Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yüreğime bir tanım Bulabilmek için Yollara vurdum kendimi, Dillere düştüm. Ben hangi yalnızlığın tarihi, Hangi umudun Tarih öncesiyim? Birbaşıma kalakalmışım uzak, Uzak ufukların sonsuzluğunda Kollarım ardına kadar Dünyaya açık. Ama yaşamımda ne bir esinti Ne de bir Yangın var artık.
The Concise Oxford Dictionary (Kısa Oxford Sözlüğü) dini, "insanüstü bir kontrol gücüne, özellikle de itaat ve ibadet is­teyen kişisel bir Tanrı'ya ya da tanrilara inanç" olarak tanımla­maktadır. Bu tanım oldukça üstünkörüdür ve birçok konuyu kapsamaktadır.
Reklam
Rüya Nasıl Bir Olgudur?
Rüya, anlamı açık veya dolambaçsız bir olgu değildir. Bir rüyaya anlam atfetmenin çok sayıda olasılığı bulunur. Dört tanım önermek istiyorum size... 1. Rüya bilinçli bir duruma verilen bilinçdışı tepkidir.... 2. Rüya, bilinç ve bilinçdışı arasında geçen bir çatışmadan ortaya çıkan bir durumu tasvir eder... 3. Rüya, söz konusu bilinçli tutumun değişmesini amaçlayan bilinçdışının eğilimini belirler... 4. Rüya bilinçli durumla hiçbir ilintililik göstermeyen bilinçdışı süreçleri betimler...
Teori - Teorik Talep
Kişisel huy ve yeteneklerimi nasıl olur da tüm kadın dünyasına mal edebilirim? Böyle bir şeyi yaparak, kendilerini diğer bütün kadınlarla bir tanımlayanlarla aynı hataya düşmüş olurum. Hayır, bütün içerisinde tüm kadınlar aynı tanım altında toplanamazlar.
Kariyer, kimliğinizle doğrudan bağlantılı gördüğünüz bir alanda eser vermek ve önder olmak olarak yorumladığınız bir şeyse bu tanım çağları aşan bir tanım olarak yaşamaya devam edecektir.
"İnsan her şeye alışabilen bir varlıktır ve onu en iyi anlatan tanım budur." ~Dostoyevski~
Sayfa 24 - HayykitapKitabı okudu
Reklam
·
Puan vermedi
Bitmeyen Sürgün / Kitap Tanıtımı
“Yaşanmış gerçeklilik anlaşılmadan, yaşanan gerçeklilik anlaşılmaz” teziyle okuyucuyu 80'lere sürüklüyor. Tıpkı filimlerde olduğu gibi. 80 sonrası kurulmuş film seti çıkıyor karşınıza. Geçmişinizle yüzleşmeye, yol arkadaşınızın rolünü irdelemeye, toplumu sorgulamaya başlıyorsunuz. Ufuk Bektaş Karayaka, yazdıklarıyla başarıyor bunu. Kitap
Bitmeyen Sürgün
Bitmeyen SürgünUfuk Bektaş Karakaya · İletişim Yayınları · 20157 okunma
... çocukları anlatan en doğru tanım, onların kendilerini kontrol edemeyen ve etraflarındaki herkesi kontrol etmeye çalışan küçük insanlar oldukları yönündedir.
300 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Janina, Polonya’nın bir köyündeki yaylada yaşayan üç kişiden biridir. Sakin, kendi halinde, hayvansever ve yanlış anlamadıysam bir vejetaryen kendisi. Yaylada yaşayan, yaşamaya cesaret eden, üç kişiden (Janina, Koca Ayak, Garip) biri ölü olarak bulunur ve devam edecek cinayetler kasaba huzurunu bozar. Bir cinayet çözme romanı gibi gözükse de olayların akışı enteresan ilerliyor. Bu noktada spoiler olmaması açısından içeriğe çok girmek istemiyorum. Janine karakteri yaşını almış, yaşadığı zor koşullar düşünüldüğünde cesur, cevval bir karakter. Beni en çok iten şey Astroloji merakı. Kitapta gezegenlerden ve gezegen hareketlerinin insan davranışları üzerine olan etkilerinden, yıldız haritalarından vb. konulardan bazı kesitleri karakter kendi ağzından anlatıyor. Hiç ilgi alanım olmadığı ve inanmadığım için okuması sıkıcı bölümlerdi ama olay örgüsüne güzel yedirilmişti. Bir yerden sonra olacakları tahmin etmek mümkün fakat hikayenin sonu ters köşe olarak nitelendirilebilir. Nobel ödülü sahibi yazarın şiirsel denebilecek bir üslubu var. Bir çok yorumun ortak noktası olarak felsefik bir polisiye masal diyebiliriz. Bir kitap için böyle bir tanım yapabileceğimi hiç düşünmemiştim.
Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde
Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri ÜzerindeOlga Tokarczuk · Timaş Yayınları · 20201,855 okunma
pek zavallı, sessiz, boynu bükük bir adamdı; hatta her zaman dayak yemiş gibi bir hali vardı ki, aramızda kimse ona el kaldırmazdı. Ondaki bu ezilip büzülme de yaradılışındandı. Nedense ona her zaman acırdım. Hatta bu duyguyu hissetmeden ona bakamazdım bile; ama bunun sebebini kendim de bilemezdim. Onunla da doğru dürüst konuşmak mümkün değildi; ağır bir iş saydığı konuşmayı bir türlü beceremezdi. Ancak birkaç kelimelik konuşmamızın sonunda ona bir görev verir ya da bir yere yollarsam, o zaman canlanıverirdi. Hatta hizmetime koşmaktan sevinç duyduğuna artık iyice kanaat getirmiştim. Ne uzun ne kısa, ne güzel ne çirkin, ne genç ne de ihtiyar, biraz çopur ve hafif sarışın bir adamdı. Hakkında kesin bir tanım yapmak olanaksızdı.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Gündüz, bir hiçim; gece, kendim olurum. Limandaki sokaklarla aramızda hiçbir fark yok; gerçi onlar sokak, ben bir insanım, fakat bütün varlıkların aynı özden vücuda geldiğini düşününce, aramızdaki fark belki de üzerinde durulmayacak kadar küçük. İnsanlarla nesnelerin soyut ve bu nedenle ortak bir yazgısı var -sırların cebri içinde anlamsız bir tanım daha. Ama başka bir şey daha var... Bu ağır, bu boş saatlerde, ruhumun derinliğinden zihnime doğru her varlığa vergi bir hüzün, her şeye sinmiş olan ıstırap yükselir ve bir de tamamen bana ait olan, ama aynı zamanda da dışarıdan gelen, değiştirmeye gücümün yetmediği bir duygu. Ah, düşlerim kaç kez, elle tutulur şeyler gibi dikilmiştir karşıma; gerçekliğin yerini almak değil, kendilerinin de gerçekliğe ne kadar benzediğini bana anlatmaktır dertleri; çünkü onları da reddetmekteyimdir, çünkü onlar ansızın dışarıdaki dünyadan fırlayıvermiştir, sokağın öbür başından birden çıkıveren tren gibi ya da gece vakti kim bilir ne anlatan, ansızın patlayıvermiş bir fıskiye, bir Arap yalellisini hatırlatan, biten günün tekdüzeliğinden koparak yükselen çığırtkanın sesi gibi.
Kindî öncelikle hüznün sebeplerini ortaya koymanın gerekli olduğunu düşünür ve şöyle bir tanım yapar: "Hüzün, sevilenlerin kaybından ve isteklerin gerçekleşmemesinden kaynaklanan psikolojik bir rahatsızlıktır."
Öte yandan, iyice anlamak gerekir ki (söz konusu dogmatik marksistlerin yapmadığı budur) hiçbir tanım kendiliğinden, diğer bir tanımdan daha «bilimsel» değildir.
Sayfa 29 - Gün YayınlarıKitabı okuyor
"Gündüz, bir hiçim; gece, kendim olurum. Limandaki sokaklarla aramızda hiçbir fark yok; gerçi onlar sokak, ben bir insanım, fakat bütün varlıkların aynı özden vücuda geldiğini düşününce, aramızdaki fark belki de üzerinde durulmayacak kadar küçük. İnsanlarla nesnelerin soyut ve bu nedenle ortak bir yazgısı var -sırların cebri içinde anlamsız bir tanım daha."
aşk -bir tanım değil midir- kusturucu güzellikler ardından.
Sayfa 56 - Tam İstiklal YayıncılıkKitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.