YouTube kitap kanalımda Hakan Günday'ın bütün kitapları ve kitaplarını okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
ytbe.one/uqCotb6in_0
Taedium vitae = Yaşamın amaçsızlığı, hayatın boşluğu, yaşam bıkkınlığı, hayattan usanma anlamlarına gelebilen Latince bir söz öbeği. Kayra'nın Zippo çakmağında yazan bu söz öbeği bütün romana
'Yaklaşık 10 sene evvel'
-Anneanne, bu basma çiçekli perdelerini hiç atma olur mu? Bana sakla.
"Ne yapacacaksın kızım bu perdeleri, çok eskidiler baksana.. Deden tee düğün zamanı almıştı bunları bana. İlk kendisi asmıştı bu pencerelere. Gelin kızlık perdelerimdi yani, o gidince değiştiremedim kaldılar öylece. Modası geçmiş diyorlar, doğru
Bu hikâyeler konuşuyor!
Romandan farklı olarak bir hikâyeyi beğenmem için kısa yapısı gereği anlattığı konunun bende alelade olmayan bir şeyleri uyandırması lazım. Bunu hissettiğim her hikâyeyi ve her yazarı severim. Sırça Köşk tam da bu kriterleri karşılayan bir kitap oldu benim için. Hatta okumak için geç kaldığımı bile hissettim. Sabahattin
Son zamanlarda çocukluğundaki huzuru
çok arar oldum.
Yaşlanıyorum sanırım :)
Evdeki eşyaların hiçbiri birbirine
uyumlu değildi ama huzur vardı.
Akşam ezanına kadar olan izinleri.
Salçaları ekmekleri.
Mahallede bir cenaze olduğunda
ayıp olur ses yapmayın
diye sürekli uyarılmayı.
İkindi vakti demlenip topluca içilen
çayı.
Gerçek sevgi ve saygının hâl diliyle anlatıldığı.
Daha aklıma gelmeyen ama özlemini en
derinden hissettiğim o nice güzelliği.
Bu senenin sıklıkla "Aa, evet, bu da bu yıl olmuştu. O geçen yıl değil miydi ya? Hayır hayır, bu yıl." gibi cümlelerle geçtiğini yeniden anımsıyorum. Neticede yıl, uzun ve haberler çoğunlukla çözümsüzlüklerle, tartışmalarla, gerilimlerle, endişelerle, belirsizliklerle dolu. "İçimiz karardı, hiç mi güzel bir şey olmuyor?" diye
Öncelikle herkese selamlar. Bu benim yazmış olacağım ilk inceleme olacak ve bunun için ne kadar tedirgin olsam bile incelemeyi yapacağım kitap beni her şekilde rahatlatıyor. Bitmesin diye çırpındığım ve okumadığım zamanlarda aklımın takılı kaldığı, düşünmeden edemediğim kitabın sonuna gelmiş bulunmakta ve incelemesini yazmaktayım.
Kitabın her
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Dili oldukça yalın ve anlaşılırdı. Kitap yazarın Nazi soykırımı sebebiyle Polonya’daki Auschwitz kampına gönderilmesiyle başlıyor. Eğer bu kitabı daha farklı bir meslekten biri yazmış olsaydı muhtemelen bolca duygusal içerik görecektik. Psikolog olarak oraya gitmiş olması acıların yaşanması noktasında kötü olsa da
İçimizdeki Şeytan uzun zamandır kitaplığımda duran bir kitaptı . Bir türlü açıp okuma fırsatım olmamıştı, böyle bir şaheseri çok geç okumak açıkçası benim için üzücü oldu . İlk başlarda sıradan bir kitapmış gibi
gelse de ilerleyen sayfalarda öyle olmadığını çok net anladım .
Aslında bu yazım ne bir inceleme ne de bir yorum içeriyor . Sadece
Herkese merhaba, öncelikle tekrar aranıza ve bu güzel platforma dönüş yapabildiğim için çok mutluyum.
Son birkaç aydır halihazırda birikmiş olan mental yorgunluklarımın, dönem dönem beni boğan bazı hüzünlerin üzerine, beklenmedik zamanlarda çok yakınlarımın vefat durumları ne yazık ki bana çok zor durumlar yaşattı, art arda gelen can sıkıcı haberler, kötü gelişmeler beni epey yordu, yıprattı. Sadece biraz da olsa içimi rahatlatacağını, bana keyif veren şeyleri yapmaya devam etmenin, mutlu hissettiğim yerlerde bulunmanın iyi geleceğini düşünerek bu cümleleri yazıyorum, inanıyorum ki iyi de gelecektir.
Bazen böyle anlar olabiliyor içinde seni boğan hüzünler cümleler ile çıksın gitsin istiyorsun içinden, hiç kimse ile hiçbir şey konuşmamayı istemenin aksine. Bu da öyle zamanlardan biri sanırım. Niyetim gülen güzel yüzlerinize kesinlikle gölge düşürmek olmadığı için şöyle devam etmek istiyorum; zor zamanlar da tıpkı güzel zamanlar kadar bitmeye mahkum tıpkı en zor gecede dahi sabah güneşin doğuşu gibi. Ve unutmamak lazım ki zor zamanlar güçlü insanlar, güçlü insanlar ise iyi zamanları yaratırlar. Umudumuz hep yarına ve bir sonraki güzel sayfaya.. Herkese ayrı ayrı keyifli okumalar.
Kürk Mantolu Madonna için inceleme yapmadan önce söylemek istediğim bir şey var; bu kitabı benim gibi okumayı erteleyen ya da erteleyecek olan varsa, ertelemeden okumalılar. Evet popüler bir kitap, bunu belki söylememe gerek bile yoktur, kitap severlerden okumayan neredeyse yok denecek kadar az kişi vardır, ama benim genelde okuduğum çoğu popüler kitaplar