Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nesnenin güzel olması yetmez, onu algılayacak zihin ve ruh da güzel olmalıdır. Bayağı zihinler güzelliği algılamamakla yetinmez , gördükleri yerde onu tahrip ederler.
(Artan) tüketim oranlarında, artan nüfus için ihtiyaç duyulan ekstra gıda üretimine yetişebilmek için her yıl ek olarak 15 milyon hektara ihtiyacımız var. Ancak bizler her yıl yaklaşık 10 milyon hektarı tahrip ediyor ve kaybediyoruz. Şu anda elde edilmekte olan ek tarlaların çoğu kısmı ormansızlaşmaya yol açıyor, özellikle de ağaçlar gittikten sonra rüzgar ve suyla hızla azaltılan çok ince üst topraklara sahip ormanlık alanlarda. Buna ek olarak, ne kadar çok ormanlık alan çiftlik alanına dönüştürülürse, biyoçeşitlilik o kadar yok oluyor.
Reklam
184 syf.
·
Puan vermedi
Los Angeles Yolu’ romanını olay örgüsünün değil karakterin ağırlıklı olduğu bir roman olarak görmek anlamsız olmaz. Romanın “içe doğru bir keşif” olarak Knut Hamsun’un üslubu ile bağlantılandırıldığı bir makalede, Hamsun’un ünlü eseri ‘Açlık’ romanında açlık ve varoluşsal bir krizle tahrip olmuş insan zihninin derinliklerini keşfedilirken, ‘Los Angeles Yolu’ romanında yazarın aynı konuları Kaliforniya’da ikinci kuşak bir göçmen ailesi çerçevesinde ortaya koyduğu ve bunu yaparken akıllıca bir yöntem olarak, birinci tekil şahıs anlatıcı kullandığından bahsediyor romandan..
Los Angeles Yolu
Los Angeles YoluJohn Fante · Parantez Yayınları · 2017517 okunma
Bursa'daydık. Bir akraba ziyareti için ara sokaklardan geçiyorduk, koşup oynarken eliyle mütemadiyen istavroz çıkaran 8-9 yaşlarında bir erkek çocuk gördüm. Yaptığı hareketin mânasını sordum, ne olduğunu bilmiyordu. "Amca, hani filmlerde var ya!" dedi. Anlaşılıyordu ki müslüman çocuğu idi ama gördüğü bir filmden etkilenmiş, beğendiği artistin hareketini ve jestini taklit yoluyla yapıyordu. Bu, şüphesiz ki tek ve münferit bir vak'a değildi. Sezdirmeden, en gizli metotları kullanarak yapılan Hıristiyanlık propagandaları beni endişelendirdi. O halde yaşadığınız muhiti, mensup olduğunuz cemiyeti dikkatle inceleyiniz, etrafınızda cereyan eden hadiseleri iyi değerlendiriniz sevgili okuyucular! Asil gençliğimiz bozulmaya, milletimiz güçlü mânevi kaynaklarından mahrum edilmeye çalışılıyor. Sizler mesuliyet fikrine sahip olur, cemi- yetinize karşı vazifelerinizi idrak eder, şevkle ve onurla çalışırsanız Allah'ın izniyle başarıya ulaşırsınız; çünkü halkımızın mayası müsaittir, aslı bozulmamıştır. Eğer lakayt ve tembel durursanız; sinsi düşmanlar, güçlü gizli teşkilatları ve geniş propaganda imkânlarıyla mâneviyatımızı tahrip eder, ülkemizi ele geçirir; milletimizi köle haline getirirler. Dünyamız da âhiretimiz de mahvolur.
Sayfa 81 - Server YayınlarıKitabı okuyor
"Ey İnsan! Bu kitabı sana ithaf ediyorum. Başının üstünden büyük bir rüzgâr geçiyor. Yalancı bir fecirle başlayan asır kararıyor ve sana tek ümit ışığı olarak en kudretli kaynağı uranyumda değil, senin ruhunda sıkışmış maddeden kopararak çıkardığın korkunç tahrip aletinin patlayışından yükselecek alevi bekletiyor. Ey bahtsız! Tarihinin hiçbir
Benzerler birbirini çekerler. Bizim titreşimlerimizle uyumlu olan her şey, karşı koymaksızın bizim hayatımıza çekilecektir. Bu, bizim için her zaman olumlu bir şey anlamına gelmez. Mesela titreşim bazen maddeyi tah­rip edecek kadar kuvvetli olabilir. Bir opera sanatçısı sadece sesi­nin gücü ile bir bardağı çatlatabilir. Burada yaptığı şey enerjiyi boşluktan bardağa iletmektir. Eğer bardağa iletilen enerji bardakla aynı titreşime sahipse, yani bardağın moleküler yapısı ile aynı frekanstaysa, basınç bar­dağı çatlatacak kadar büyük ola-bilir
Reklam
İnsanın sığınabileceği tek bir yer varmış. Kendi içimizde bir yer. Kendimizden başka hiç kimsenin ulaşamayacağı, tahrip edemeyeceği bir yer..
VİCDANI KIMILDATMAK...
- "Vicdan?.. Aa, tabiî, tabiî!.. Vicdanımın sesi, vicdanımın sesi, vicdanımın sesi!.." - "Şu iki formülü unutmayın: Hâkimiyet halkın değil Hakkın olacağı için, kimse ve hiçbir şeyde keyfince davranamaz; bu, cinsî hürriyet mevzuunda ne düşündüğümle birlikte, bütün bir dünya görüşümdür... İkincisi ise; hiç kimseye, kendi özünü tahrip hürriyetini sağlayacak imkân sağlayamam... Bu da, dünya görüşümün gereği..."
Sayfa 236 - 11.Levha, (Ocak Kızıştı), -Örnek Olmak- İBDA Yayınları.Kitabı okudu
Maalesef Türkiye'de bazı grupların etnik duyguları, ana unsur sayılan Türklerin kültürel hafızadaki, tarihteki yerini tahrip etmekle ilgili bir çabaya yöneliktir.
Son üç yüz yılda Batı dediğimiz; modern, çağdaş, aydınlanmış, vb. adlarla çağırdığımız sözde “ akıl medeniyeti” mensuplarının, bizzat kendi kurdukları anlam ve değer dünyasını, bu kadar alenen hafife alan, açıkça çökerten, acımasızca tahrip eden, kısaca kendi kendilerine çelme takan bir yıkımı yaşamaktır. Akım kendi kendini tahrip ettiği, sözde aydınlanmanın kendini karanlığa gömdüğü bir zaman dilimini yaşıyoruz. İHSAN FAZLIOGLU
Reklam
Bu da yücelik ister...
En yüce akıl tarafından küçücük bir yere yerleştirilen, kâinatın bin bir çeşit sesini ve tanısını algılayıp hangi türden olursa olsun onları aynı sadakatle veren bu anlamlı araç (kulak), bu hassas araç kaba bir el tarafından tahrip edilmişti; hem de benim yüzümden. Bu resme artık devam edemeyeceğimi ve bana böyle bir lütufta bulunan bir şehirde daha fazla kalamayacağımı anlayın lütfen efendiler. San Donato keşişlerinin bir kova kırmızı şarap, ayrıca boya, yağ ve üstübeç almam için verdikleri para yüzünden zarara uğradıkları doğru, ama o sürgünün şu sefil 'Kralların Tapınması' (resmi) yüzünden, Tanrı'ya inanan ama onun mucizevi eserlerini hiçe sayanlar yüzünden uğradığı kaybın yanında nedir ki bu." ... ...
Paldır küldür yıkılır bulutlar Gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet O eski heyecan ölür An gelir biter muhabbet Çalgılar susar heves kalmaz Şatârâbân ölür Şarabın gazabından kork Çünkü fena kırmızıdır
Tüm alışkanlıklarım ve gururum kül oldu, yeniden yeşerebilecekleri yerler tahrip edildi içimde.
Sonuç olarak, eğer doğa kendi kendine devinebiliyorsa, bir itici güç neye yarar? Ve eğer itici güç, hareket halindeki madde üzerine etkiyorsa, maddenin kendisi olmaktan nasıl ayrışabilir? Düşüncenin madde üzerine etkisini ve düşüncenin harekete geçirdiği maddenin hareketsizleşmesini kavrayabilir miyiz? Soğukkanlı olun ve bir an düşünün, bu aptal boş hayali üretenlerin ona yüklemeye çalıştıkları komik ve çelişkili nitelikleri inceleyin: Birbirleri içine geçerken nasıl tahrip ettiklerini görün ve bireysel kaygılardan ve toplu yadsımadan doğan bu tanrısal hayaletin, bir an olsun inanmamızı, bir dakika olsun incelememizi hak etmeyen, insanın ruhunu alt üst eden, kalbini sıkıştıran ve mezardan, bir daha dönmemek üzere çıkmamış olması gereken adi bir hayaletten başka bir şey olmadığını anlayın.
Attila Bizans'ı bağışlamasaydı günümüze kadar tarihini öğrenmezdik.
Papa, İmparator ve bütün hristiyan alemi adına Attila'ya yalvararak Roma'ya zarar vermemesini rica etmiştir. Papa'yı nezaketle karşılayan Attila, bizzat Papa'nın ağzından Roma'nın teslim olduğunu işittikten sonra, Batı Roma'nın bu isteğini kabul etmiş ve Roma gibi kadim bir medeniyet merkezini tahrip etmekten kaçınmıştır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.