Kitap, 1. Baskı, Kasım 2019Kitabı okudu
"Bir zamanlar Sokrates adında bir adamın yaşadığı, insanlığa ne kadar anımsatılsa azdır; zamanında kendisiyle yasal yetkililer ve kamuoyu arasında kayda değer bir çatışma olmuştu. Büyük insanların bol olduğu bir çağ ve ülkede doğmuş bu adam, hem onu hem de o çağı en iyi bilenler tarafından, dönemin en erdemli kişisi olarak aktarılmıştır bize; biz ise onu, kendisinden sonra gelen bütün erdem öğretmenlerinin başı ve ilk örneği, hem Platon'un yüksek ilhamının hem de Aristoteles'in dengeli yararcılığının kaynağı olarak tanıyoruz, “i maestri di color che sanno” (hocaların hocası) diyebileceğimiz, etik ve tüm diğer felsefe kollarının iki hayat pınarıdır bu düşünürler. Ondan bu yana yaşamış bütün önde gelen düşünürlerin bu saygı duyulan ustası -aradan iki bin yıldan fazla zaman geçmiş olmasına rağmen ünü hala büyüyor, doğduğu şehre şan katan tüm diğer isimlerin toplamından daha ağır basıyor- kendi ülkesinin insanları tarafından, mahkeme önünde dine saygısızlık ve ahlaksızlık yapmaktan suçlu bulunarak öldürüldü. Dine saygısızlığı, devletin tanıdığı tanrıları reddetmekti; gerçekten de onu suçlayan kişi, hiçbir tanrıya inanmadığını öne sürdü (bkz. “Apologia”). Ahlaksızlığıysa, öğretileri ve yönlendirmeleriyle “gençliği kötü yola sevk etmek”teydi. Mahkeme onu bu eylemlerden suçlu buldu, bunu dürüstçe yaptığına inanmamız için de her türlü gerekçe var; herhalde o zamana kadar doğmuş olanlar arasında, insanlığın elinde en iyi muameleyi görmeyi hak etmiş bu insan, mahkeme tarafından, bir suçlu olarak öldürülmeye mahkum edildi."
Kast Sisteminin Ortaya Çıkışı
Büyük kanun koyucusu Manu'nun formüle etmiş olduğu kast sisteminin temeli, hayranlık uyandırıcıydı. Manu, insanların, doğal evrim çerçevesinde dört büyük sınıfa ayrıldığını açıkça görmüş: Bedensel emekleriyle topluma hizmet sunabilecekler (Sudralar); zekâ, yetenek, tarım, alışveriş, ticaret yani genel olarak iş hayatıyla hizmet verebilecekler (Vaisyalar); yönetimle ilgili, idareci, ve koruyucu yeteneklere sahip olanlar yanı yöneticiler ve savaşçılar (Kşatriyalar); doğası düşünceye yatkın, ruhsal sezgilere açık ve ilham verici olanlar (Brahminler). "Bir insanın iki defa doğmuş olduğuna (yani Brahmin olduğuna), ne doğum, ne kutsal ayinler, ne çalışma, ne de ecdat karar verebilir," diye bildirir Mahabharata, "bunu sadece karakter ve davranış belirler." Manu, topluma, kendi bireylerine karşı, bilgelik, erdem, yaş, akrabalık veya son olarak servetlerine göre saygı göstermeyi öğretmiştir. Vedalar'ın Hindistan'ında, sadece istiflemek için saklanan veya hayır işlerinde kullanılmayan maddî zenginlikler daima hor görülmüştür. Büyük servetlere sahip cimri insanlar, toplumda düşük bir sınıf olarak değerlendirilmiştir.
Sayfa 392Kitabı okudu
Reklam
En yakınımızdan başla­yarak, eşitlikçi, saygı ve adalet temelli, özgürlüğü odak alan, barışı en büyük erdem gören, herkesin 'öteki'ni kendi varoluşunun tamamlayanı saydığı bir tutumu hayata geçirmektir.
Seven insanın bir suçlu gibi ezik olması neden? Sevmek ve sevilmek hakkımızı kullanıyorsak bundan kime ne? İnsan olarak aşktan başka övünecek neyimiz kaldı? Erdem yalan söylemek mi? Hırsızlık etmek mi? Katil olmak mı? Yoksa esirleri fırınlarda yakmak mı erdem? Bir milletin gençliğini savaş meydanlarında yok etmek mi? Yalnız sofular mı erdemli bu dünyada? Çıkarını düşünenler mi namuslu? Aşka saygı duymayanlar utansın yaşadıklarına , sevenler değil.
Sayfa 152Kitabı okudu
... Beş erdem'ine aşinaydı, ancak sınavlar için her kelimenin hatasız bir şekilde ezberlenmiş olması gerekiyordu. Ki-sup, ezberden okumaya başladı: "Baba ve oğul arasında: Babadan sevgi, oğuldan sorumluluk." "Kral ve tebaası arasında: Kraldan adalet, halkından sadakat " "Karı koca arasında: Kocadan şefkat, karıdan bağlılık." " Yaşlı ve genç arasında: Yaşlıdan anlayış, gençten saygı." "İki arkadaş arasında :Birbirine güven ."
Hristiyanlık en az İslam'daki kadar çocuklara sorgusuz inancın bir erdem olduğunu öğretir. İnandığınız şeyleri ispatlamanıza gerek yoktur. Eğer birisi yaptıklarının inancının bir parçası olduğunu söylerse, toplumun geri kalanı, ister aynı dinden olsun ister başka dinden isterse de dinsiz olsun, kökleşmiş alışkanlıklar yüzünden hiç sorgulamadan buna "saygı” duymalıdır; kendini Dünya Ticaret Merkezinin yok edilmesi veya Londra ve Madrid bombalamaları gibi korkunç bir katliamda sergileyene kadar ona saygı duyulmalıdır. Arkasından, Papazların ve “toplum liderlerinin” (kim seçti onları bu arada?) bu aşırılığın “gerçek” inancın yoldan çıkışı olduğunu açıklamak için sıraya girdikleri muhteşem inkar korosu gelir. Fakat eğer (nesnel nedenlerden yoksun olan) inanç, çarpıtılmasına dair herhangi bir kanıtlanabilir standarda sahip değilse, ortada nasıl yoldan çıkmış bir inanç olabilir ki?
Reklam
Günümüzde insanlar hiçbir şeye saygı göstermiyor. Eskiden, erdem, onur, gerçek ve yasalardan oluşan bir dayanağımız vardı.
Sayfa 10 - Sel yayıncılık Ağustos 2018Kitabı okudu
Günümüzde insanlar hiçbir şeye saygı göstermiyor. Eskiden, erdem, onur, gerçek ve yasalardan oluşan bir dayanağımız vardı.
Sayfa 10
Erdem hiçbir zaman para kadar saygı değer bulunmadı
Sayfa 10
Kutsal Kitapta "Başka insanları kendin gibi seveceksin!" cümlesi ile dile geti­rilmiş olan fikir, insanın kendi bütünlüğüne ve tekliğine, biricikliğine göstermiş olduğu saygının, kendine karşı duyduğu sev­ginin ve kendi benliğini anlamasının, bir başka insana gösterdiği saygı, sevgi ve anlayıştan ayrılamayacağı anlamına gelmekte­dir. Kendi benliğim için duyduğum sevgi ile başka bir insan için duyduğum sevgi arasında kopmaz bir bağ vardır.
Sayfa 156 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
Kurban, dua, yasalara saygı, erdem, bayram, efsaneler ve kendinden geçiş halı en ilkel totemizmden çok gelişmiş dinlere kadar bütün dinlerin ortak temalarıdır.
679 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.