Sergeant Carter, her zamanki gibi şakalaşarak tabldottan döndü.
“Elimize silah veriyorlar, düşman göstermiyorlar. Belirsizlik kadar tehlikeli bir şey yoktur dostlar. Ben size söyleyeyim, bu suskunluk hayra alamet değil.”
Bu kadar gürültü içinde niçin hep suskunluk anlatır?
İnsan kırılır, susar.
İnsan sevilmediğini anlar, susar.
Bekler, olmaz… yine susar.
Umut eder, incinir, içe döner, susar.
Söylese anlaşılmayacağını bilir, susar.
İnsanı en çok susmak, anlatır .
...
tatlı bir hüzünle senin
suskunluk tapınağında dans ettim
ne yazık ki bardağımda benim
hasret ve acı vardı sadece
ey sonbahara ermiş umutlarım
adımın çiçek dolu tacı nerede?
benden alabileceğin ne kaldı
yaşlarla dolu bu iki gözden başka
yeter artık bu kurbanlıklar
...