Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Susun! Çünkü bana söyleyeceğiniz her şeyi ya daha önce birileri söyledi, ya da bir yerlerde okudum. Nasihat kafa karışıklığına iyi gelir; merhamet acıya, şefkat öfkeye… ve ben o kadar çok şey görüp geçirdim ki, ne nasihate ihtiyacım var artık ne merhamete ne de şefkate. Çünkü tahammülüm kalmadı artık. Çünkü hiç biri gerçek değil. Gerçek olan tek bir şey var; şu an burada olmak zorunda olduğum için olmak istediğim yerde olamıyorum ve bir gün burada olmak zorunda kalmadığımda olmak istediğim yerde olacağım. Bedenimle ya da ruhumla. Bilmiyorum. Bir gün olacak ama bu. Anlayabiliyorsanız bunu içinizden anlayın. Anlayamıyorsanız da, susun…”
Şu an burada olmak zorunda olduğum için olmak istediğim yerde olamıyorum
Yıllar önce, "İnsanlardan beklentiniz nedir?" gibi bir soruyla karşılaşmıştım. Şöyle cevaplamıştım o soruyu; "Susun! Çünkü bana söyleyeceğiniz her şeyi ya daha önce birileri söyledi ya da bir yerlerde okudum. Nasihat kafa karışıklığına iyi gelir; merhamet acıya, şefkat öfkeye... Ve ben o kadar çok şey görüp geçirdim ki, ne nasihate ihtiyacım var artık ne merhamete ne de şefkate. Çünkü tahammülüm kalmadı artık. Çünkü hiçbiri gerçek değil. Gerçek olan tek bir şey var; Şu an burada olmak zorunda olduğum için olmak istediğim yerde olamıyorum ve bir gün burada olmak zorunda kalmadığımda olmak istediğim yerde olacağım. Bedenimle ya da ruhumla. Bilmiyorum. Bir gün olacak ama bu. Anlayabiliyorsanız bunu içinizden anlayın. Anlamıyorsanız da, susun..."
Reklam
Ruhumu bu paragrafta bıraktım
Yıllar önce "İnsanlardan beklentiniz nedir?" gibi bir soruyla karşılaşmıştım. Şöyle cevaplamıştım o soruyu; "Susun! Çünkü bana söyleyeceğiniz her şeyi ya daha önce birileri söyledi ya da bir yerlerde okudum. Nasihat kafa karışıklığına iyi gelir; merhamet acıya, şefkat öfkeye... Ve ben o kadar çok şey görüp geçirdim ki, ne nasihate ihtiyacım var artık ne merhamete ne de şefkate. Çünkü tahammülüm kalmadı artık. Çünkü hiçbiri gerçek değil. Gerçek olan tek bir şey var; Şu an burada olmak zorunda olduğum için olmak istediğim yerde olamıyorum ve bir gün burada olmak zorunda kalmadığımda olmak istediğim yerde olacağım. Bedenimle ya da ruhumla. Bilmiyorum. Bir gün olacak ama bu. Anlayabiliyorsanız bunu içinizden anlayın . Anlamıyorsanız da, susun ..."
İthaki yayınlarıKitabı okudu
Gözlerinde öylesine koyu bir karanlık oluşuyor ki her an orada kaybolacakmışım gibi hissediyorum. Tanrım Nikki. Koltuktan kalkıp bacaklanna uzanıyorum kalçam bacaklan-nın üzerinde. Hiç acele etmeden bilerek ve isteyerek eteğimi kaldınyorum. Tanganın arkasındaki inciler tam kıçımın arasında sımsıkı jartiyerin danteli çorabıma iyice yerleşmiş
Sayfa 126
51. Eyalet ve Gerçekler (uzun ama buna değer)
Jeffrey'ye bakıp yeniden oturmasını işaret etti. Kendisi de yerine geçti. Profesör, Amerika sizce de bir şekilde yolunu kaybetmedi mi? Atalarımızın dağlara taşlara kazıdığı idealler yozlaştırılmadı mı? Unutturulmadı mı? Değersizleştirilmedi mi?" Jeffrey başıyla onayladı. "Bu görüşte olanların sayısı her geçen gün
Kelimelerin Bazı Anlamlara Gelmediğine Dair
Yıllar önce "İnsanlardan beklentiniz nedir?" gibi bir soruyla karşılaşmıştım. Şöyle cevaplamıştım o soruyu; "Susun! Çünkü bana söyleyeceğiniz her şeyi ya daha önce birileri söyledi ya da bir yerlerde okudum. Nasihat kafa karışıklığına iyi gelir; merhamet acıya, şefkat öfkeye... Ve ben o kadar çok şey görüp geçirdim ki, ne nasihate ihtiyacım var artık ne merhamete ne de şefkate. Çünkü tahammülüm kalmadı artık. Çünkü hiçbiri gerçek değil. Gerçek olan tek bir şey var ; Şu an burada olmak zorunda olduğum için olmak istediğim yerde olamıyorum ve bir gün burada olmak zorunda kalmadığımda olmak istediğim yerde olacağım. Bedenimle ya da ruhumla. Bilmiyorum. Bir gün olacak ama bu. Anlayabiliyorsanız bunu içinizden anlayın. Anlamıyorsanız da, susun..."
Reklam
"İhtiyacım olan bütün harfler şu an önümde, klavyemde, binlerce kitaba yetecek kadar çoklar! Yapmam gereken tek şey kelimelerin doğru dizilişini bulmak ve onları bir biri ardına sıralamak..." Ama yazarı yazar yapan harfler değildi ve o bunu biliyordu. Fikirler kişiyi yazar yapardı, canlanan karakterler; alfabe, zihnin fırıldak gibi dönen yıldızlarını yakalamak için atılan ışıktan bir ağ gibiydi, benzer ruhları keyiflendirmek için ağa takılırlardı.
Sayfa 102 - April YayıncılıkKitabı okudu
Ve bildiğim bir şey var: Eve dönmeliyim. Henüz tek başıma yaşayamıyorum, belki birkaç yıl sonra olur. Ama şu an henüz sana ve annemle babama ihtiyacım var, beni seven, yakınımda olan ve bana yardım eden insanlara ihtiyacım var. Evet, çocuksu bu, karanlık odada kalmış bir çocuğun korkusu bu, ama elimden başka türlüsü gelmiyor.
İS KOKAN ZEYTİN AĞACİ
"Vişneli soda!" "Öyle susamıştım ki.Şu an ihtiyacım olan tek şey." "Ya...Hangimizi gördüğüne daha çok sevindin?" "Elinde vişneli soda olan bir Türk askerini."
Sayfa 356Kitabı okudu
Bacağını bacaklarımın arasına sokarak kasıklarımı ara­ladı. Elini hareket ettirmeye devam ediyordu ve başparma­ ğı hafifçe, kasıklanm m hassas noktalarına dokundu. Ellerini tekrar yukarı getirmesini o kadar istiyordum ki. Nefesim kesiliyor, parmaklarımı sırtında gezindiriyordum . Ellerimi kot pantolonundan içeri sokup boxermın beli çevresinde
Sayfa 135
Reklam
"Susun! Çünkü bana söyleyeceğiniz her şeyi ya daha önce birileri söyledi ya da bir yerlerde okudum. Nasihat kafa karışık­lığına iyi gelir; merhamet acıya, şefkat öfkeye... Ve ben o kadar çok şey görüp geçirdim ki, ne nasihate ihtiyacım var artık ne merhamete ne de şefkate. Çünkü tahammülüm kalmadı artık. Çünkü hiçbiri gerçek değil. Gerçek olan tek bir şey var; Şu an burada olmak zorunda olduğum için olmak istediğim yerde olamıyorum ve bir gün burada olmak zorunda kalmadığımda olmak istediğim yerde olacağım. Bedenimle ya da ruhumla. Bilmiyorum. Bir gün olacak ama bu. Anlayabiliyorsanız bunu içi­ nizden anlayın. Anlamıyorsanız da, susun ... "
Nasıl yaşamıştım acaba ben onsuz? "Senin için yanıp tutuşuyorum" dedi boğuk bir sesle. "Sü-rekli seni istiyor canım. Parmaklarını şıklatsan sertleşiyorum." Aralık ağzımdan çıkan nefesimi soluyarak dilini altdudağımın kenarında gezdirdi. "Geldiğim zaman senin için geliyorum. Senin yüzünden, ağzının, ellerinin ve o doymak
Sayfa 38
Onu özlemiştim. Onunla bu şekilde olmayı özlemiştim. Düğmeleri deliklerinden çıkardıkça, gömleğinin yakaları birbirinden ayrılarak önce güçlü boynunu, sonra da göğsünün birazını ortaya çıkardı. Benimle oyun oynar gibi, göğüs kaslarının hemen altındaki düğmede durup kol düğmelerine geçti. Kol düğmelerini birer birer, yavaş hareketlerle
Sayfa 201
İtiraf edeyim ki, şu an en çok ihtiyacım olan şey bir yatak,"
"Tek bir şey.." dedim bir kez daha, "Bana tutunabileceğim tek bir dal ver..." Onunla bu sessiz sinema oyununu oynamaya hazırdım, yemin ederim ki hazırdım. Ama ufacık da olsa bir tutanağa ihtiyacım vardı. Ufacık bir umuda, onunla konuşuyor olduğuma emin olmaya ihtiyacım vardı. Her şeyden öte, bana bir şeyler anlatmasına ihtiyacım vardı. Ondan gelecek bir tepkiye, "BEN BURADAYIM İZMİR!" demesine ihtiyacım vardı. Ve onu tanıyorsam o bunu konuşmadan da yapabilirdi... İşte tam o an başladı oyunumuz. Karşı telefondan gelen hafif bir şarkı sesiyle. Duyduğum belli belirsiz hafif şarkı sesi beni şok içinde duygulandırırken önce kalakaldığımı hatırlıyorum.. Ellerimin titrediğine emindim. "İzmir'de bir gün batımı ne hoş olur salınarak..." Karşıdan gelen hafif Deniz Tekin sesiyle derin bir nefes aldım, etrafıma birkaç kez baktım ve ayağa kalktım. Bu bizim şarkımızdı. Bu oydu, artrk buna her şeyden daha çok emindim. Bu benim Ege'mdi ve benimle sesini çıkarmadan konuşmak istiyordu. Bu bir oyunun başlangıcıydı, bu bir oyunun ilk adımıydı. Bu Ege ve İzmir'in onlara engel olan her şeye çelme takışıydı. Bizim konuşmak için kelimelere ihtiyacımız yoktu. Bizim konuşmak için ses tellerine dahi ihtiyacımız yoktu. İşte şimdi, tam şu an, tam şu saniye eskisinden de güçlü hissediyordum.
Sayfa 165Kitabı okudu
182 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.